Soğuk savaş döneminde 26 Aralık 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılmasında sonra Rusya’nın komşularına ve dış dünyaya bakışının insanlık açısından elle tutulacak ve savunulacak hiçbir tarafı yoktu. Tek kelime ile her iki dönem de bir birinin devamı e olup Rus barbarlığının klasik yapısını temsil ediyordu. Fakat bitmişti, tükenmişti.
‘’Doğruluğun tek ölçütünün yarar ve çıkar odaklı olduğu düşüncesi’’ pragmatist batı anlayışı Rusya’ dan aldığı uygun fiyatlara gaz ve petrolden dolayı yerlerde sürünen Rus ekonomisi ve sanayisinin ayağa kalkmasına, açlık sınırında kıvranan halkın nefes almasına, dış borçlarını ödemesine, Rusya’nın dik durmasına sebep oldu.
O günkü şartlar gereği Rusya batıya sempatik ve yumuşak davranmak zorundaydı. Birçok dil, din, millet ve farklı kültürel toplumlardan oluşan Sovyet imparatorluğunun çöküşü birliğin kendi temel dinamiklerini, anlayış ve felsefesini, ekonomik, siyasi, kültürel, askeri dayanışma ve birlikteliğini de sonu oldu.
Sovyetlerin dağılmasıyla Rusya sırtında yük olan Ortaasya ülkelerinin birlikten ayrılmasının acısını geç fark etti. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş, yeniden bağımsızlığına kavuşan her devlet kendi ayakları üstünde durmak için geleceğiyle ilgili geri dönülmez yollara da girmişti bile. Bu ayrılık başta her iki taraf için de zor olan bir doğum sancısıydı. Bir sistemi yıkmak kolaydı, ayağa kaldırmak ve müesseseleri yeni anlayışa göre dizayn edip yapılandırmak o kadar basit değildi.
Kısa zamanda devasa petrol ve gas gelirleriyle Rusya kendi ekonomisini düzeltip ayağa kalkmayı başardı. Derin bir nefes alır almaz her zaman içinde beslediği o vahşi ayı uyandı. Batı devletleri Demirperde rejimi döneminde yaşadıkları ihtilal, işgal, baskı ve tehditleri tekrar yaşamayı aklından bile geçirmiyordu. Bu yüzden Baltık ülkeleri, Polonya, Macaristan Romanya, Bulgaristan, Gürcistan ve birçok eski Varşova Paktı ülkeleri apar topar Avrupa Birliğine ve NATO’ya girmişti. ABD ve AB’ a bağlı ve bağımlı hale gelen bu ülkelerle Rusya batıdan kuşatıldı. Böylece batı Rusya’ya karşı 2-0 öne geçti.
Her iki tarafta pragmatist (çıkarcı) bir anlayış belirlediği için kısa ve uzun vadeli çıkarlar her şeyin önüne geçti. Hem Rusya, hem de batı bloku bile bile karşılıklı olarak 3 maymunu oynadılar. Ama hiçbir zaman birisi diğerine güvenmedi ve de güven vermedi.
Ukrayna’nın Rusya federasyonundan ayrılması söz konusu olunca; her iki tarafta ellerinin altında saklı tuttukları kartları masaya koydular. Gürcistan’dan Abhazya, Ukrayna’dan Kırımı koparan Rusya onları klasik ayak oyunlarıyla sınırları içine dahil etti. Avrupa Birliği Amerika’dan izinsiz tuvalete bile gidemediği için bu saldırı ve işgaller karşısında Rusya’yı kınamaktan başka bir şey yapamadı. Çünkü enerji alanında göbeğinden Rusya’ya bağlı idi. Alanın aldığı, çalanın çaldığı, dayak yiyenin yediği dayak yanına kar kaldı.
ABD, NATO ve Rus arasında yapılan anlaşma gereği Batı Bloku verdiği sözlerde durmadığı ve Rusya’nın arka bahçem dediği ülkeleri NATO’ya almasıyla Rusya bir kurt kapanıyla karşı karşıya kaldı. Karadeniz’de ABD ve İngiliz ve NATO gemileri cirit atmaya başladılar. 5 Eylül 2014 tarihinde imzalanan Minsk Anlaşmasından sonra Ukrayna zaman kazandı. Bu zaman zarfında Rusya ‘ya karşı gizli gizli sıcak bir savaşa hazırlandı.
Batının verdiği sözlerin yerine getirilmemesi, hatta anlaşmanın tam zıddına hareket edilmesi, NATO’ nun burnun dibine kadar sokulması Rusya’yı zıvanadan çıkararak Ukrayna’yla bir hesaplaşmayla karşı karşıya bıraktı. Kırım zaten işgal ve istila edilmişti. Ukrayna Rusya ile NATO’nun savaş alanı olarak ön görüldü. Rusya Ukrayna ile değil batıyla savaştığının pekala farkında idi. Her iki taraf oyunu kendi çıkar ve menfaatleri üzerine bina ettiler.
İki tarafı da kanlı bıçaklı karşı karşıya getiren insanın doymak bilmeyen iştahları. Kaypakça sınır ve ölçü tanımayan daha çok kazanma hırsları, menfaat ve çıkar sevdaları, hegemonya tutkuları her zaman insanı insanlıktan çıkarmaya yetti. Böylece insan barbarlaşmaya, vahşileşmeye, kendi cinsini yok etmeye yöneldi. Yaratılışının temelinde var olan insandaki Kabil ruhu insandaki insana galip gelerek kardeşini öldürmeyi, çevreyi ve dünyayı kirletmeyi meşru gösterdi.
Şimdi hep birlikte düşünelim; kim çıkardı bu savaşı? Acaba kim ne ve ne kadar kazandı? Görünürde Rusya ve Ukrayna savaşıyor gibi ama bütün dünya ve insanlık hep birlikte çekiyor savaşın yükünü, ödüyor savaşın faturalarını.
Arif Altunbaş, Haber 7