Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

HABİL’İN YOLU MU KABİL’İN YOLU MU?

Türkiye son zamanların Kabil’leri ile karşı karşıya. Ülkemizin ve onun dahilinde İslam alemine yönelik saldırıları anlamak için insanlık tarihinin en başına gitmek gerekmektedir. Yüce Allah’ın emanetleri vardı yeryüzünde. Bu emanetleri himaye edecek bir şey lazımdı. Dağa taşa sordu Allah, dağ taş istemedi. Bu emanetlere ihanet edecek birileri lazımdı, iyiyi kötüyü işleyebilecek birileri. Bu da insandı. Ancak insan başarabilirdi bunu.
Bu batıl cephesi iki kardeş arasındaki kardeş katli ile başladı. Kabil kardeşi Habil’i katletmiş ve bir fitnenin fitilini ateşlemişti. Aslında bu tarihten beri olagelenler bir terazinin kefeleri misali; bir kefede Kabil’in yolundan gidenler vardı. Yani Allah’ın yolundan sapanlar, batıla hak diyenler, tuğyanın kapısını çalanlar, Kur’an’ın emir ve yasaklarını çiğneyenler bugünün emperyalist, hahamist, kendisinden başkasını insan kabul etmeyen bir anlayışın ürünü olan küfür cephesi…
Diğer tarafta hakkın yolundan gidenlerin, Kur’an’ı kendilerine yol edinenlerin, Allah’ı yoldaş edinenlerin tarafı olan Habil’in kefesi. Bu kefede bazen Kabil ve onun yolundan gidenler ağır basmış bazen de Habil ve onun yolundan gidenler ağır basmıştır. Müslümanlar top yekûn küfre karşı bir oldukları zaman Habil Kabil’e ağır basmıştır. Ne zaman ki günümüzde olduğu gibi mezhep, tarikat, zenci-beyaz ayrımı, ırk farklılığı, anlayış farklılığı gibi tuzaklara düşülmüş işte küfür kefesi Kabil Habil’e ağır basmıştır.
Günümüzde de aynı değil miydi? Yeni Dünya Düzenini kendilerince yeniden oluşturmaya çalışan devletler üstü yapılar, 21. Yüzyılın dünyasında terörist yayılma hareketleri ile bu amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Bu öyle bir evrilmedir ki bunu yapanlar bazen kendilerinden bile kayıp vermeye razı oluyorlar. Hem de bilerek. Yeter ki şu maddi dünyada kendilerine bir şey olmasın, yeter ki bu dünyaya kazık çaksınlar…
Bu terörist eylemleri yaparken uluslararası arenada meşruiyet sağladıkları örgütleri kullanıyorlar. DEAŞ gibi PKK gibi YPG gibi PYD gibi FETÖ gibi alçaklığın zirvesini yaşayan örgütleri bir elin parmakları gibi salıyorlar istedikleri yere. Asıl kaynakları ise bu parmakların yani terör örgütlerinin bağlı olduğu bir üst merkez: Bu da merkezdeki devletler, isimleri malum…
Peki, küfür ordusu, Kabil kefesi bunları yaparken, Habil kefesi ne yapıyor. Asıl soru bu. Şu an İslam dünyasının o bütünleştirici, bir araya getirici unsurları ortadan kalkmış, fitneye dönmüş durumda. Biri der Şii-Sünni çatışıyor, biri der Türk-Kürt birbirini boğazlıyor, biri der senin tarikatın farklı, biri der sen şöyle namaz kılıyorsun, sen böyle. Yapmayın gözünü seveyim. Yazık bu ayrılıklar yüzünden İslam dünyasının başına gelmeyen kalmadı.
Hz. Peygamber döneminde tarikat mı vardı, cemaat mi vardı. Önemli olan tek olan Allah’a yönelmek, onun emir ve yasaklarına uymak, Kur’an’ı bir zümreye ait olan bir kitap olarak görmemek değil midir? Bu ayrı düşmüşlüğün, bu kutuplaşmanın, bu birbirine ters ters bakmanın manası nedir? Evrensel bir din olan İslam’ın ümmeti böyle mi davranmalıdır? Ümmete öncülük etmek hak iken küfrün öncüsü olma yolunda ilerlemek de demektir.
Hak ile batıl her zaman çatışmış, bazen hak batıla bazen de batıl hakka galebe çalmıştır. Baki olan ise Allah, Kur’an ve onun yolundan gidenler olmuştur. Bugün bize düşen de budur. Hakkın kefesinde mi yer alacağız, batılın kefesinde mi? Kabil’in yolunu mu tutacağız yoksa Habil’in mi? Cevap verilmesi gereken soru budur.
Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ

Email: ibrahim@akincilardergisi.com

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir