Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

KISIR DÖNGÜ

Gece 23,35

Genç, bilgisayarını kapatmak üzereydi. Yani kendisine öyle söz vermişti. Çünkü yarın okuluna gitmek için erken saatlerde uyanacak, uykusunu tam anlamıyla alamazsa derslerinden de hiçbir şey anlamayacaktı. Üstelik yarın sözlü konuşma ödevi vardı. Ne anlatacağını bilmiyordu bile. İşi doğaçlamayla götürebileceğini düşünüyordu.

“İki dakika sonra kapatırım.” diye geçirdi içinden. Ancak kendisi de inanmıyordu bu sözüne…

Oda arkadaşının ısrarlarına rağmen bilgisayarını kapatmıyordu gencimiz. “Kardeşim, yarın senin sözlü konuşman yok mu? Hazırlığını yap!” diyordu arkadaşı ona. Ancak genç, uyarıları dikkate almayarak bildiğini okuma yolunda giriş yapıyordu sosyal medya hesabına…

Aslında yaptığı pek matah bir şey değildi. İnsanların kişisel hesaplarına göz atıyor, ilgisini çeken videoları ve fotoğrafları inceliyor, arkadaş listesindeki kişileriyle sohbet ediyordu. Ancak saat çok geç olmuştu. Yaşı ne kadar büyük olursa olsun, o da bir öğrenciydi. Yarın, fakültesine giden minibüsü kaçırmamalıydı.

Saat 00:42

Gencimiz, saate yeniden baktığında gözlerine inanamadı. Nasıl da geçmişti zaman?! Hemen açık olan web sayfalarını, ardından da bilgisayarını kapattı. Odasındaki aynanın karşısında kendisini bir süre süzdü. Bu saatte insan, kendisine olduğundan güzel görünürdü. Bir süre bekledikten sonra yatağına geçti. Ama telefonundan yanıp sönen ışık onu rahatsız etti. “Mesaj mı acaba? Yarın baksam ne olur ki?” diye geçirse de içinden merakına yenilip açtı tuş kilidini. Ekranında “….kişisi fotoğrafınızı beğendi.” yazıyordu.

Kazara(!) üzerine tıkladı bildirimin ve bir internet sayfası çıktı karşısına. Gencimiz yine bir kısır döngüye yakalanmış, fotoğrafını beğenen kişiyi çoktan unutmuş ve sanal âleme tekrar giriş yapmıştı. Yeniden saatine baktı. Saat 01:51’di…

“Uyuyorum kardeşim yeter!” dedi. Ancak telefonunun da şarjı bitmek üzereydi. Şarj cihazını aldı komodininin çekmecesinden. Taktı telefonunun şarj soketine kabloyu. “Telefon şarj ediliyor.” ibaresini görünce rahatlamış gibi hissetti kendisini.

Bir süre uzaklara dalmış, ailesini düşünür olmuştu gencimiz. Bir taraftan da “Yarın derste ne konuşacağım?” diye hayıflanıyordu…

“Bu ışık telefonumdan mı geliyor?” dedi kendi kendisine. Gözlerini şarjda olan telefonuna çevirdi. Evet, telefonunun ışığı yanıp sönüyordu. “Gecenin bu saatinde ne bildirimi bu?” diye söylendi. Tekrar aldı eline telefonunu, saatler önce kendisine verdiği sözü unutarak. Saat 02:43’tü…

Genç, telefonu elindeyken uyuyup kalmıştı. Saat 07:00olduğunda telefonundaki alarm çalıyor, ancak o bu alarmı gayri ihtiyarı bir şekilde erteliyordu.

Ertele… Ertele…

Saat 07:25 olmuştu. Genç bir kabustan uyanır gibi açtı gözlerini. Fırladı yatağından, hemen üstünü giyinmeye başladı. Kahvaltıya vakti yoktu, 10 dakika içerisinde binmeliydi minibüse. Hazırlanıp yurdundan çıkacakken aklına telefonu geldi.

“Nerde bu telefon?!” diyerek yatağının altını üstüne getirdi. Yastığının altına bakınca bulduen sevgili dostunu. Ama o da neydi? Bir bildirim daha görünüyordu telefonunda… Küçük bir yorum yapılmıştı profilfotoğrafının altına…

“Sevgili dostum… Yeni düzende rakibini saf dışı bırakmak öldürme ya da vurma yoluyla değil, oyalama yoluyla yapılır. Derste birazdan bunu anlatırsın.”

Yorumu yapan, oda arkadaşın…

Ayhan Dönmez *

Tüm Yazıları →
Ayhan Dönmez

Ayrıca Bakınız

BİR KATİL NASIL DOĞAR (BÖLÜM 2)

BÖLÜM 2 “TEHLİKELİ OYUNLAR, PAHALI OYUNCAKLAR” Saat 21:07’yi gösteriyordu. Çocuk, babasının yanına yaklaşarak: “Babacım, telefonunla …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir