Afrin Zaferi sonrasında bölgede yaşanan ve yaşanması istenen gelişmelere baktığımızda bu harekâtın ne kadar da doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Afrin’de ne işimiz var diyelerin geçmişte bu bölgeye sırtını dönenlerle aynı misyonun insanları oldukları için onların söylemleri bizleri elbette şaşırtmamıştır. Harekâta destek vermiş olsalardı biz şaşırır, bunda bir bit yeniği var diye septik takılırdık.
Yukarıda “yaşanması istenen gelişmeler” ifadesini bilerek ve isteyerek kulandık. Bölge insanının Mehmetçik’i karşılama görüntüleri, diğer kasabalardaki aşiret reislerinin bizi de kurtarın açıklamaları milletimizin evlatları Mehmetçiğimizin beklendiğini göstermektedir. Bu aziz millet tarih boyunca mazlum ve mağdur coğrafyalar için hep beklenilen olmuştur. Milletimizin evlatlarının geldiğini gören Afrinli çocuğun “Anne Allah sesimizi duydu, ordusunu gönderdi.” sevinç çığlığını nasıl anlamamız gerekir ki? Mehmetçiğimin göğsündeki Türk bayrağını gören yaşlı bir annenin kızlarına “korkmayın bunlar Muhammedin ordusu” seslenişi acaba neyin dışa vurumudur? Fırat Kalkanı harekâtı ile huzura kavuşan Cerablusluların ellerinde milletimizin bayrağı ile Zeytin Dalı harekâtına destek yürüyüşleri bize hiç mi bir şeyler düşündürmeyecek? Suriyeli bir çocuğa büyünce ne olacaksın diye sorulduğunda “Türk askeri olacağım!” demesinin derin anlamını tefekkür etmeyecek miyiz?
Eğri oturup doğru konuşalım mı? Yoksa doğru oturup yine doğru konuşalım mı? Bu milletin aziz bayrağı, bu dünyanın mazlum ve mağdurlarını hiç bu denli heyecanlandırmış mıydı? Kabul edelim ki on beş yıl öncesine kadar bu aziz bayrak, bırakın dışarının mazlum ve mağdurlarını içerideki mazlum ve mağdurları bile bu denli heyecanlandırmıyordu. Hamdolsun sadece Anadolu insanının makûs talihinin değil aziz ümmetimizin de makûs talihi değiştirmiştir. Bunu sadece görmek isteyenler görür, sadece anlamak isteyenler anlar ve sadece hissetmek isteyenler hisseder.
Kudüs’ümüzü işgal etmek isteyenlere karşı direnen Filistinlilerin elinde bizim bayrağımız var. Bombalanmasının ardından yürüyüş yapan Gazzeli kardeşlerimizin elinde bizim bayrağımız var. Nijer’in varoşlarında el arabasında incik boncuk satan garibanın elinde bizim bayrağımız var. Oysa yöneticileri Müslüman olan ve bizden çok daha zengin olan adı batasıca ülkeler var. Hangisinin bayrağı ümmeti heyecanlandırıyor? Hangi mazlum ve mağdur coğrafyanın insanlarının elinde o ülkelerin bayrağı var? Adına İslam ülkesi denilenlerin hangisinin merhamet kolileri mazlumlara gidiyor? Geldiğimiz noktadan baktığımızda bu aziz milletin bir ferdi olmak, bu coğrafyanın insanı olmak, bu bayrağın altında yaşamak, hamdolsun ki izzet ve şerefi Allah’a yakınlıkta bulmak onur olarak bize yeter de artar bile. Allah’tan aldığımız izzet ve şeref emanetine sahip çıkmak sadece kuru bir iddia değil; hayat felsefesi olarak alınırsa “beklenen” olmak kaçınılmazdır.
Milletimizi bekleten Allah’a hamdolsun.
Milletimizi bekleyen kardeşlerimize selam olsun.
Bayrağımızın gölgesine hasret yüreklere selam olsun.
Bu hakikatleri görmek istemeyenlere, anlamak istemeyenlere ve hissetmek istemeyenlere yazıklar olsun.
Ömer Naci Yılmaz