Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Hac ve Umre ziyareti/ibadeti için kutsal toprakları gidenlere selam ve dua emanet edenler olur. Zamanla yarıştığımızdan mıdır, riya kaygısından mıdır bilinmez; fakat eskilerde olduğu gibi insanlar dolaşılarak ben gidiyorum, hakkınızı helal ediniz ifadeleri pek denmez oldu. İletişim ağlarının yaygınlığından bir şekilde kimin nerede olduğundan ve nereye gittiğinden bir şekilde herkesin haberi oluyor. Bizzat görerek selam iletenlerin ve dua talep edenlerin ve facebook üzerinden aldığımız selam ve dua emanetlerini, mesajlarını sahibine teslim ettik.
Her Müslüman kendisine kutlu mekânlarda dua edilmesini ve adının oralarda anılmasını ister. Medine günlerinde Hz. Ömer peygamberimizden Umre ziyareti için izin istemiş, Allah Resulü izin vermiş ve: “Kardeşim Ömer! Umreye gidiyorsun, dualarında beni unutma.” buyurmuştur. Hz. Ömer bu hadiseyi en mutlu olduğu anlardan bir an olarak değerlendirir:“Allah Resulü benden dua istiyor, bu ne büyük mutluluktur.” demiştir. Kardeşlerimizi Kâbe’de andık, onlar için de tez zamanda bu kutlu mekânlara gelebilmeleri, Allah’ın rızasına uygun bir hayat yaşamaları, sağlık ve afiyette olmaları için ve mazlum ve mağdur ümmetimizin umudu olan ülkemizin selameti için dua ettik. Dönüşte bir şeyler götürmemiz gerekiyor. Zemzem ve hurmaya eyvallah; fakat bunların dışında tespih, yüzük, takke, seccade vb gibi eşyalara gerek yok. Herkesin evinde nüfusun üç-dört katı bunlardan var.
Kâbe’ye selam gönderen, orada adının anılmasını ve kendilerine dua edilmesini isteyen kardeşlerim şimdi sizlere önemli bir haber veriyorum. Haber benden değil, Kâbe’dendir. Kâbe’den mesajınız var. Kâbe’nin etrafında her bir dönüşe şavt, yedi şavta da bir tavaf deniyor. Kâbe her şavtda bir haber gönderdi. Selamınızın ve dualarınızın iletildiğini merak ettiğiniz gibi Kâbe’nin haberlerini de merak ediyorsunuz, değil mi? Öyle ise başlayalım:
Birinci Mesaj: Ey Müslüman benim etrafımda, Allah’ın evinin etrafında döndün. Şimdi kendine dön, özüne dön, fıtratına dön. Kendinden uzaklaşma, kendine yabancılaşma. Bedenin burada, zihnin başka yerlerde dönmesin. Tüm benliğinle, ruhunla burada ol, buradan gittikten sonra da burada ol. Buradan zihnen uzaklaşan, özünden, fıtratından, kendinden uzaklaşmış, kendisine yabancılaşmış olur. Bu ise tavafın hakkını vermemek olur. Niye geldiğinin, niçin geldiğinin farkında ol, bu farkındalığı hayatınızın her alanına yansıtmalısınız. Kâbe günlerinizin kendinize gelme, kendinizi bulma günleri olduğunu unutmayın.
İkinci Mesaj: Ey Allah’ın kulu, Allah’ın evine geldin, görevini yaptın, şimdi evine, ailene, çoluk çocuğuna dön ve neslinizi ateşten koru. Ailenizi kurtarmaya çalışınız. Dönünce evdeki imtihanınızın başladığını unutmayın. Ailenize namazı emredin, evinizi kıblegâh edinin, mescit edinin, darü’l erkamlaştırın. Evinize, evdekilere sahip çıkın. Evinizi İslam’ın kalesi, karargâhı haline getirin. Tapusu senin üzerine olan evinde kimin sözü geçiyor, ona bir bak. Allah’ın evi çok sade, peygamberin evi çok sade ya senin evin? Evlerinizde sadece sofra birlikteliği sağlamayınız. Saf birlikteliği, sohbet birlikteliği sağlayın.
Üçüncü Mesaj: Benim etrafımda döndün, memleketine dönünce de benim şubelerimden olan camiye dönmelisin. Camileri yetim ve öksüz bırakmayın, mutlaka camilerde namaz kılın ve cemaate katılın.
Dördüncü Mesaj: Kardeşlerinize dönün. Benim etrafımda on binlerle, yüz binlerle döndün. Yüzünü ve gönlünü İslam kardeşliğine dön. Kâbe’ye döndüğünüz yüzünüzü şimdi kardeşlerinize dönün ve kardeşleşiniz. Dağılan, dökülen, kopartılan, tarumar edilen kardeşliğinizi yeniden toparlayın. Delik deşik edilen kardeşliği yeniden tamir edin, inşa edin. Mü’min kardeşlerinize karşı içinizde kin ve nefret duygularına yer vermeyin. Siz burada Allah’ın evine sığındınız, mazlumlar ve mağdurlar da size sığınsın. Gözünüzü ve gönlünüzü kardeşlerinize açın…
Beşinci Mesaj: Ben Kâbe olarak değer ve kıymetimi Kur’an’dan aldım, Kur’anla değer ve kıymet kazandım. Öyle ise sen de Kur’an ile değerlen, kıymetlen. Hz. Peygamber’e Vahiy/Kur’an gelemeseydi âlemlere rahmet olmayacaktı, Kureyş’ten bir fert olarak kalacaktı. Nur dağına inen Kur’an’ı zihninize, gönlünüze, hayatınıza indirin. Hayatınızda olmayan ayetler size inmedi demektir.
Altıncı Mesaj: Altıncı defa etrafımda döndün. Şimdi sorumluluk alına dön, okçular tepesine dön. Hz. Yunus Ninova’yı terk ettiğinde başına nelerin geldiğini biliyorsun. Allah Resulünün yerleştirdiği okçuların tepeyi terk etmesinin sonuçlarını biliyorsun. Ninova’nızın ve okçular tepenizin neresi olduğunu neresi olduğunu belirle, oraya dön ve asla terk etme. Nesil size, toplum size, ümmet size ve insanlık size emanettir. İslam nimetini kendinizde tutmayın, dünyanın dört bir yanına dağılan sahabeler gibi siz de dağılın ve insanlıkla paylaşın. Ey Müslüman bu görev senindir.
Yedinci Mesaj: Şu ana kadar Allah’ın evinde döndün, şimdi de evin sahibine, Rabbine dön. “Ey Allah’ın rızasıyla huzura eren nefis! Rabbini hoşnut etmiş ve sen de Rabbin tarafından hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön. (89/Fecr, 27-28) Bu emre uy ve “Haydi iyi kullarımın içine katıl ve cennetime gir!” (89/Fecr, 29-30) denilen kullardan ol. Ölüm meleği ile nasıl olsa Rabbine döneceksin; oysa sen vahiy meleği ile Rabbine dönmelisin. Yeryüzündeki tek derdiniz Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Kâbe kardeşliğini oluşturmak için kardeşlerim, bana gelmeyi geciktirmeyiniz. Dünyanın kaygıları kavuşmamızı geciktirmesin, bir an önce gelmenin çarelerini arayın…
Eyvallah sevgili Kâbe’m, verdiğin mesajlar alınmıştır, seni seven yüreklere iletilecektir. Gereğini yerine getirmek için Rabbimiz yar ve yardımcımız olsun, bize güç ve kuvvet versin. Kâbe’den gelen mesajı alan ve gereğinin peşine düşen yiğitlere, imanlı yüreklere selam olsun.
Ömer Naci Yılmaz
RABBİM GÖNLÜNÜZDEN GEÇENLERİ KABUL ETSİN SELAMLAR FEYZULLAH GÜLTEKİN
Selamlar
Ve Aleykum Selam