Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

HOMUR HOMUR HOMURDANIYORLAR…

DARBEYİ ALKIŞLAYANLAR ALKIŞLADI
ALKIŞLAMAYA FIRSAT BULAMAYANLAR
HOMUR HOMUR HOMURDANIYOR

Yakında bunların sesini daha yüksek perdeden duyacağız.
Çünkü
Para ve medya gücü hala onlarda…

BAĞDAT CADDESİ SAKİNLERİ
DAHA DÜRÜST
Bağdat caddesinden geçen tankları alkışlayanlar olmuş.
Eğer o tanklar; Nişantaşı, Ulus Etiler vb. semtlerden geçme fırsatları olsaydı, oranın kahir ekseriyetteki sakinleri de alkışlardı.
Bence bu daha dürüst bir davranış…

HOMURDANANLAR
Ancak
‘’Darbeyi destekliyorum…’’ deme cesareti olmayanlar homurdanmaya devam ediyor, yalan yanlış haberleri servis ediyorlar.
Bu şanlı direnişi kirletmek için ellerinden gelenini yapıyorlar.

KİM BUNLAR?
Bunlar için darbe olmuş olmamış önemli değil. Bunlar her limanda gemilerini yüzdüren mirasyedilerdir.
Çocuklarına nasıl bir Türkiye bırakacakları da umurlarında değil.
Bankalarda birikmiş paralarından gelen faiz gelirleri ve gayrimenkullerinden gelen kiralar onları çalışmadan hiçbir üretime katılmadan geçindirmeye fazlasıyla yetmektedir.
Aylık minimum 50.000 liralık bir geliri kim yiyip bitirebilir.
Binaenaleyh
Gece yarılarına kadar yer içer eğlenir, gündüz öğlene kadar uyuyarak hizmetçilerinin hazırladığı kahvaltılarına uyanırlar.
Spor vs. aktivitelerden sonra lüks bir bara veya otlangaça kapağı atarak habire ‘’Tayyip’’ aleyhine çene çalarak vakit geçirirler.
E böyle bir mahlûkat için darbe olmuş olmamış ne fark eder?
Üstelik sevmediği ‘’Tayyip’’ te tepelenmiş olur. Bundan iyisi Şam’da kaysı…
Bundan dolayı tankları görünce alkışlamaları normal ve dürüstçe bir davranış…
Hatta
Yaptıkları ‘’Çocukça bir hareket…’’ denebilir.
Neticede
Hedonist hayatlarını devam ettirmek için böyle bir yolu tercih etmişler.
Ama
Zamirini gizleyip homur homur homurdananlara ne demeli?
Bu kadar şehit ve yaralı ortada iken ‘’Tiyatro’’ diyenlere ne demeli?
‘’Askerleri kesiyorlar…’’ diyerek yalan yanlış haberleri ortalığa savuranlara ne demeli?
Asıl tehlike bunlar.
VE TEHLİKE DEVAM EDİYOR
Bunlarda Ahlak, günah, din iman, ahiret, hesap, kitap gibi bir mefhum yok.
Hükumet
Yalan haber yayanlara bir yaptırım uygulamadıkça bunlar azgınlıklarına devam edecek insanların kafasını bulandıracaklardır.

TEZGÂH NASIL İŞLİYOR
Peki, bunlar kime hizmet ediyor bir bakalım.
ABD gözünü kestirdiği bir ülkeye CIA vasıtasıyla bir program hazırlar.
O ülkenin yöneticileri kendilerine sadık ‘benzetilmiş’ kimseler ise zaten problem yok..plan tıkır tıkır işler.
Yok, eğer o ülkenin lideri ve yöneticileri ABD nin planlarına karşı geliyorsa bu sefer CIA nın medyatik kanadı faaliyete başlar. O lider hakkında olmadık iftira ve yalan haberler servis edilir.

O lider itibarsızlaştığında bu sefer para operasyonu başlar.
Ülkenin hırsızların elinde olmasından dolayı ekonomisinin bozulduğu.. binaenaleyh yatırım yapılmadığı yönünde kesif bir propaganda başlar.
Nihayet
Bu iş askerin hoşuna gitmez, asker üniforması giymiş hainler kahraman pozlarında ABD adına gelip idareye el koyar.
15 Temmuz’da yapılmak istenen buydu.

TÜRKİYE’NİN
SURİYE VE ORTADOĞU POLİTİKASI ABD NİN HOŞUNA GİTMİYOR
Türkiye Lozan Antlaşmasından beri ilk defa Ortadoğu da kendi politikasını uyguluyor.
Bu duruş başta İngilizler olmak üzere ABD nin hoşuna gitmediği malumdur.
Cumhurbaşkanımız ABD nin Suriye’deki isteklerine boyun eğseydi şu anda Suriye’de savaş çoktan bitmiş olurdu.
ABD bizden Suriye ve Ortadoğu’da kendisine taşeronluk yapmamızı istiyor. Suriye’de ‘Fantoş’ bir hükumetin kurulmasını istiyor. Biz de buna karşı gelip direniyoruz.
Milli hedeflerimize uygun hareket ediyoruz.

SENMİSİN BİZE KARŞI GELEN!
FETÖ’YÜ BUGÜNE KADAR BOŞUNA MI BESLEDİK
Bunun üzerine ABD FETÖ yü üzerimize saldı.
Dediğim gibi bu işe önce medya ile başladı.
CIA nın hazırladığı haber yorum karikatür ve caps lar dünya medyasına ve FETÖ nün maaşlı elemanlarına servis etmeye devam ediyor.

ATATÜRKÇÜLER DE OYUNA GELİYOR
CIA nın FETÖ cülere verdiği bu medyatik malzemeler, FETÖ cüler tarafından anında Atatürkçülere aktarıldı.
Diğer muhalifler de Atatürkçülerden aldığı bu yalan haberleri büyük bir iştahla alıp paylaşıyor.
Böylece
ABD karşıtı olmasına rağmen birçok muhalif Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan hakkında CIA dan gelen bu yalan yanlış haberleri severek yayarken ABD emellerine hizmet ettiğinin farkında değil.

BU TUZAĞI NASIL FARK ETMEDİNİZ?
Başta Atatürkçüler olmak üzere mütemadiyen bize şu soru yöneltiliyor: Nasıl fark etmediniz?
Türkiye’de sistemin nasıl işlediğini bilmeyenler bu soruyu sormakta haklı ama sistemin sahibi kendileri olduğu halde aynı soruyu sorarlarsa o zaman bunda bir art niyet aranır.

İNGİLİZ SİSTEMİ BÜROKRASİ
Türkiye’de Kurulu sistem;
İngilizlerin sömürge ülkelerinde kurmuş olduğu bürokratik bir sistemdir. Ve bugüne kadar o bürokratik düğüm bir türlü çözülemiyor.
1980 yıllarına kadar devlet-millet kaynaşmasının bir türlü sağlanaması bunun içindir.
Rahmetli Özal bu İngiliz bürokrasisini çözmek için çok uğraştı ama ömrü vefa etmedi.

1961 Anayasasının getirmiş olduğu ‘Anayasal Kurumlar’ büyük oranda Yasama ve Yürütmeyi işlevsiz hale getirmekte, icranın kurumlar arası entegrasyonunu büyük oranda zafiyete düşürmektedir.
Bundan dolayı Türkiye’de darbe yapmak çok kolay…
Bunun için
Kafayı sıyırmış küçük bir sergerde grubu rahatlıkla darbe yapabilir.

15 TEMMUZ ABD-İNGİLİZ
DESTEKLİ BİR DARBE
15 Temmuz’dan önce yapılan İngiliz veya ABD nin desteklediği çoğu darbe başarılı olmuştur.
1960 darbesi İngilizlerin desteklediği ve küçük bir azınlığın kalkışması olmasına rağmen başarılı olmuştur.
1980 darbesi ABD desteklidir.
15 Temmuz 2016 darbesini ise hem ABD hem İngilizler desteklediği bir darbedir.
Ayrıca Almanya ile süper NATO lojistik destek vermiştir.
Bütün bunlara rağmen başarılı olmamasının nedeni halkın büyük bir direnç göstermesinden dolayıdır.

CUMHURBAŞKANININ CANI BİLE TEHLİKEDE
Devlet kurumları arasındaki bağ o kadar gevşek ki, bundan istifade eden darbeciler rahatlıkla Cumhurbaşkanımıza suikast düzenleyebilmektedir.
Sebep kim?
Sebep ‘’Bunları fark etmediniz mi?’’ diye soranlar…
Nasıl mı?

DEVLET KURUMLARINA DOKUNDURTMAYIZ!
Hatırlayalım.
Cumhurbaşkanımız iktidara geldiği ilk günden beri devlet kurumları arasındaki entegrasyonun gevşekliğini fark ederek düzenlemeler yapmak istediği her fırsatta kimlerin ortaya çıkıp ‘’Devlet kurumlarına karışamazsınız..’’ dediğini hatırlayalım.
Neden ortalığı velveleye veriyorlar?
Çünkü
Kendileri iktidar olmasalar bile bu kurumlar vasıtasıyla gemilerini yürütebilmektedirler.

MİSALLER
1961 Anayasasını Atatürkçüler hazırladı.
O Anayasada öyle hükümler var ki tam da Atatürkçülerin istediği şeyler.
Mesela
Refah Partisi niçin kapatılmıştı?
O Anayasal kurumlardan birisi olan Anayasa Mahkemesinin tamamen maksatlı zorlama bir yoruma binaen kapatıldı. Neymiş iddia: ‘’İrticanın Merkezi’’ olmak.
Tamamen sübjektif bir kavram.. nereye çekersen çek.
Yine
Ak parti ezici bir çoğunlukla tek başına iktidar olmuş bir parti… Bir kişinin oyu ile kapatılabilirdi.
Kapatma davası 6 ya karşı 7 oyla reddedilmişti.
Fazilet Partisi Ana muhalefet partisiydi… Sudan bahanelerle kapatıldı.
Yani
Bizi sandıkta yenemeyenler İngilizlerin koyduğu kurallara göre bizi yenmeye çalıştılar.

Bu sadece bir örnek… Bunun HSYK sı mar MGK sı var YAŞ ı var vs.
Böyle bir ortamda siz Başbakan olsanız da Cumhurbaşkanı olsanız da İngiliz sistemine uygun konulan Anayasal Kurumlar muvacehesinde hareket etmediğiniz anda partiniz kapatılır sürüm sürüm süründürülürsünüz.
Veya
Dibinize kadar hainler sokulur farkına varmazsınız.
Sebep kim?
Zamanında ‘’Devlete dokundurmayız’’ diye yeri göğü inletenlerde.

REORGANİZASYON
Tehlike meydanda.
Ve hala tehlike geçmiş değil.
Milletin başına tebelleş olmuş bu bürokrasi.. Anayasal kurumlar.. Milli Eğitim.. Dış işleri.. bankacılık sistemi..Şehircilik..Avrupa’dan ithal edilmiş aileyi çökerten kanunlar..İstihdam .. Servetin tek elde toplanması.. Medya sosyal medya vs.
Yeniden ele alınarak Milletin hizmetine uygun hale getirilmelidir.
Aksi halde başımız beladan kurtulmaz.

Emin Batur

Emin Batur *

Tüm Yazıları →
Emin Batur

Ayrıca Bakınız

ESKİ CUMHURBAŞKANI AHMET NECDET SEZER VE EMEKLİLER

Emin Batur Sadece  Bu fotoğraf karesini görmek için bile   Bir ömür boyu  Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a destek …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir