Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

ZAVALLI KILIÇDAROĞLU (!)

1431626632080CHP’nin başının belası, milletimizin ise tatlı belası olan Kılıçdaroğlu yine yaptı yapacağını, içi dışına ve diline vurdu. Başkanlık sistemi ile alakalı olarak TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada kan dökmekten bahisle şöyle dedi: “Darbe hukukuyla beraber ele alacaksak anayasayı değiştirelim. Darbe hukuku kalsın, biz bu anayasayı değiştirelim; ne için? ‘Başkanlık sistemini getireceğiz’. Bir kişi konuşacak, Türkiye susacak. Bir kişi konuşacak, hâkim ona göre karar verecek. Bir kişi konuşacak, ona göre milletvekili listeleri hazırlanacak. Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz. Açık ve net.”diye konuştu.

Cumhuriyetten, demokrasiden, özgürlüklerden, fikir hürriyetinden, ifade edebilme hürriyetinden, serbest tartışma hürriyetinden dem vuracaksın, bunları olmazsa olmazlarımızdır diye pazarlayacaksın, sonra da çıkıp kan dökmekten bahsedeceksin. Tipik bir Kılıçdaroğlu sapması, çok da şaşırmamak lazım. Zira içleri dışlarına ve dillerine vurdu. Çünkü mazileri böyleydi. Kan dökmeden, gözyaşı döktürmeden hangi devrimi veya inkılâbı topluma kabul ettirdiler ki? Bu coğrafyada inkılâplar, devrimler hep tepenin zoruyla olmuştur, kabullenmeyenler tepelenmiştir. Olay bu kadar basittir. Kılıçdaroğlu aslında şunu demek istiyor. Biz geçmişte devrimleri kabul ettirmek için toplumu sindirme adına gerektiğinde kan bile döktük. Şimdi böyle bir durumla karşı karşıyayız. Uğruna kan döktüğümüz hangi kazanımımız varsa, bu kez de onları korumak için kan dökeceğiz demeye getiriyor.

 

Kılıçdaroğlu’nun karşı çıktığı özünde başkanlık sistemi değildir. Onların asıl karşı çıktıkları böyle bir sitemde kendilerine yer olmamasıdır. Öyle veya böyle bir şekilde koalisyon da olsa iktidar olma veya iktidar ortağı olma hayalleri vardı. Başkanlık sisteminde böyle bir hayal kurma imkânları dahi olmayacaktır. Sorun da buradadır. Bunların mantığında zaten vardır. “Biz yoksak demokrasi de yoktur, özgürlük de yoktur, hele hele başkanlık hiç yoktur.” Karşı çıkma gerekçeler gayet makuldür. Bu sistem onları parti olmaktan çıkartıp müzelik bir meta haline getirecektir. Eeee devlet kuran parti, düşmanı denize döken parti, nasıl olacak şimdi? Olacak olan şudur. Şimdiye kadar neye karşı çıktıysanız adım adım gerçekleşti ve hiç birine engel olamadınız.  Çünkü millet isteyince yapacak bir şey yok, size de razı olmak düşüyor.

 

Hayır, olamaz, yapamazsınız, yaptırmayız, oldurmayız, oldurmayınız dediklerinizi hatırlıyor musunuz? Hatırlamıyorsunuz, çünkü o kadar çok şeye karşı çıktınız ki, karşı çıktıklarınızı bile unuttunuz. Her yeni yapılan bir önceki karşı çıktıklarınızı size unutturdu.

Muhtar olamaz dediniz, nereye geldiğini gördünüz.

Mecliste bir Merve Kavakçı’ya karşı çıkarken, şimdilerde onlarca Merve Kavakçı’ya alışmadınız mı?

Eşi başörtülü biri başbakan olamaz demiştiniz. Adam başbakan da oldu, dışişleri bakanı da oldu, cumhurbaşkanı da oldu.

Eşi başörtülü biri meclis başkanı olamaz dediniz, biz ise eşi başörtülü meclis başkanlarımızın isimlerini bile unuttuk.

Seni Cumhurbaşkanı yaptırmayacağız dediniz, Çankaya’nın önüne yatacağız, seni oraya koymayacağız dediniz. Çankaya’ya çıkışı bizden daha heyecanlı bir şekilde izlediniz.

Siz nelere karşı çıkmadınız ki?

İmam Hatiplileri engellemek için getirilmiş olan katsayı uygulamasının kaldırılmasına karşı çıktınız, kaldırıldı.

Paradan altı sıfır atamazsınız dediniz, atıldı. Üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakılmasını engellemek için mahkeme kapılarında nöbet tuttunuz, boşa kürek çektiniz.

Kamuda başörtülü çalışılmasına karşı çıktınız, çalışıyorlar, sizin seçmenlerinizle de gayet iyi anlaşıyorlar. Kimsenin kimsenin giyiminden rahtsızlığı yok, sizin takıntınız var. Bu da geçti.

Bu listeyi uzatmak mümkündür. Siz neye karşı çıktıysanız, olmaz, yaptırmayız dediyseniz hepsi oldu. Kan da dökülmedi, gözyaşı da akıtılmadı. Başkanlık sistemi denilen mesele de millete sorulacak, millet isterse olacak, istemiyorsa olmayacak. Sizin korkunuz bu millet bunlardan gelen referandumları kabul ediyor, eğer başkanlık meselesi milletin önüne gelirse millet bunu da kabul edecektir. Milletin bunu kabul etmesi demek sizin siyaseten havlu atmanız anlamına gelecektir. Siz de özünüze dönecek ve mazinizde olduğu gibi iş yapmak isteyenleri engellemek üzere kendinizi yeniden konumlayacaksınız.

 

Bakın hükümet bu işi milletin önüne getirecek ve referanduma sunacak, neden korkuyorsunuz? Mazinizde neyi milletin önüne getirdiniz? Hangi inkılâbı ve hangi devrimi gerçekleştirirken millete sordunuz? Devrim diye, inkılâp diye yaptıklarınızı millete sorsaydınız bu millet hangisini kabul ederdi? İşte o yaptıklarınızı kabul etmeyen ve onaylamayan bu millet, sizi ve siyasetinizi de kabul etmiyor ve onaylamıyor. Kabul etmediği için de 1950’den beri muhalefette çırpınıp duruyorsunuz. Çırpınmaya da devam edeceksiniz.

Bu millet size iktidar ortağı olmayı bile çok görürken, başbakanlığı bile vermezken, on dört parti bir araya geldiğiniz halde cumhurbaşkanı seçtirmezken, sizden birini ebetteki başkan olarak da seçmeyecektir. Karşı çıkmakta haklısınız. Üzülmeyin buna da alışırsınız. Nelere alışmadınız ki? Hadi geçmiş olsun.

 

Ömer Naci Yılmaz

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir