Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Ah minel makam

Onurlu insanlar bir evi, ocağı, teşkilatı, toplumu ve ittifakı terk ederken ne kadar gerginlik yaşasalar da yaşasınlar geride bir selam verecek ve alacak kadar muhabbet iklimi bırakırlar.

Basit insanlar böyle bir durumda yedikleri tabağı kirletir, sofrayı dağıtır, masayı devirir, dargın, kırgın olarak geride bir yıkıntı, kin ve nefret leke ve izi bırakarak ayrılırlar oradan. Hırs, öfke ve kinin deviremeyeceği masa, dağıtamayacağı yuva, aile ve toplum, yıkamayacağı dağ yoktur.

Amaçlarına ulaşmak için ilkesiz hareket eden, kural kaide ve etik değer tanımayanlar, elbette yanlış üstüne yanlış yapar, neticede kapının dışında kalır , horlanırlar. Düşmanlarına şirin görünmek için onlarla kol kola girip yol yürüyenler, hiç bir yerde dost ve samimi insan muamelesi görmezler.

Komşusunun duvarından tuğla çalarak ev yapmaya kalkanlar huzur ve gönül rahatlığı içinde orada oturamazlar. Ömürleri diyet ödemek veya hırsız olarak anılmakla geçer. Her kötülük yapan, karşılığını mutlaka kötülük olarak görür.

Yanlışlarından ders çıkarmayan yüzsüz insanlardan kimseye bir fayda dokunmaz. Münafıklık insanın gözünü karartıp dünyasını kendisine dar ve zindan eder. Bazı insanlar bunu kafasını hakikatin duvarına çarptıktan sonra anlar.

Yanlış ve hatalarında ısrar edenler mutlaka bela ve musibetle imtihan olurlar. Domino taşı gibi her yanlış başka bir yanlışı, her sınav başka bir sınavı tetikler. O zaman o insana, cemiyete, cemaate ve partiye pişmanlığıbile bir  fayda vermez.

Millet adına milletin emanetini yüklenmek, ona sahip çıkmak, onu yükseltmek için her türlü zorluk ve şartlarda yapılan çalışmalar insanların umut ve geleceğine, namus ve şerefine sahip çıkarak kendi adına asaleten, toplum adına vekâleten tüm yalan ve yanlışlara karşı mücadele etmeyi gerektirir

Müslüman bir dava adamının görevi İslam düşmanlarına ve emperyalist güçlere eyvallah etmeden Nemrut’ un yaktığı ateş içinde bile olsa Allaha güvenerek ve dayanarak İbrahimi bir inanç ve cesaretle Hak ve hakikat yolunda yılmadan, kotkmadan yürümektir.

Amerika ve batıdan esen düşmanlık ve ihanet rüzgârlarının anaforuna kapılarak fırıldak haline gelmiş bir hareket ve parti liderinin  o millete ancak düşmanlığı dokunur. Türkiye gibi Müslüman bir ülkede düşmanlarımızın gazına ve oyununa gelerek siyaset yapmaya kalkan lider ve partiler, hareket ve ideolojiler hayatlarının en büyük hatalarını ve yanlışlarını yapmış olurlar.

Başarısız olan ve hep kaybeden liderler koltuklarına sımsıkı sarılıp kendileri yerine bir günah keçisi bulur, hep üstte kalmak için makamlarını kaybetmemeye çalışırlar. Bir kere milletin gözünden düşmeye görsün insan mağlup malül ve perişan olarak bir daha kolay kolay ayağa kalkıp bellerini doğrultup milletin karşısına çıkamaz.

Değişim, dönüşüm ve yenilik yalan ustası politika derebeylerinin dilinde yalama olmuş, ağızlarında çiğneye çiğneye çürüttükleri sakızdır. Toplum değişim istemesine rağmen saraylarını, koltuklarını ve şatolarını inat ve ısrarla savunan ve orayı terk etmemek için direnen siyasetçiler sömürge tipi bir demokrasinin taşeronları ve truva atlarıdırlar.

Türkiye’de oldukça gergin geçen 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında meydanlarda ve ekranlarda boy gösteren velveleci, yaygaracı, yalancı, iftiracı emperyalizmin sesleri ve kalemleri seçim hezimeti sonrası derin bir sessizliğin gömülerek içine düştükleri dipsiz kuyularda ve karanlık çıkmaz sokaklarda birbirlerinin rakipleri ve düşmanları olarak birbirlerini yemekle meşguller.

Makamına, koltuğuna tapınan muhalefet liderleri bugünlerde koltuk sevdasının belasıyla başları dertte. Onlara akıl veren, yol gösteren karanlık aydınlar, kibirli akademisyenler, fonlanmış medyalar, sahtekâr politikacılar, çağdaş cahiliyenin Firavunları, Karunları, Bel’ amları, Samir’i’ leri durumundalar ve  ortalarda yoklar.

Herkese makam dağıtarak avutan, bazen de kapalı kapılar arkasında Hollywood ( Holy avut! ) filmleri çeviren ayak takımı liderlerin kendini akıllı sanan birçok şaşkın enteli ve şaşırmış politikacıyı aptal yerine koyması, onları ayakta uyutması ve avutması aklı olan dürüst insanlar için hep ibret ve ders olarak akıllarında kalacaktır. Samimiyetsizlik, sahtekârlık işte böyle ikiyüzlü bir şeytanlıktır. İlk önce sahibini, daha sonra birlikte olduğu insanları oyuna getirir ve onları kolayca kullanır.

Seçim hengâmesi sırasında koltuklarına yapışan diktatörlere ‘’zillet ittifakı’’ dediğimizde bize kızan, hatta çemkirenler şimdi nerelerdeler, hangi delikteler acaba? Ah şu koltuk belası. Ne renge ve şekle büründürüyor insanı. Ne hale ve duruma düşürüyor koskoca ülkeyi ve insanlarını.

Hu huu sesimizi bir duyan var mı? Sizler zıt kutupların kuzu sarmaları, çokbilmiş bilgeler ve bilmem ne oğulları, politikanın ipsiz sapsız şaşkınları…

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir