Son zamanlarda yaşadığımız iç ve dış olaylar Türkiye’nin öneminin birilerince iyi anlaşıldığı anlamına geliyor. Kendi başına bırakırsak alıp başını gidecek, ondan sonra da tut tutabilirsen. Böyle bir ülke ile baş etmek, böyle bir ülkeye emretmek kolay olmayacak. Onlar açısından bakıldığında haklılar. Kapılarını çalmayan, eşiklerinde yatmayan ve yalvarmayan bir Türkiye elbette işlerine gelmeyecektir. İşte bunun için eski Türkiye’yi aramaktadırlar.
Her zaman kendilerine muhtaç bir Türkiye daima istedikleri bir Türkiye’dir. Onlar için en iyi Türkiye, kendilerine hep yalvaran, hep isteyen Türkiye’dir. Müslüman ülkeler içerisinde her alandaki gelişmişliği ile öne geçen bir Türkiye, düşmanlarının da sayısını artırmıştır. Bu düşmanlar kategorisi sadece gavur devletlerden müteşekkil değildir. Halkı müslüman olan başındakilerin gavur uşağı olduğu bir kısım İslam ülkelerini de bu düşmanlar kategorisine yerleştirmek gerekir. Tabi birileri bu ifadeden raatsız olacaktır; fakat durum bundan ibarettir.
Çok bilmiş müslüman yazarlar “Dünyada iki buçuk islam ülkesi vardır.” derlerdi. Biri Türkiye, biri İran, diğeri ise yani buçuk olan ise Mısır imiş. Mısır yönetimi itibariyle ne zaman islam ülkesi olmuş ki? Nasır zamanıda mı? Enver Sedat zamanında mı? Hüsnü Mübrek zamanında mı? Firavun Sisi zamanında mı? Aynen bizim birilerinin zamanlarında islam ülkesi olmadığımız gibi. On yıldır İslam ülkesi denilebilecek bir vaziyete geldiysek bunun bu iktidar zamanında olduğunu da unutmayalım. Siyasete yamuk bakan müslüman düşünür ve yazarlara rağmen İslam ardına hangi bir gelişmişlik varsa bu güruhun beğenmediği Ak Parti iktidarı zamanında gerçekleşmiştir. Bunlar soğana sarmısağa hamdederler de bu ülkede yaşadıkları için bir türlü hamd edemezler.
Merhum Sultan Abdülhamit Han yıllar önce söylemişti: Bu coğrafyanın haini bitmez, biz Japonya’nın yanında bir yerde olsaydık bize kimseler ilişmezdi.” El hak doğrudur. Dışarıdakilerden dostluk beklenmez, hainlik mayalarında var. İçerdekilere gelince hain oğlu haindirler. Hainlikte ağababalarına bile taş çıkartırlar.
Bu ülkenin ve bu ülke insanının sıkıntı çekmesinden sevinç duyan, haz alan hain değildir de nedir?
Bu ülkenin güvenlik görevlisi genç fidanlarına kıyanları bir kez olsun kınamayanlar, gavurluklarından kınayamayanlar hain değildir de nedir?
HDP’yi Türkiye partisi yapmak için meclise taşıyan beyaz Türkler hain değildir de nedir?
Yıllarca İsrail zulmüne sessiz kalan ve onu otorite olarak gören, Gazze’yi borbardımana tutanlar için terör odaklarını vurdu diyen, İşid’e ve Kuzey Irak’a yapılan hava harekatları için TSK sivilleri vuruyor diye yaygara koparanlar hain değildir de nedir?
Yıllarca insanımıza milliyetçi yazar diye pazarlanan gazeteci ve yazarların HDP avukatlığına soyunmaları hainlik değildir de nedir?
İktidara olan düşmanlılarını ülke düşmanlığına çevirenler hain değildir de nedir?
HDP barajı geçiyor diye televizyonlarda zil takıp oynayan haberciler hain değildir de nedir?
Dün insanları sokağa döküp ortalığı ateşe verenler, bugün sorunları konuşarak halledebiliriz diyenler hain değildir de nedir?
Bu güzel ülkenin insanına, bayrağına, koprağına, üniter yapısına, kültürüne, değerlerine, imanına, ezanına yamuk bakanlar hain değildir de nedir?
Bugün fitnenin başı Kuzey Irak’tır, İşid’dir. Ülkemizin geleceği için fitnenin başı koparılmalıdır. Yüce Rabb’imiz bu uğurda mücadele eden yiğitlerimizin yar ve yardımcısı olsun.
Ömer Naci Yılmaz