Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

KADROLU SEÇİM MAĞLUPLERİ

Türkiye’de genelde seçimlerin mağlubu olmuyor. Herkes kendi partisinin seçimin galibi olduğunu ilan ediyor. Mustafa Kamalak’tan Haydar Baş’a, Mustafa Destici’den diğerlerine kadar hepsi aynı teraneyi çalmaktadır. Millet bunları siyaseten muhatap almadığı için üzerinde pek de durmaya gerek yok. Fakat bazı şeylerin anlaşılması açısından değinmekte fayda var. Asgari ücreti beş bin lira yapacağını söyleyen büyük baş Haydar Baş’a sormak lazım; fabrikanda/yanında çalışanlara o dediğin parayı veriyor musun? Yaşına başına bakmadan utanmadan, sıkılmadan sallıyor, kâfirlerin değirmenine su taşımaya devam ediyorsun. Sallamaya devam et demek ki sizin gibilere de ihtiyaç var; memleketin kerizi bitmez. Girdiği her seçimde kaybedip kazananların, kazandığını söyleyenlerin başında geliyorsun. 

Mustafa Kamalak’a gelince, o da ne yaptığını bilmiyor. Bildiği ve iyi becerdiği bir şey varsa o da kâfirlerle, ateistlerle dost olmayı iyi beceriyor. Dünya’daki ateistlerin de Müslüman olduğunu söyleyebilen tek lider olma ahmaklığını da beceren bir siyasetçidir. Refah Partisi’nin kapatılma haberleri verildiğinde döktüğümüz gözyaşları sana ve avanene haram olsun o gözyaşlarında boğulasın inşallah.

Seçimin asıl mağlubu kimdir sorusuna verilecek tek cevap ise CHP’dir, Kılıçdaroğlu’dur. Girdiği hiçbir seçimde başarılı olamamış, oyunu artıramamıştır. Başkalarının oyunun düşmesini, İsrail’in, bil umum Türkiye düşmanının ve terör örgütünün desteklediği partinin barajı geçmiş olmasını demokrasinin zaferidir şeklinde ilan etmesi aslında bir kaçma mekanizmasıdır. Kendi gerçekliklerinden ve gerçekle yüzleşmekten kaçmaktadır. Koçbaşı Haluk Koç’un söyledikleri ise pişkinliğin, çiğliğin daniskasıdır. İşte bu pişkinlerin CHP’sini yenmek elzem oğlu elzemdir ve bunu yapmaya devam edeceğiz. CHP’nin kafasında at gözlüğü vardır. Benim başarısız olmam, oyumu artıramamam, birinci parti olamamam hiç önemli değil; önemli olan Ak Parti’nin oyunun düşmesidir demiş ve bunu bir başarı olarak görmüştür. Bu ne türden bir pişkinliktir ki başkalarının oyunun düşmesini kendi başarıları olarak görebilmiştir. İşte bu kafa hiçbir zaman iktidar namzeti değildir; zaten amacı da iktidar olmak değil, iktidara nefes aldırmamaktır. Oyunu artıramayıp, milletvekili sayısını azaltıp da bunu başarı olarak nitelendirmek ancak bir CHP klasiğidir. Bir başka klasikten daha söz edelim. CHP’yi yenmek, ona geçit vermemek, ona iktidar arefesini gösterip hükümet bayramını göstermemek de bizim bir klasiğimizdir. Zira biz onu ebedi olarak tarihin muhalefet çöplüğüne atmış durumdayız. Zihniyetlerinin varlığından rahatsız değiliz; bilakis mücadele azmimizi artırmaktadır. Kılıçdaroğlu CHP tarihinin en basiretsiz ve beceriksiz genel başkanı olmak gibi bir ünvanın da sahibidir. Yine siyaset tarihinde klozet görmeye davet edilen tek lider olma özelliğine de sahiptir. Aklı başında siyaset ne ile uğraşırken bu neyle meşgul oluyor. Hani derler ya dervişin zikri neyse fikri de odur. Aslında klozet kapağı üzerinden partisinin düştüğü çukuru da tarif etmektedir. Bunu biz söylesek beyler kızarlar; fakat kendileri söyleyince de yutarlar. Onların hükümete olan düşmanlıkları seçim sonuçlarıyla onları sarhoş etmiştir. Sarhoşluk üzerlerinden kalkar da kendilerine gelirlerse şayet, biz ne dedik, ne yaptık ve sonuçta ne oldu diye sorgulamaya başladıklarında işin vahameti iyice ortaya çıkacaktır. İç kavgalar ve çalkantılar bir CHP klasiği olarak da sahnedeki yerini alacaktır. Seçim ve sandık sahtekârlıklarının zirve olduğu 1946 seçimlerinden başka seçim kazanma becerisini gösteremeyen bir parti olarak kadrolu muhalefet görevine devam edecektir. Şu durum bir kez daha hakikat olarak ortaya çıkmıştır. “CHP muhalefeti CHP iktidarından da şirrettir.” Rahmetli Tevfik İleri’nin de dediği gibi “Allah bu milleti CHP’nim muhalefetinden de muhafaza etsin.”

 

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir