Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

HANGİ DEĞİŞİM

Kendimize ait olan her şeyi kaybetmek üzereyiz. Değişiyoruz derken gerçekten kendi kimliğimizden, benliğimizden, bizi biz yapan değerlerimizden koparak her gün biraz daha değişmek adına kendimizden uzaklaşıyoruz.

Öyle hızlı değişiyoruz ki, gerçekten düşünmeye, düş kurmaya, hayaller âlemine dalıp şöyle keyfimizce rüyalar görmeye bile vaktimiz yok.

Tüm hal, hareket ve tavırlarımızla dünkü aşklarımızın, sevdalarımızın, davalarımızın, kavgalarımızın, mücadelemizin sanki birer yalan olduğunu haykırıyoruz. Yalancı bir demokrasi ve cumhuriyet rüzgârın peşine takılmış hep birlikte karanlık bir meçhule doğru savrula savrula, döküle döküle, parçalana parçalana yelken açmış, yuvarlanıp gidiyoruz.

Nereye, niçin, neden sorularının cevapları önemeli değil, bir bilinmeze doğru hızla ilerliyoruz.

Herkesi memnun etmek, kuşatmak, kucaklamak adına kendi etrafımıza demir ağlar ördüğümüzün farkında değiliz. Başkalarını özgürleştirme savaşı verirken kendimizi köleleştirdiğimizin farkında değiliz.

Çağdaşlık, modernlik adına kapitalist, antikapitalist Müslümanlar, liberal, sosyalist, komünist, Kemalist, laik, demokrat Müslümanlar olma modasına takılıp kalırken gerçek Müslümanlığı, İslam‘ı kuşanmaktan nedense korkuyoruz.

İslam adına soytarılık yapan birçok demagogun ekranları, köşeleri, sahneleri işgal ettiği bir zamanda, İslam adına yola çıkan Müslümanların da İslam adına yemediği bir halt, yapmadığı bir hata kalmadı.

Kendimizi İslam’a uydurma yerine, İslam’ı kendimize uydurma yarışında adeta birbirleriyle it dalaşı yapan hacıların, hocaların ehliyetsiz ve liyakatsiz medya maymunlarının İslam adına Hacıvat Karagöz oyunu oynandıklarına şahit olmamıza rağmen, din tüccarlarının cennet alıp satmalarına rağmen bu din bezieganlarına ne elimizle, ne dilimizle müdahale, ne de kalbimizle buğz edecek bir davranış bile göstermiyoruz.

Hayır için, hayırda yarışmak ölçümüz iken şerde, kötülükte, korkaklıkta, pısırıklıkta, uyuşuklukta, nemelazımcılıkta, sorumsuzlukta birbirimizle at başı ite kalka yarışıyoruz.

Gurur, kibir, övünme gibi ateşten gömlekler giyerek yabani atlar gibi tepişe tepişe dörtnala kendi kıyametimize doğru koşan zavallılarız.

Söz konusu Müslümanlık olunca; bizden büyük Müslüman yok, söz konusu dava adamı olmaksa bizden büyük dava adamı yok. Bütün yokların ve yoklukların içinde maalesef biz Müslümanlar olarak en çok var’ız. Var olmamız, bir olmamız gereken zaman ve zeminde de ne yazı ki biz yok’uz.

Varlık ve yokluk savaşında, var olmanın ölümsüz kavgasını unutmuş faniler olarak, Baki olan varlık mücadelemizi verdiğimizi zannediyoruz.

Modern zamanlarda oraya buraya savrulmayan, şakulden çıkmayan, ayarı bozulmayan Müslüman yok denecek kadar az.

İşte bugün toplum olarak ülkemizin her yerinde inkarla, tuğyanla, şerle, kötülükle boğuşarak bu savrulmanın bedellerini toplumun her katmanında nice acılar çekerek, nice bedeller ödeyerek yaşıyoruz.

İslam’dan kopuşun, vahiyden uzaklaşmanın, Allah ve Peygamber çizgisinden sapışın bedellerini modern cahiliye adetlerine yenik düşmekle ödüyoruz.

İbrahimi olmamıza rağmen Nemrud’a, Musa’nın tarafında olmamıza rağmen Firavun’a, Muhammedi olmamıza rağmen Ebu Cehil’e ve taraftarlarına benzemediğimiz bir yanımız ve yönümüz mü kaldı?

İsrail’e, Siyonizme karşıyız ama, Yahudiden fazla Yahudileşmeye çalışıyoruz. Bu ne yaman çelişki? Bu ne öldürücü bir tezat, bu ne kahredici bir çıkmaz sokak ve seraptır böyle?

Adam gibi müslüman olmaz isek, adam gibi bir Müslüman olarakta kalamayız. Aslan olduğumuzu iddia etsek ve onunla öğünsek de farelere esir olmaktan kurtulamayız.

 

 

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir