Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

USÜL VE ÜSLUP MESELESİ

Özeleştiri uygun bir uslüpla, uygun bir zamanda ve mekanda muhatabın yüzüne karşı yapılırsa maksadına ulaşmış olur.Bu samimi, olması gereken ve  amacına ulaşacak davranış her müslüman için sorumluluktur.

Belirli bir makam ve mevkileri işgal etmiş bir insanın uluorta, istediği zaman ve zeminde, istediği gibi konuşması eleştiri de, özeleştiri de olsa doğru bir davranış değildir.

Bazı eski Bakan, Milletvekili ve devlet adamlarının zaman zaman yaptığı gibi intikam, kin ve nefret kokan siyasi bir linç hareketi asla bir özeleştiri olamaz.Bu insanlara karşı halkın hislerine mağlup olup söyledikleri sivri söylemler ve hakaretler de siyasi bir linç ve davranıştır.

Ülkenin ve halkın üzerinde belirli bir söz sahibi ve etkinliği olmuş insanların varsa bir demek istediği  veya eleştirisi onu eleştirilecek insanın yüzüne karşı uygun  bir usul ve uslüpla, uygun bir zaman ve zeminde muhatabına yapar. Ve zor da olsa böylece sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Aslolan doğru ve zor olanı yapmaktır.

Fitnenin kol gezdiği bir zamanda ve zeminde aynı cephede hareket eden ve mücadele eden sorumlu insanların sorumsuzca meydanlarda ve medya organlarında konuşması, eleştirmesi sorumsuzluğun da  ötesinde ihanet çapında bir yanlışlık ve hatadır.

Malesef bazı siyasilerin elinden makam ve mevkiler alınınca veya gidince herbiri bir bülbül kesilip kargalaşıyor, her çöplükte ötmeye ve eşinmeye başlıyorlar. Dün, rakip ve düşman gördükleri siyasi cephenin ekmeğine yağ sürecek, birlikte olduğu arkadaşlarının ve cephenin aleyhine -doğru da olsa-  karşı tarafa koz verecek bir şekilde veryansın ediyorlar.

Eleştirileri, tespitleri, eleştirdikleri doğru şeyler bile olsa, ”Her doğru, her yerde, herkese söylenmez” kaidesince yanlış bir davranışın içine giriyorlar. Zamanla bu zaafiyet o insanlarda şahsi bir ahlak ve karekter halini dönüşüyor. Fırsat bulduğunda, canı sıkıldığında ve her istediği zaman her yerde, her zaman, herkese söylenmemesi gerek sözleri bir kahraman edasıyla söyleyerek ortalığı ve mideleri karıştırıyor.

Özeleştiri karşı tarafı yıkmak ve zor duruma düşürmek için değil, bilakis yapıcı ve yardımcı olmak için muhatabı uyarmak, bilgilendirmek ve hatta; eleştirmek için yapılırsa amacına ulaşır. Aksi takdirde insanlar arasında kin ve nefreti arttırarak yakıcı ve yıkıcı bir fırtınayı körüklemiş olurlar.

Eleştirilmesi gereken kişinin yüzüne karşı söylenmesi gerekenler halkın içinde ve bir de karşı cephenin borazancı başı medyasında yapılır ise, maksat hasıl olmaz. Kalpler kırılır, gönüller yıkılır ve halkın tepkisi de ölçüsüz olur.

Usul ve uslüptan uzak özeleştiri ve eleştiri islami bir anlayış, davranış ve ahlaktan uzak, islami bir amaca hizmet etmeyen, insanlar arasında gerilim oluşturan davranışlardır.Bu tip sorumsuzluklar her yerde, her zaman fitnenin ocağına odun taşımaktan başka bir işe yaramaz.

Türkiyede aileden başlamak üzere, devletin en zirvesine kadar eleştiri ve özeleştiri kültürü malesef gelişmemiştir.. 90 yıl diktatörlük ve militarist bir yönetimle idare edilmiş ve eğitilmiş bir toplumdan bundan fazlası beklenemez.

Eleştiri ve özeleştiri doğru bir usül, üslup ile yer ve zamanda yapılırsa maksat hasıl olur. Bundan sonra sorumluluk eleştirinin muhatabındadır.Kin, öfke, hırs, nefret ve siyasi bir inat ile yapılırsa beklenenin tam zıttı bir meyve verir.

Bir yanlış başka bir yanlışın yapılmasını asla meşrulaştıramaz.

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir