Cumartesi , 14 Aralık 2024
Son Dakika Haberler
OSMANLI’NIN AYAĞINA BATAN DİKEN BİZİM GÖZÜMÜZE BATSIN

OSMANLI’NIN AYAĞINA BATAN DİKEN BİZİM GÖZÜMÜZE BATSIN

 

Çanakkale cephesi, Birinci Dünya Harbi’nin yoğunlaştığı en önemli cephe haline neden, nasıl geldi? İngiltere ve Fransa’nın Rusya ile ittifak yapmasının sebebi kalabalık, güçlü ve teknolojik olarak donanımlı ordusuydu. 1905 yılında Rusya’ya komünizm getirmek için darbe yapmaya kalkan Lenin, başarılı olamamış, İsviçre’ye kaçmış, orada çalaşmalarını sürdürüyordu. “Almanya ile Osmanlı’nın gizli servisleri Lenin’le seni iktidara getireceğiz fakat Rusya savaştan çekilecek” diye anlaştılar. Lenin, Alman marklarıyla Rusya’ya girerken, bütün Müslümanlar Osmanlı’nın rahat bir nefes alması için ölümüne komünizme destek verdiler; zira “Osmanlı’nın ayağına batacak diken bizim gözümüze batsın” cümlesi onlarda parola haline gelmişti. Almanların maddi imkanı, Müslümanların desteği Lenin’i iktidara taşıyordu. Rusya’nın savaştan çekilmesi İngiltere ve Fransa için felaket olurdu. İki noktadan Çar’ın imdadına yetişebilirlerdi; Biri Baltık Denizi, diğeri ise Çanakkale Boğazı idi. Baltık’ta güçlü bir Alman donanması vardı; Balkan Savaşı’ndaki perişanlığımız da onlara ümit veriyordu. Bunun üzerine Churchill, Çanakkale cephesini açmak için Avam Kamarası’ndan yetki isterken özetle şunları söylüyordu: “Bir elimizi bağlasalar, diğer elimizle, yani Hindistan’dan gelecek kuvvetlerimizle Çanakkale’yi yedi günde geçeriz.” Ümit vaad den bu cümlelerle cephe açıldı, Amiral Carden’in kumandasındaki yenilmez donanma Çanakkale önlerine geldi. İlk mermileri 3 Kasım 1914 tarihinde öğleden sonra saat üç sularında Seddülbahir’e düşmeye başladı. 18 Mart 1915’e kadar deniz savaşları sürdü, 18 Mart’ta yaptıkları hücumda müttefikler donanmalarının üçte birini kaybettiler; üçte biri kullanılamaz hale gelince kara hücumuna başvurmak zorunda kaldılar. Derhal ünlü Hamilton’un komutasında kara ordusu teşkil edildi; donanma da onun ermine verildi. Adaların talim için küçük oluşu, yeterli su bulunmaması yüzünden ordularını, Mısır’ın İskenderiye şehrinde toplanmaya başladılar. Hazırlanan orduları 24 Nisan’da sabaha karşı Kumkale, Seddülbahir, Arıburnu bölgelerine çıkarmaya başladılar. Anadolu yakasından top atışıyla yapılacak müdahaleyi önlemek için Kumkale’ye çıkan Fransızlar, bir gün sonra çekilmek zorunda kaldılar.  Bu savaş Arıburnu cephesinde 18 Aralık 1915’e Seddülbahir’de ise 9 Ocak 1916’ya kadar sürdü. Müttefikler yenilgiyi kabul ederek savaşa Filistin’de devam etmek üzere çekildiler. Son şehidimiz Siirt’li Mülazim Zahid Efendi’dir.

Çanakkale’de kan gövdeyi götürdüğü günlerde, Enver Paşa’nın Beyazıd Meydanı’nda yaptığıkonuşmada söylediği “Çanakkale’de ölüyoruz fakat Rusya’yı Kızıl cehenneme gömeceğiz; orada nur topu gibi bir Türk Dünyası doğacaktır.” Cümlesi, bu konuda ahkam kesenlere şunları düşündürmelidir: Rusya komünizm ile iç kargaşaya sürüklenmeseydi Trabzon’a, Erzincan’a gelmiş Rusları kim durduracaktı? Rusya, Çarlık döneminde bir karış toprak kaybetmediği halde, niçin son yıllarda pek çok devlet ondan kopup bağımsız olabildi? Komünizm insana sorumluluk veren değerleri alıp götürmeseydi Rusya dağılma sürecine girer miydi?

Rusya’nın Birinci Dünyü Savaşı’ndan çekilmesi için müslümanların gayretlerini görmezden gelemeyiz. Savaş yıllarında bölgede yaşayan Türkelerin parolası olan “Osmanlı’nın ayağına batacak diken bizim gözümüze batsın” sözü bugün de dünya müslümanlarının parolası olmuş durumdadır. Dünya’nın neresinde bir müslüman varsa, orada Türkiye’ye dair bir umut, bir bekleyiş vardır. Haritada ülkemizin yerini gösteremeyecek müslümanların umutlarında ve beklentilerinde de Türkiye vardır. O insanların tezgahlarında, evlerinde Türk bayrağı vardır. Bazılarının evlerinde ise pencerelere perde yerine Türk bayrağı asılmaktadır. Bu durum nasıl anlaşılmalıdır? Abdülhamit’in tahtan indirilmesinden sonra tüm ümitlerini yitiren dünya müslümanları yeniden heyecanlanmış, ümitlerini yeşertmişlerdir. Bunu anlamak için gözün görmesi, kulağın işitmesi, kalbin hissetmesi yeterlidir.

 

Ömer Naci YILMAZ

 

Çanakkale cephesi, Birinci Dünya Harbi’nin yoğunlaştığı en önemli cephe haline neden, nasıl geldi? İngiltere ve Fransa’nın Rusya ile ittifak yapmasının sebebi kalabalık, güçlü ve teknolojik olarak donanımlı ordusuydu. 1905 yılında Rusya’ya komünizm getirmek için darbe yapmaya kalkan Lenin, başarılı olamamış, İsviçre’ye kaçmış, orada çalaşmalarını sürdürüyordu. “Almanya ile Osmanlı’nın gizli servisleri Lenin’le seni iktidara getireceğiz fakat Rusya savaştan çekilecek” diye anlaştılar. Lenin, Alman marklarıyla Rusya’ya girerken, bütün Müslümanlar Osmanlı’nın rahat bir nefes alması için ölümüne komünizme destek verdiler; zira “Osmanlı’nın ayağına batacak diken bizim gözümüze batsın” cümlesi onlarda parola haline gelmişti. Almanların maddi imkanı, Müslümanların desteği Lenin’i iktidara taşıyordu. Rusya’nın savaştan çekilmesi İngiltere ve Fransa için felaket olurdu. İki noktadan Çar’ın imdadına yetişebilirlerdi; Biri Baltık Denizi, diğeri ise Çanakkale Boğazı idi. Baltık’ta güçlü bir Alman donanması vardı; Balkan Savaşı’ndaki perişanlığımız da onlara ümit veriyordu. Bunun üzerine Churchill, Çanakkale cephesini açmak için Avam Kamarası’ndan yetki isterken özetle şunları söylüyordu: “Bir elimizi bağlasalar, diğer elimizle, yani Hindistan’dan gelecek kuvvetlerimizle Çanakkale’yi yedi günde geçeriz.” Ümit vaad den bu cümlelerle cephe açıldı, Amiral Carden’in kumandasındaki yenilmez donanma Çanakkale önlerine geldi. İlk mermileri 3 Kasım 1914 tarihinde öğleden sonra saat üç sularında Seddülbahir’e düşmeye başladı. 18 Mart 1915’e kadar deniz savaşları sürdü, 18 Mart’ta yaptıkları hücumda müttefikler donanmalarının üçte birini kaybettiler; üçte biri kullanılamaz hale gelince kara hücumuna başvurmak zorunda kaldılar. Derhal ünlü Hamilton’un komutasında kara ordusu teşkil edildi; donanma da onun ermine verildi. Adaların talim için küçük oluşu, yeterli su bulunmaması yüzünden ordularını, Mısır’ın İskenderiye şehrinde toplanmaya başladılar. Hazırlanan orduları 24 Nisan’da sabaha karşı Kumkale, Seddülbahir, Arıburnu bölgelerine çıkarmaya başladılar. Anadolu yakasından top atışıyla yapılacak müdahaleyi önlemek için Kumkale’ye çıkan Fransızlar, bir gün sonra çekilmek zorunda kaldılar.  Bu savaş Arıburnu cephesinde 18 Aralık 1915’e Seddülbahir’de ise 9 Ocak 1916’ya kadar sürdü. Müttefikler yenilgiyi kabul ederek savaşa Filistin’de devam etmek üzere çekildiler. Son şehidimiz Siirt’li Mülazim Zahid Efendi’dir.

Çanakkale’de kan gövdeyi götürdüğü günlerde, Enver Paşa’nın Beyazıd Meydanı’nda yaptığıkonuşmada söylediği “Çanakkale’de ölüyoruz fakat Rusya’yı Kızıl cehenneme gömeceğiz; orada nur topu gibi bir Türk Dünyası doğacaktır.” Cümlesi, bu konuda ahkam kesenlere şunları düşündürmelidir: Rusya komünizm ile iç kargaşaya sürüklenmeseydi Trabzon’a, Erzincan’a gelmiş Rusları kim durduracaktı? Rusya, Çarlık döneminde bir karış toprak kaybetmediği halde, niçin son yıllarda pek çok devlet ondan kopup bağımsız olabildi? Komünizm insana sorumluluk veren değerleri alıp götürmeseydi Rusya dağılma sürecine girer miydi?

Rusya’nın Birinci Dünyü Savaşı’ndan çekilmesi için müslümanların gayretlerini görmezden gelemeyiz. Savaş yıllarında bölgede yaşayan Türkelerin parolası olan “Osmanlı’nın ayağına batacak diken bizim gözümüze batsın” sözü bugün de dünya müslümanlarının parolası olmuş durumdadır. Dünya’nın neresinde bir müslüman varsa, orada Türkiye’ye dair bir umut, bir bekleyiş vardır. Haritada ülkemizin yerini gösteremeyecek müslümanların umutlarında ve beklentilerinde de Türkiye vardır. O insanların tezgahlarında, evlerinde Türk bayrağı vardır. Bazılarının evlerinde ise pencerelere perde yerine Türk bayrağı asılmaktadır. Bu durum nasıl anlaşılmalıdır? Abdülhamit’in tahtan indirilmesinden sonra tüm ümitlerini yitiren dünya müslümanları yeniden heyecanlanmış, ümitlerini yeşertmişlerdir. Bunu anlamak için gözün görmesi, kulağın işitmesi, kalbin hissetmesi yeterlidir.

 

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir