Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Dünyada aynı anda çok inişli çıkışlı olaylar olmakta. Başkan Erdoğan’ın, İslam İşbirliği Örgütü Dönem Başkanı sıfatıyla, Güney Afrika’daki BRİCS Zirvesinde olduğu sıralarda Türkiye’de bambaşka bir olay oldu. Diriliş Kilisesi Pastörü Papaz Brunson’un ev hapsine alınması ve sonrasında Trump’ın yardımcısı Pence’nin Brunson’un serbest bırakılması gerektiğini aksi takdirde Türkiye’ye yaptırımların yapılacağı açıklaması sonucu sert açıklamalar birbirini izledi.
Ardından Türkiye kanadından da “Türkiye’nin bağımsız yargısı” vurgusu geldi. Başkan Erdoğan, Trump’ın ve ekibinin bu açıklamasını, kendilerinin düzeltmesi gereken bir üslup olduğunu, aksi takdirde ABD’nin, Türkiye gibi bir müttefiki kaybedeceğini söyledi.
Aslında Brunson’un ev hapsi sonrası böyle bir olayın Başkan Erdoğan’ın BRICS Zirvesinde iken olması çok manidar. BRICS’te Başkan Erdoğan’ın, PUTİN-JİNPİNG ikilisi ile de tek tek görüştüğü ve özel toplantılar yapıldığı düşünüldüğünde bu olay daha da anlamlı oluyor.
Tabi burada değerlendirilmesi gereken nokta da Trump’ın çok kısa süreler içinde bu kadar manevra değiştirmesidir. Trump, Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ABD için bambaşka şeyler tasarlıyordu kafasında. “YENİDEN BÜYÜK AMERİKA” adlı kitabında da ülkesi için yapacaklarını açık açık söylüyordu.
Artık ABD’nin kendi içine dönmesini, ülke dışındaki askeri operasyonlara para aktarmanın son bulmasını, bunun çok maliyetli olduğunu, sağlık alanında reform yapılması gerektiğini, yol yapım çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini vs. vs. söylüyordu kendi yazdığı bu kitabında.
Fakat Başkanlığa geldiği günden itibaren çok zik zak çizdiği gözlemlendi. Daha doğrusu onu oraya getiren güç öyle istiyordu. ABD’de hiçbir başkan olmamıştır ki kendi ajandasını uygulamaya soksun. Başkanları görünüşte millet seçer, ancak Başkan’ın kim olacağını derin ABD belirler.
Son günlerde olanlara bakacak olursak; aslında Trump, PUTİN-ERDOĞAN-JİNPİNG ile beraber YENİ DÜNYA DÜZENİ’Nİ kurmak istiyor ve küresel dünyanın bu şekilde daha iyi yönetileceğini düşünüyor. Ancak birileri buna karşı. O da PENTAGON. PENTAGON yani Amerika Savunma Bakanlığı bölgede etkin bir Türkiye’yi kesinlikle istemiyor. Suriye’de olup bitenlerin tüm nedeni de bu aslında. Diğer taraf da yani ailenin güçlü olduğu kanat da Türkiye’nin etkinliğini de göz önüne alarak paylaşımcı bir tavır izliyor gibi görünüyor.
Aslında kavga AİLE-ABD içindeki aile yanlısı ABD kanadı ile PENTAGON arasında. Türkiye’yi bu kadar sıkıştırma çabalarının nedeni de hep bu kavganın tezahürleri. Türkiye devlet aklı bunların farkında olmasına rağmen bağımsız hareket ediyor, kararlarını sadece ve sadece ülkesini ve bölgedeki barışı ve güvenliği düşünerek alıyor.
Yukarıda bahsettiğimiz Brunson meselesi sadece bir figüran. Trump’ın aslında burada yapacak bir şeyi yok gibi görünüyor. O da olayın farkında. Karşısındaki gücün farkında. O yüzden yapacak pek bir şeyi yok. Kızı ve damadı aile kanadına daha yakın olmasına rağmen, aslında o da aileye daha meyilli olmasına rağmen Beyaz Saray’ın etrafındaki güç onu başka noktalara doğru yönlendiriyor. O da önüne ne konursa onu okuyor.
Trump, PENTAGON’un rüzgârından kurtulabilir mi orası muamma, ama bir şey var ki Türkiye-ABD ilişkileri daha sert olacak gibi duruyor…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
