Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Darbe ve darbeciler

12 Eylül darbesi Amerikan patentli, emperyalizme hizmet ve taşeronluk yapan vatan, millet ve devlet düşmanı faşist, bir dış müdahale darbesidir.

Bu darbe ile amaçlanan vatana millete hizmet değil NATO’ nun emrindeki batı emperyalizminin amaçlarına hizmet eden ve onun ileri karakolu olan derin devletin Türkiye üzerindeki emperyalist plan proğram ve projelerini uygulamak ve yerine getirmektir.

Bir millet ve devletin yönetimi koşulsuz generallere, yalnız hukukçulara, sadece siyasetçilere ve ekonomistlere terkedilemeyecek kadar kıymetli, önemli ve hayati bir meseledir.

Toplum ekseriyetinin iradesine, onların arzu ve isteklerine, inanç ve inanışlarına, sosyal ve ekonomik, kültürel ve siyasi görüşlerine aykırı bir tutum ve davranış içinde olan kim ve hangi tür bir yönetim olursa olsun başarı şansı sıfırdır.

İnsan, yönetilmesi ve memnun edilmesi en zor olan bir varlıktır. Onun arzu ve istekleri, hak ve hukuku, çıkar ve menfaatlerini, inanç ve manevi duygularını yok sayarak atılacak her adımın eksiktir ve sonu hezimetle sonlanır. Onu yok sayan kendi varlığını ve sistemini yok saymış olur.

Türkiye’de yapılan bütün darbeler milletimizin başta; dinine,  ahlakına, tarih ve kültürüne, medeniyet ve geleceğine, dünü, o günü ve yarınına karşı yapılan art niyetli bir müdahaledir.  Yapılan hiçbir darbe ve darbeci milletin kahir ekseriyeti tarafından kabul görmüş, tasdik ve onaylanmış değidir. Soğuk karşılanan sevimsiz ve nefret uyandıran zorlamalar ve zorbalıklar zincirdir.

Zalim, katil, diktatör darbecilerin ceza almadığı, hala darbe anayasasıyla yönetilen bir ülkede hangi hukuk ve demokrasiden bahsedilebilir? Hangi adalet kurumuna güvenilir, böyle bir hukuk ve adalet anlayışı baş tacı yapılıp milletin içine siner mi?

Fakiri, mazlumu, kimsesizi, güçsüzü cezalandırıp zengini, zalimi, dayısı ve arkası olanı, güçlüyü görmezlikten gelip affetmek, cezalandırmamak adaleti sağlamak mıdır? Hukukun ve hukukçuların adaleti sağlamadığı bir toplumda hukukun üstünlüğüne, yargıya güven ve itimat kalır mı?

En büyük hukuksuzluğu hukukçular işlerse, vatandaş kime güvensin? En çok adalete ve hukukun üstünlüğüne uyması gereken devlet yöneticileri, memurları olması gerekirken, onlar kendilerini hukuk ve adaletin üstünde görür veya görmeye çalışırsa, her istedikleri zaman ve zeminde istedikleri gibi davranırsa onların darbecilerden farkı kalır?

Hangi gerekçe ve gaye ile olursa olsun darbecileri cezalandırmamak hukuk rafa kaldırma ve onları ödüllendirmektir. Ayrıca, mazlum milleti, kamu vicdanını ve adaleti suçsuz yere cezalandırmaktır. Bu korkunç bir hukuk cinayetidir. Bu cinayeti işleyenler de hukukçular ise, kuzuyu kurda emenet ettiniz demektir. Adaletin olmadığı yerde ne ahlak, ne medeniyet ve ne de insanlıktan ve insanca yaşamadan bahsedilemez.

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir