Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Yoldaki hiçler

Ergenlik yaşına gelen bazı insanların suratlarında bir dönem olgunluk sivilceleri çıkar. İçi irin dolu istenmeyen bu sivilcelere Anadolu’da buna ‘’piç (1) sivilceler’’ denir.

Her toplumun içinde içi fitne ve kötülük dolu bu sivilcelere benzer insanlar vardır. Bunlar o toplumun ahlaki, sosyal ve kültürel yapısına yabancı ve uyum sağlayamayan tiplerdir. Hal hareket ve davranışlarıyla toplumun içinde diken gibi hep sırıtır dururlar. Akılları ve ruhları şeytana ve şeytani düş ve düşünceleri kölesidir. Çöp kutusu gibi içleri artık ve mikrop doludur

Hayat boyu her şeye itiraz eden, karşı çıkan, muhalefetten başka bir iş yapmayan ve toplum içinde anadan doğma uyumsuz olmak, parazitlik yapmak, sorun çıkarmak sanki görevleridir. Onlara ne derseniz deyin, hangi iyiliği, güzelliği, doğruluk ve dürüstlüğü yaparsanız yapın, körü körüne her şeye muhalefet edip aykırı düşmek karakterleri haline gelmiştir.

Ülkemizde Türkiye ve İslam düşmanı inkârcı, batı uşağı insan, gurup ve partilerin davranış biçimidir bu. Siz bir işin en iyisini ve mükemmelini yapsanız muhalefet etmeyi onlar kendileri için ödev ve görev bilirler. Ağzınızla kuş tutsanız, gerçekleri gözlerine soksanız, hatta mucizeler getirseniz, ‘’ Onların kalpleri vardır, bununla (gerçeği) kavrayıp anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla (ibret alarak) görüp bakmazlar. Kulakları vardır, bununla işitip (hakikati) duymazlar. Bunlar, hayvanlar gibidirler, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar, (yaratılış amacından ve ahiret hazırlığından) gafil (habersiz) olanlardır. (Araf, 179)

Sizin batıl dediğiniz onlar için hak, kara dediğinize ak, Hakikat dediğinizse yalandır. Muhalif olmak, muhalefet yapmak onların gelenek ve ahlakıdır. Bu arızalı hastalıklı tipler her türlü huzursuzluğun ve hukuksuzluğun da tarafında olan fitne ve fesadın figüranlarıdırlar.

Müslüman için akide ve istikamet, Hak ve doğru bir tanedir. Eğriler, yamuklar, kırıklar, çarpıklar sayılmayacak kadar çoktur.

İnanmış bir Müslümanın yolu ve çizgisi kalabalıkların yönü ve tarafı değil, Hak ve hakikatin, doğrunun ve güzelin, Allaha yakın olmanın ve olanın yanı ve tarafıdır. İnanmış insanın Allah’a ve dostlarına dostluğu ve yakınlığı, Allah düşmanlarına da soğukluğu ve tavrı vardır. İslam düşmanlarına karşı ölünceye kadar sürecek bir mücadele onun şaşmaz çizgisi ve vazgeçilmez tarafıdır.

Bu istikamette Müslümanın ölçüsü ve hedefi,  ‘’ (Elbette ve kesinlikle Hz.) Muhammed (SAV) Allah’ın Resulüdür; beraberinde bulunanlar (ve kıyamete kadar Onun yanında ve yolunda olanlar) da; inkârcı (zalimlere) karşı şiddetli (cesaretli, mert ve metin), kendi aralarında ise (gayet müsamahalı ve) merhametlidirler.’’ (Fetih,29) buyruğu yönündedir.

Allah düşmanlarına karşı yumuşak, merhametli ve aşırı toleranslı Müslümanlara karşı sert, acımasız ve merhametsiz davranmak İman zayıflığıdır. Samimi bir Müslümanda böyle gevşek ve yavşak (2) haller ve davranışlar bulunmaz.

Müslüman, her hal ve hareketiyle, her eylem ve söylemiyle ciddi ve tutarlıdır. Onun inancı, imanı, kimliği ve şahsiyeti tüm hal hareket ve duruşunda yansır. İnanmış ve inancını yaşamaya çalışan bir Müslümanın tek bir yüzü vardır. Hiçbir yerde ve zaman ikircikli olmaz, davranamaz.

O, hiçbir cemiyetin, cemaatin, grubun, partinin adamı değil, sadece İslam’ın adamıdır. Nerede, nasıl, hangi görev ve pozisyonda olursa olsun, bulunursa bulunsun o, orada Allah için, Allah adına, Allah’ın ölçülerine göre hareket etmek ve davranmak zorundadır. O, kendi nefsi, şahsi, çıkar ve menfaatleri doğrultusunda karar veremez, vermez. Her yer ve zamanda küfrün ve inkârın cephelerine karşı İslam’ın asil tavrı, davranışı ve kurallarına göre; Müslümanca hareket etmek, davranmak ve insanlara örnek olmak gibi bir görev ve sorumluluğu vardır.

Onun yüzü hep Hakka dönük olup ak ve paktır. İnanç ve imanı görev ve sorumluluğu gereği İslam’ın ve Müslümanların yanında, tarafında ve cephesinde olmaktır. İmansızların, korkak, pısırık ve yüreksizlerin onun ocağında, sofrasında, safında ve tarafında yeri yoktur.

O, sivrisinek avlamak ve sivilce yolmakla uğraşmaz. Onun asıl görevi bataklığı kurutmak, İslam’ın amaç ve hedeflerini, insanlığın sorunları temelden halletmek, firavun sistemlerinin karanlığı ve pisliğinden önce milletimizi, sonra insanlığı Kur’an’ın aydınlığa çıkarmaktır.

‘’Allaha dayan sa’ ye sarıl hikmete ram ol

Yol varsa bilmiyorum başka çıkar yol’’ (3)

Arif Altunbaş, Haber 7

Dip not;

1-Türkçe’de, Piç kelimesi; “büklüm, kıvrık, karışık, buruşuk, pürüz”, “Bir bitkinin çevresinde yeniden beliren faydasız fışkın, sürgün ve filizler” anlamına gelir. Argoda ise; anasız babasız-onun bunun- çocuğu anlamında kullanılır (TDK)

2- Yavşak; Bit yavrusu, yapışkan, yılışık, karaktersiz kimse ( Oxford Languages)

3-Çalış, gayret et ve Allah’ın takdirine boyun eğ! Bundan başka bir çıkar yol bilmiyorum.’’ (M. Akif Ersoy)

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir