Geçmişi hangi tarihe kadar gidiyor diye tam bir tesbit yapamamaktayız . 17. Yüzyıla kadar Fransız , özellikle’de İngiliz Misyoner teşkilatınca eğitilip görevlendirilen ve İslam dünyası içerisinde bir çok yıkıcı faaliyeti gerçekleştiren ajanların varlığını biliyoruz.
Bunlar kendilerini Arkeolog , Sosyolog , daha çok da Doktor olarak tanıtarak Müslümanların içlerine giriyorlar . Irak’ta faaliyet gösteren Gertrude Bell ve Arabistan’da faaliyet gösteren T. Edward Lawrence bunlardan bilinenleri .
19.Yüzyıl sonlarında Yemen’e giden Fransız Paul Emile Botta’da kendisini Arkeolog ve doktor olarak tanıtıp bölgenin ileri gelenleri Şeyh Hasan ve Şeyh Yasin’le görüşmeler yapmıştır. Bayan Claudie Fayein , Fransız’dır ve Yemen’de faaliyet göstermiştir.Alfred Bardey de Yemen’de halkı Osmanlıya karşı kışkırtmıştır .
Bunlar mensubiyetlerini gizlemeden ajanlık faaliyetlerini yürütenlerden . Bazen de üslendikleri görevin durumuna göre gerçek kimliklerini gizleyerek Müslüman , hatta Molla , Hoca , Şeyh , Alim kılığında faaliyetlerini yürütenler olmuştur. Wayman Bury , Abdullah Mansur , Mr Wavell ise Hacı Ali ismiyle Müslüman görünerek Yemen’de Osmanlıya karşı halkı kışkırtmıştır.
Bir misyonerin anlattıklarına kulak verelim : “ Şam’a varır varmaz üzerimdeki redingotu attım ve bir Arap gibi giyindim. Arap gibi yaşıyor , onlar gibi yiyip içiyordum. Arab’ın nasıl düşündüğünü konusunda eğitim almıştım . Düşüncelerini biliyor , ona göre hareket ediyordum. “
Sultan Abdülmecid döneminde yaşanan bir olay … Ajan , Mr John’u dinleyelim : “ İngiliz Misyon cemiyeti , her sene rüştiye mektepleri çocuklarının zekilerinden ( Tabii babalarının rızası le ) ihtiyaca göre 30-40 talebe ayırarak himayesine alır , onları kabiliyetlerine göre üçere , beşere ayırarak dünya ülkelerinin kendilerince lüzum hissedilen mıntıkalarına sevk edilirler . Bu çocuklar o memleketlerdeki sefaret veya konsolosluklara tevdi edilirler . Ben ve arkadaşım Herbert 10 yaşında iken İstanbul’a gönderilmiş idik . Doğruca sefarethanemize gittik . Sefir beni Cihangirde oturan sefaret kavası ( Koruma görevlisi ) Ali ağaya teslim etti ve şu tenbihatta bulundu : “ Ali Ağa, bu çocuğun adı İbrahim’dir ve senin oğlundur. Herkese öyle söyleyeceksin. Aylık olarak sana 10 lira vereceğiz . ( O zaman 2 memur maaşı ) Bu para ile çocuğu mahalle mektebinde okutacaksın . Ve kendi çocuğunmuş gibi yedirip , içirip giydireceksin . Adetiniz nasılsa öyle terbiye edeceksin. Ayda bir defa akşam sefarethaneye getireceksin. “ dedi . Ve devam ediyor … İptidai ve Rüşdi ( İlk ve Ortaokul) u okuduktan sonra Sarf , Nahiv , Avamil , Kafiye , Mantık , Tasavvurat , Tasdikat , Kelâm , Tefsir … gibi o dönemin derslerini tamamladım …”
Daha sonra Fransızca ve Arapça öğreniyor ve Câmi dersini de alarak Müderris ( Profesör ) oluyor. Osmanlı’nın yönetim merkezi olan Bab-ı Âlî ‘nin tercüme bürosuna memur olarak giriyor . Dış işleri ve Siyasi işler Baş Mütercimliğine yükseliyor.
Yabancı misyonla yapılan görüşmelerde bulunuyor , Padişahın dış devletlere gönderdiği mektupları Fransızca’ya tercüme ederken , karşı tarafın asabını bozacak şekilde ince değişiklikler yapıyor . Dışarıdan gelen mektupları Padişah’a tercüme ederken de aynı şeyi yapıp padişahın moralini bozuyor. Bu şekilde bir çok devletle Osmanlı’nın arasını açıyor . Ayrıca tercüman olarak bulunduğu görüşmeleri ve dış devletlerle yapılan tüm yazışmaları İngiltere sefaretine rapor ediyor.
İşi bitip İngiltere’ye döndükten sonra bunları Kaptan Mustafa Bey’e belki de kafası kıyakken , samimi bir ortamda anlatıyor da bizim de öylece haberimiz oluyor.
İbrahim , yani Mr. John , yine Bektaşi tarikatine sızmış Muhammed Ali takma isimli Mr . Herbert’ten uzunca bahsediyor. Tarikatte “ Halifelik “ makamına kadar çıkmış bir İngiliz ajanı …Ve dünyanın hemen her yerinde bu tür görevler üstlenmiş misyonerlerin , İngiltere adına çalıştığından bahsediyor . ( Prof. İhsan Süreyya Sırma hoca’nın “ Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri “ kitabında daha geniş bilgiye ulaşabilirsiniz.)
Yine Arabistan , Umman , Hadramavt civarlarında casusluk faaliyeti icra eden Ressam Mr. Vovilsteed den bahsedilebilir. Hempher ‘in “ İslâm’ı nasıl yok edelim “ isimli kitabı , ajanlık faaliyetlerinin profesyonelce nasıl yapılacağını ince ince anlatıyor. Misyoner teşkilatındaki akademisyenler , Müslümanların zayıf, kuvvetli , ihtilaflı konularını araştırıp tesbitler yapıyor ve mücadele metodları belirleniyor . Ayrıca zayıf karakterli , para ve şehvet düşkünü insanları da tesbit edip kendilerine çalışmalarını sağlıyorlar .
Geçmiş tarihte isimleri geçenlerden bahsettik . Ve bunlar maalesef başarılı olup hedeflerini gerçekleştirdiler ve Osmanlı’yı 60 parçaya böldüler. Peki bunu yapınca yerlerine oturup istirahat mı ediyorlar ? Tabii ki hayır. Günümüzde artık Fransa ve İngiltere’den ziyade Hıristiyan Batı dünyası ile Siyonist İsrail’in işbirliğine şahid oluyoruz.
Afganistan’ın Topal Mollası , Türkiye’nin Fetullah Gülen’i , Pakistan’ın Tahir-ul Kadri’si , Ortadoğu’yu kana bulayan IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi ve daha niceleri İslam dünyasında faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyorlar. Bunlar aslında yaptıkları veya söyledikleri ile kendilerini ele de veriyorlar memleketimiz ve milletimizin menfaatleri 1. önceliğimiz olursa , dinimizi iyi öğrenip , görüp duyduklarımızı o süzgeçten geçirirsek oyunlarına gelmeyiz ve bunlar bize hiçbir zaman zarar veremezler . Aksi takdirde şimdiden geçmiş olsun diyorum …