Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Barış süreci ve ümmet şuuru

Barış süreciyle birlikte artık kan akmıyor, evlere cenaze gelmiyor, ocaklara ateş düşmüyor diye milletimiz gerçekten çok memnun. Bu bayram havasını içine sindiremeyen, bundan hoşnut olmayan, aydınlıktan korkan yarasalar da var.

Bunların barış, kardeşlik, beraberlik, aynı coğrafyada birlikte yaşamak gibi bir niyetleri yok. Ayrılmak, ayrı bir devlet kurmak hayalleriyle yola çıktıkları için, şimdi barış süreciyle gelinen nokta onları hayli rahatsız ediyor.

Kimileri dağdan, kimileri şehirden, kimileri Ankarada meclisten, bazıları medya yoluyla nasıl olurda bu süreci sabote edebiliriz diye adeta yırtınıyorlar. Rolden role giriyorlar. Bürünmedikleri kılık, söylemedikleri yalan, atmadıkları iftira ve yakıştırmadıkları asparagas haberler yok.

Utanmadan sıkılmadan hepsi koro halinde aynı ihanet şarkılarını söylüyorlar. Ve aynı nankörlüğü yapmakta yarışıyorlar.
Barış süreci engellensin de ne olursa olsun bunların dertleri. Ama Kürtlerin ve Türklerin kahir ekseriyeti onlar gibi düşünmüyor. Çünkü, milletimiz onların da Hükümetin de ne yaptığını ve yapmak istediğini çok iyi biliyor.

‘’Türkiye çözüm sürecini sürdürmekte samimi değil, Barış süreci artık bitmiştir. Kürt halkına ihanet ve komplo yapılmaktadır. AKP hükümeti IŞİD ile ittifak içindedir. AKP hükümeti tercihini Türk-Kürt ittifakından yana değil, İŞİD ’den yana yaptı” diye batılıların ağzıyla, düşmanın propagandalarını gerçekmiş gibi tekrarlıyorlar.
Türkiye daha önce Suriyeden askerimize kurşun atanları yaptıkları düşmanlıkları ödüllendirmek için mi 180 bin mülteciyle birlikte sınırlarımız içine aldığı, bağrına bastığı, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığı, yaralarını sardığını hiç mi hiç kendilerine sormuyorlar.

İki ülke arasındaki kapı ve sınırlardan kendi bildikleri gibi geçmek istiyorlar. Öyle istediğin gibi elinde silahın, belinde bomban, torbanda cephanen ile o taraftan bu tarafa elbette geçemezsin. İki devlet arasındaki bir sınır burası, bir patika veya keçi yolu değil ki. Hem olsa da ne yazar? Kanuna uyacaksın!
Diyarbakır Belediye Başkanı ‘’getirdiğimiz yardım malzemelerini ellerimizle kendimiz vereceğiz’’ diye askere çemkiriyor. Askerle ’’Babanın toprağı mı burası’’ diye ağız dalaşı yapıyor. Git, işine bak kadın! Belediye Başkanı mısın kışkırtıcı mısın nesin? İşiniz güçünüz Kürtleri kışkırmak ve anarşik ortama çekme.

Bir DP’li kadın milletvekili elindeki taşı askerlere fırlatıyor. Bilmem neresine gaz kaçmışta onun açısıyla taşa sarılmışmış…

Sahte kahraman bunlar, şov yapacaklar ya. Gelen mültecilere, ‘’bakın size biz yardım ediyoruz, biz sahip çıkıyoruz Türkiye değil’’ diye hava atacaklar ya. İşte böyle aciz ve ufak insanlar ucuz hesaplarla millete mal olacak büyük işlerin de önünde en büyük engeli oluyorlar.

Birileri de, bir TV proğramında Türkiye neden Kobanideki PYD güçlerine silah ve tank vermiyor diye yana yakıla sızlanıyor ve Hükümeti suçluyor. Kendi askerlerimizi vurdurmak için mi size silah verelim be ahmak !
Evet. İŞİD ortalığı kasıp kavuruyor, herkesi vurduğu gibi Suriyedeki Kürtleri de vuruyor. Dün, kardeş ve komşu Türkiyeye karşı PKK bayrağı asan, kurşun atıp şımarıklık yapan PYD ’liler yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu inşallah onlar da şimdi anlamışlardır.

Kimse kendi komşusunu kendisi seçmez. Komşu komşuya Allahın emanetidir. Komşunun ihanet ve düşmanlıkları da kalp yarası gibi ölünceye kadar kolay kolay geçmez. Dostluk ve iyilikleri de var oldukları sürece unutulmaz.

Bütün bu art niyetlilere, içten hesaplılara, iki yüzlülüklere, kaypaklıklara ve dönekliklere rağmen Hükümet ve milletimiz bir ümmet şuuru ile tüm Kürtleri, diğer milletleri kardeş olarak bağrına basıyor, onları sahipleniyor, yediriyor, içiriyor.

PKK’lıların Kobaniyi bahane ederek barış sürecini sabote etme gayretleri, terör ve tehditleri, yalan ve iftiraları, iki yüzlülükleri ve içten hesaplarına rağmen Barış süreci sürdürülmek isteniyor.Dün nasıl Taksimde ağaç kesmek bahane ise, bugün de Kobani bahane olarak kullanılıyor.

İslam kardeşliği ve ümmet şuuru aramızda yaşadıkça Kürtlerle Türklerin islam kardeşliği arasına PKK da dahil olmak üzere kimse giremez. Yeter ki, bu bilinç köprüsü aramızda yaşasın. O zaman, onları kimse birbirinden ayıramaz.Ama herkes ırkçılık, ulusalcılık yaparak bir tarafa çakerse, işte böyle kurda kuşa, IŞİD’e yem olur.Sonları felaket olur.

Bugün, Ortadoğunun ençok ihtiyaç duyduğuda şey bu kardeşlik şuurunun, bu islami bilinçin aramızda ortak bir hukuk olarak yaşaması ve yaşatılmasıdır.

Zafer Gençosman *

Tüm Yazıları →
Zafer Gençosman

Ayrıca Bakınız

Eleştiri hastası olmak

İşaret parmağın eleştirdiğini, üç parmağın da seni gösteriyor, ama! Bazı insanlar dava adına ortaya incir …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir