Allaha iman eden ve teslim olan bir müslüman olarak hayatın her kesiminde önce müslümanca duruşumdan, sonra müslümanca yürüyüşümden her kul gibi ben de mes’ulüm !
Kendimi bilme, tanıma, ergenlik çağıma erme vaktinden sonra, son nefesimi verinceye kadar hayatımın her kesimi ve kesitinden Rabbim tarafından bütün hayatım bayunca geçen zamanlardan hesaba çekileceğime inanıyorum! Bu inançtır beni diri ve canlı tutan, hayata bağlayan, bana sonsuz bir yaşama ve mücadele aşkı veren…
Duruş ve yürüyüşüm Hakka doğru uzanan uzun ve çileli bir yola yöneliktir. Nerede ve niçin durduğum nereye ve hangi hedefe yürüdüğüm duruş ve yürüyüş hikayemin özetidir. Bu anlayış ve kavrayıştır beni hayata bağlayan, hayatımı anlamlı kılan.
Bir müslüman olarak benim hayatımın gayesini ve hedeflerini belirleyen duruş ve yürüyüşümün ta kendisidir. Eğri durmak, yamuk yolda yürümek bir müslüman olarak benim tabiatımla asla bağdaşmaz.
Hayatın Allaha inanmak ve iman edilmesi gereken esaslara iman etmekten ve Allah cc yolunda yürümekten ibaret olduğuna inanıyorum. Bunun için bir ömür boyu duruşumu ve yürüyüşümü Allahın cc emrettiği ölçüler, hedefler ve çizgiler doğrultusunda yapmayı islami bir mücadele, bu mücadeleyi de bir hayat tarzı olarak kabul ediyorum.
Allaha katıksız inanıyor ve iman ediyorum. Öyleyse, yaşıyorum. Yaşıyor isem, varım. Var isem, Allahın bir kulu olarak bir duruş ve yürüyüş sahibiyim. Bütün varlığım ve mevcutiyetimle Allaha aitim. O’nun adamı olmak benim için makamların ve şereflerin en büyüğüdür.
Müslüman sadece Allahın adamı olmakla yükümlüdür. Bir insan bir tarfın adamı olur.Her tarafın adamı olan Allahın adamı olamaz. Allahın adamı olmayan da hakiki bir Müslüman olamaz.
Nerenin ve kimin damı olduğu kişinin duruş ve yürüyüşünden belli olur. Dünyalık makamlar, mevkiler, şan ve şöhretler müslümanı Allahın adamı olmaktan asla alıkoyamayacağına inanıyorum
Duruşum; bu gün’e, yürüyüşüm; yarına sahip çıkma mücadelesinin abideleşmiş bir şeklidir. ”Bugün; hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın; hemen ölecekmiş gibi ahiret için çalışmam” benim duruş ve yürüyüşümün temel felsefesini ve yeryüzündeki serüvenimin özünü oluşturur.
Dünyadan kopmak, Ahireti unutmak duruş ve yürüyüş mücadelemin ruhuna aykırıdır. Bu günüm dünyaya, yarınım ahirete dönük ve yöneliktir benim.
Duruşum ve yürüyüşüm Allahın rızası ve hudutları içinde olmak zorundadır. Yoksa; ”Hayat; iman ve cihattan ibarettir” olmaktan çıkar benim için, başka bir yöne ve anlama yönelir. Bu hal duruş ve yürüyüşümün bozulduğunu, başka hedef ve amaçlara evrildiğini kulluktan kopuşumu ve uzaklaştığım anlamına gelir. Allah cc korusun! Duruşumu ve yürüyüşümü kaybedince,, dünya daki sınavımı kaybederim.
Duruşum; nerede, kimlerle olduğumun ve nereye, kimlere karşı olacağımın ifadesidir. Yürüyüşüm; nereye, hangi hedeflere ve kimlere karşı yürüdüğümü, yürümem gerektiğini açıklar dosta düşmana.
Duruş; insanın kimliğini, yürüyüş ise ; kişinin davasını, sevdasını ortaya koyar. Bir insanın duruş ve yürüyüşüne bakarak kim ve kimlerle birlikte olduğunu, kime ve neye hizmet ettiği kolayca anlarım.
Müslüman! Hangi zaman, mekan ve şartlarda olursa ol! Duruşun adam gibi düzgün, yürüyüşün Hz. Muhammed sav’in yürüyüşü gibi sıratı müstakim üzere olsun! Bir kuruluşun, kurumun veya durumun adamı değil peygamberi bir duruşun ve yürüyüşün adamı ol!