Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

UHUD DAĞI DERS VERMEYE DEVAM EDİYOR

Sevgili peygamberimiz “Uhud bizi sever, biz Uhud’u severiz.”buyurmuştur. Bu bir bakış açısıdır, bir iletişim kurma şeklidir. Allah’ın kevni ayetine peygamberce bir bakış ve dokunuştur. Dağa böyle bakan bir peygamber insana nasıl bakar ki? Peygamberimizin hayatında meydana gelen onlarca olay içerisinde Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de Uhud savaşından ellinin üzerinde ayette bahsetmektedir. Bunca ayete konu olduğuna göre ve bu ayetler bize aktarıldığına göre Uhud sadece müşriklerle yapılan bir savaşın adı olmanın ötesinde bir mekteptir, okuldur, ruhtur, heyecandır, nöbettir, sadakat testidir. Okulun müfredatı bellidir, öğrencisi bellidir, öğretmeni bellidir. Uhud, 625 Ramazan’ından beri etkisini sürdürmektedir. Sorumluluk bizlerin omuzlarındadır. Uhud dersimizin ana teması, her ne olursa olsun okçular tepesi asla terk edilmeyecektir. Peygamberimizin sözü asla kulak ardı edilmeyecektir. Çünkü bunların bedeli çok ağır olarak ödenmiştir. Okçular tepesi terk edildiği müddetçe, peygamberimizin sözleri kulak ardı edildiği müddetçe bu ümmet bedel ödemeye daha çok devam edecektir. Bugün yaşadığımız sıkıntıların arkasında kim bilir belki de terk ettiğimiz okçular tepeleri vardır.
Hepimiz bulunduğumuz yeri bir okçular tepesi olarak görmeli, ne pahasına olursa olsun asla terk etmemeliyiz. Ne yani sıkıntı olur diye salih amel işlemekten, ibadetten ve imandan yüz mü çevireceğiz? Başkalarının ödediği bedelleri gerine gerine anlatırken sıra bize gelince “yok yok biz sadece anlatıcılarız, o kadar da ileri gidemeyiz” mi diyeceğiz.  Böyle yaptığımız takdirde Hz. Musa’ya “Sen Rabbinle beraber git savaş, biz burada bekleyeceğiz.” diyen İsrailoğullarından ne farkımız kalır? Hele hele dünyalık kaygılar asla ve asla bunun gerekçesi olamaz, olmamalıdır. İçinde bulunduğumuz ümmet coğrafyamız bugün sıkıntılar içinde yaşıyorsa bunun arkasında terk edilmiş bir okçular tepesinin olduğunu muhakkaktır. Tek başlarına olsalar da okçular tepesini terk etmek istemeyenleri yalnız mı bırakacağız? 1909’da tek başına okçular tepesinde ölüm kalım mücadelesi veren, istese tüm dünyalıklar ayaklarının altına serilecek olan Abdülhamit’i yalnız bırakmanın, o tepeyi terk etmenin acısını bu millet yüz yıldır çekmiyor mu? Yüzyıldır o tepeyi terk edenlerin coğrafyaları bir gün bile rahat yüzü görebildiler mi? Abdülhamit’i yalnız bırakan bizim mahallenin sakinlerinin iki yakası bir araya geldi mi? Elbette hayır. Ne ona ihanet eden coğrafyaların ne de insanların iki yakası asla bir araya gelmedi, pes perişan oldular.
İslam ordusu peygamberimizi dinlememenin bedelini çok ağır ödemişti. Efendimizin yanında kala kala bir avuç sadık insan kalmıştı. Ölümüne, ölümüne peygamberimizi savunmuşlardı. Peygamberimizin bizlere bıraktığı davasını her ne pahasına olursa olsun, hangi alanda olursa olsun savunmaya devam edeceğimizi, asla yalnız bırakmayacağımızı, terk etmeyeceğimizi tüm benliğimizle göstermemiz ve bu davanın artık bizim sorumluluğumuzda olduğunu asla ama asla unutmamamız gerekmektedir. Allah’a olan sadakatimiz, Kur’an’a olan sadakatimiz, Peygamberimize ve onun davasına olan sadakatimiz bizlere cennetin kokusunu aldıracaktır. Bütün bunlar samimiyet ister, bedel ister, hazırlık ister, yürek ister. Rabbimiz Uhud’un yiğitlerine ikram ettiği gibi bizlere de ikram etsin. Cennetin kokusunu almak dünyanın çakma lezzetlerine tenezzül etmemekle mümkündür. Dünyanın yalancı cennetlerine tav olmayalım, aldanmayalım, kanmayalım.
Uhud’un şanlı şehitlerini selamlıyoruz. Hz. Hamza’yı selamlıyoruz, Mus’ab b. Umeyr’i selamlıyoruz. Abdurrahman b. Cahş’ı selamlıyoruz ve diğer 67 şehidimizi yürekten selamlıyoruz, Sizi seviyoruz, size imreniyoruz. Rabbim şahadetinizi kutlu kılsın, mübarek eylesin. Yolunuz yolumuzdur, tercihiniz tercihimizdir.
Rabbimiz Uhud’un aziz şehitlerinin yolunu takip edecek bir iradeyi bizlere de lütfeyle.
Uhud ruhuyla ruhlanmayı lütfeyle.
Davanı dert edinmeyi lütfeyle.
Ey Rabbimiz! Dünya ile parçalanan yüreklerimizi Uhud’la birleştir.
Sana razı olacağın tertemiz bir hayatla gelmeyi lütfeyle.
Çelişkilerle dolu hayatımıza tövbe ediyoruz, bağışla bizleri.
Bugünlerde okçular tepesinde mücadele eden kardeşlerimize zafer lütfeyle.
Allah’ım! Bizi bize bırakma, bizi nefsimizle baş başa bırakma. Bizlere merhametinle, ikramınla muamele eyle.
Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir