Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Peygamberlerini Yaralayan Bir Kavim Nasıl İflah Olur?

Peygamber Efendimiz (sav) Uhud Savaşı’nda sarf etmişti bu cümleyi… Bunun altı doluydu, o yüzden Uhud’u anlamak çok önemliydi. Zaferin Allah’tan geldiğinin, gerekeni yaptıktan ve sabırlı olup ve sebat gösterip zaferin Allah’tan istenmesi gerektiğinin en büyük örneğiydi Uhud…

Öyleyse gelin Uhud’u anlayalım, Müslümanlar olarak nerede hata yapılmıştı görelim…

Uhud Savaşı Hicretin 3.yılında yani 625 yılında meydana geldi. Kureyşliler, 624 yılında yapılan Bedir Savaşı’nda aldıkları ağır yenilgiyi unutmamışlardı.

3000 kişilik Kureyş ordusunun başında Ebu Süfyan vardı. Kureyş ordusu Uhud Dağı’na yakın bir yerde mevzi almıştı.

Müslümanlar ise Kureyş ordusunu nerede karşılayacaklarını aralarında istişare ediyorlardı. Hz. Peygamber ve tecrübeli sahabiler Medine içinde kalıp düşmanı karşılama yani savunma yapma kanaatindeydiler. Münafıkların reisi Abdullah b. Übey de aynı kanaatteydi. Çünkü daha önce de görülmüştü ki Bedir Savaşında savunma yapmanın çok yararı dokunmuştu…

Ancak genç Sahabiler Bedir Savaşı’na katılmamışlardı ve bu durumdan haberleri yoktu. Genç Sahabiler düşmanla şehir dışında karşılaşma taraftarıydılar. Hz. Peygamber gençlerin ısrarı üzerine savunma savaşı değil meydan savaşı yapmaya karar verdi.

Hz. Peygamber 1000 kişilik bir ordu hazırladı. Zırhını giyerek ordusunun başına geçti. Durumun ciddiyetini kavrayan gençler kararlarından vazgeçtiler ve savunma savaşı yapmayı söylediler. Hz. Peygamber de o ünlü cümlesini sarf etti:

“BİR PEYGAMBER ZIRHINI GİYDİKTEN SONRA ALLAH HÜKMÜNÜ VERİNCEYE KADAR SAVAŞMADAN ONU ÇIKARMASI DOĞRU DEĞİLDİR.”

Hz. Peygamber düşmanı karşılamak üzere Medine dışına çıktı. O sırada münafıkların reisi Abdullah b. Übey, “Muhammed bizi dinlemedi, çoluk çocuğu dinledi, bizim görüşümüz bu değildi.” diyerek 300 kişilik taraftarıyla ordudan çekildi…

Hz. Peygamber kalan 700 kişi ile yoluna devam etti. Ordusunu Uhud Dağı arkalarında kalacak şekilde düzenledi. Ancak burada düşmanın sızabileceği bir geçit vardı. Oraya da Abdullah b. Cübeyr komutasında 50 kişilik bir okçu birliği yerleştirdi. Onlara şu talimatı verdi:

“Oklarınızla bizi savunun, sakın arkamızdan gelmelerine izin vermeyin, yensek de yenilsek de yerinizden ayrılmayın, kuşların etlerimizi gagaladığını görseniz bile sakın yerinizi terk etmeyin.”

Savaş başlamıştı. Düşman her bakımdan Hz. Peygamber’in ordusundan üstündü. Savaşın başında Müslümanlar üstündü. Ancak daha kesin sonuç elde edilmemişti. Müslüman ordusunun askerleri daha savaş bitmeden savaş ganimetlerini toplamaya koyulmuşlardı.

Okçular da arkadaşlarını görünce yerlerini terk ettiler ve ganimet peşine düştüler.

Halid b. Velid kumandasındaki düşman ordusu için fırsat doğmuştu. Hemen okçuların terk ettiği yerden saldırıya geçtiler. İslam Ordusu iki düşman kuvveti arasında kalmıştı.

İslam ordusu oraya buraya dağılmıştı. Az kalan Müslümanlar Hz. Peygamber’in etrafını çevirerek O’nu korumaya çalıştılar. Buna rağmen Hz. Peygamber alnından ve yanağından yaralandı. Bu sırada Hz. Peygamber düşman tarafından kazılan çukura düşmüş ve dişi kırılmıştı.

Hz. Peygamber yüzünden akan kanları silmeye çalışırken şu sözleri söylemişti:

“PEYGAMBERLERİNİ YARALAYAN BİR KAVİM NASIL İFLAH OLUR?”

Buna rağmen Hz. Peygamber kavmini lanetlemedi ve hidayete ermeleri için dua etti.

Bu arada ortalıkta Hz. Peygamber’in öldüğü haberi dolaşıyordu. Ebu Süfyan kumandasındaki Kureyş ordusu Müslümanları takip etmeyi bırakmıştı. “Nasılsa Muhammed ölmüştü” diye düşünüyorlardı. Müslümanlar dağılmıştı…

Ancak öyle bir şey yoktu. Allah, Hz. Peygamber ve Müslümanların yardımına yetişmişti. Hz. Peygamber de böyle düşünüyordu…

Allah, Bedir’de gönderdiği 4000 bin melek ve Allah’ın yolundan ayrılmadıkça artı 5000 bin melek garantisi ile Müslümanların yardımına koşmuştu. Uhud’da ise Müslümanlar ganimet peşine düşmüş, okçular yerlerini terk etmiş ve İslam ordusu yok olmaya yüz tutmuştu.

Ancak yardıma yine Allah yetişti. Hz. Peygamber’in ölüm haberleri üzerine Kureyşliler savaşı bırakmış ve İslam ordusu belki de yok olmaktan kurtulmuştu. Ki Kur’an-ı Kerim’de öyle belirtiliyordu…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir