YENİ YILDA YENİ TÜRKİYE

Yeni bir yıla daha girmiş bulunuyoruz. Bu yılın ülkemize, milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesi Rabbimizden niyazımızdır, duamızdır.  Kendimiz için, ailemiz için, milletimiz için, ümmetimiz için, insanlık için iyiliği bütün insanlık ailemiz için istiyoruz. İyiliklerin dalga dalga tüm yürekleri sardığı ve kuşattığı bir dünya hayalimiz olsun.

İnsan haklarının edebiyatının yapıldığı değil; bizatihi yaşandığı ve yaşatıldığı bir Türkiye hayalimiz olsun.

Kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına hiçbir bölgenin bir diğerine üstünlüğünün olmadığı bir Türkiye hayalimiz olsun.

İnsana dair renklerin sorun edilmediği, aynı vatan toprağı üzerinde yaşayanların ırklarının sorulmadığı bir Türkiye hayalimiz olsun.

Adalet şemsiyesinin olabildiğince geniş açıldığı ve altına girenlerin kimler olduğuna bakılmadığı bir Türkiye hayalimiz olsun.

Sosyolojik bir yasa olan “Devletler küfür nedeniyle değil; adaletsizlikleri nedeniyle yıkılır.” anlayışının yöneticilerimizin aklından bir an bile çıkartmadıkları bir Türkiye hayalimiz olsun.

Şehirlerimizin, ilçelerimizin tamamını süsleyen spor tesislerinin yanı sıra buralarda gençlerimizin çalışabilecekleri fabrikaların da kurulduğu bir Türkiye hayalimiz olsun.

Siyasal düşünce farklarının muhabbetleşmenin önüne geçirilmediği, siyasal tercihlerinden dolayı kimsenin kınanmadığı ve aşağılanmadığı bir Türkiye hayalimiz olsun.

İnanç farklılıklarından dolayı kimsenin rencide edilmediği, isteyenin istediği inancı özgürce benimseyip yaşayabildiği ve hiçbir insana hiçbir düşüncenin dayatılmadığı, özgür iradesine saygı duyulduğu bir Türkiye hayalimiz olsun.

İnanç davası güden en aşağısından en tepesindekine kadar herkesin Hz. Peygamberin ahlakıyla ahlâklandığı, dinin ve değerlerinin tartışma konusu yapılmadığı, hayata geçirilmesi konusunda örnekliklerin artırıldığı bir Türkiye hayalimiz olsun.

Bütün insanlarının birinci sınıf vatandaş kabul edildiği ve ona göre muameleye tabi tutulduğu, kimsenin kendisini elit ve seçkinci olarak görmediği, ben de bu ülkenin sade bir vatandaşıyım ve hiçbir kimseye karşı üstünlüğüm olamaz diyebildiği bir Türkiye hayalimiz olsun.

Devletin şefkat ve merhametini tanımayan, bilmeyen, görmeyen bir ferdinin kalmadığı Türkiye hayalimiz olsun.

Gazilerimizin ve şehit yakınlarımızın “Devletim beni sahipsiz bırakmaz!” diyebildiği, şehit ve gazilerimizin olduğu her olayın sonunda ‘ateş düştüğü yeri yakar’ anlayışının; o ateş bizi de yakar, bizim eve de düşer anlayışına dönüştüğü, daha duyarlı olunduğu bir Türkiye hayalimiz olsun.

Çağın gerektirdiği her türlü hizmetin en ücra köyünden mezrasına kadar götürülebildiği bir Türkiye hayalimiz olsun.

İnsanlığın ve insanın başına gelen felaketlere oh olsun denilmeyen bir Türkiye hayalimiz olsun.

Yardım, şefkat ve merhamet duygularının inançlara, ırklara, renklere ve coğrafyalara göre harekete geçmediği bir Türkiye hayalimiz olsun.

Kardeşlik iftarlarının düzenlendiği, Hakkârilinin Samsun’da, Şırnaklının Ankara’da, Edirnelinin Mardin’de, Trabzonlunun Diyarbakır’da, Batmanlının Bursa’da misafir edildiği, meydanlarında teravih namazlarının kılındığı bir Türkiye hayalimiz olsun.

Vatana sahip çıkma duygularımızı siyasi tercihlerimizin belirlemediği bir Türkiye hayalimiz olsun.

Bir şeylere düşmanlık yapılacaksa başta her türlü değerin düşmanı olan cahilliğe düşman olabildiğimiz bir Türkiye hayalimiz olsun.

Medeniyetimizin temellerinin, Rabbimizin bize olan merhameti sayesinde Peygamberimizin Hira’daki arayışlarının ve hayallerinin neticesinde atıldığını unutmayalım. 2017 yılı hepimize hayırlı olsun.

Ömer Naci Yılmaz