Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Kudüs Sancısı

Ümmetin kırmızı çizgisi ve sınırları Kudüs’te başlar, tüm yeryüzünü kuşatır. Kudüs bir ailenin, sınıfın, dinin, devletin malı değil, sınıfsız ve sınırsız bir barış, kardeşlik ve esenlik yurdudur tüm insanlığın.

Arif ALTUNBAŞ

https://insicam.net/2023/06/08/kudus-sancisi/

Ey peygamberler şehri Kudüs! Senin ululuğuna saygı göstermeyen dağ taş, nehir deniz, hayvan insan, yer gök, ay yıldızlar ve âlem utansın!

Mekke ümmetin istikamet yönü, inanç ve iman ocağı, Medine eman ve tefekkür şehri Müslümanın sığınağı. Kudüs peygamberin ilk kıblesi, rükû, secde ve kıyam yurdu. Mekke ve Medine’den sonra o dalgalanan bir bayraktır gönlümüzde biteviye.

Kudüs’ün boynu bükülürse Medine’nin omuzları, Mekke’nin eğilir başı, İstanbul’un gövdesi düşer yere. İnsanlığın onuru esir olur alçak ve şerefsizlere.

Kudüs, Siyonist çeteler tarafından işgal oldu ama hâlâ bizim gönlümüzden dimdik ayakta ve düşmedi.

Kudüs düşerse kalemiz ve bayrağımız düşer, onur ve şerefimiz düşer. İnanç ve imanımız düşer yüreğimizden tutsak emperyalistlere.

Özgürlük ve bağımsızlığımız düşer hapishanelerine. Namus, ahlak ve maneviyatımız düşer katillerin meyhane ve fuhuş hanelerine.

Mağaralarından fırlar kan emen yarasalar, gecenin bekçileri baykuşlar uçuşur civarımızda, dolaşır başımızda kan kokusu almış akbabalar. Dolaşır Türkiye’nin, Balkanlar’ın, Kafkaslar’ın, Asya’nın ve Afrika’nın üzerinde işgal, sömürü ve emperyalizmin leş kargaları.

Kudüs düşerse Kahire, Şam, Bağdat, Riyad, Tahran, Bakü, Kabul, İslamabad, Taşkent, Duşanbe, Aşkabat, Astana, Bişkek düşer. Namus ve şerefi düşer Müslümanların Siyonist katillerin ve eşkıyaların kirli ve kanlı postalları altına.

Kudüs düşerse ay düşer gökten, yıldızlar savrulur ortalığa. İnsanlığın onur ve şerefi düşer. Gök yarılır ortasından ve yıkılır enkaz gibi üstümüze. Yer yarılır, gireriz utancımızdan mirasyediler ve korkaklar gibi yedi kat yerin dibine.

Kudüs düşerse yüreğimizden kan damlar düşer başımız yere.

Kalemim düşer elimden. Gözyaşlarım yağmur gibi dökülür gözlerimden. Ben düşerim, sen düşersin, o düşer, kapılırız mazlumların gözyaşlarının sellerine.

Annemiz, eşimiz, kızımız, oğlumuz, torunlarımız, geleceğimiz ve Yusuflarımız yem olur aç kurtlara. Biz de düşeriz Yusuf’la birlikte birer birer kör kuyulara ve zindanlara. Mezarlarda yatan atalarımız kalkar yerinden. İnler gece gündüz Yusuf’um Yusuf’um Yusuf’um diye. Gözlerini kaybeder kederinden.

Kudüs ilk dua kapımız ve göğsümüzde çarpan kıblemiz bizim. Allaha açılan ilk vuslat penceresi kalbimizin. Rabbiyle buluşmak için Peygamberimizin ilk hareket ettiği mekân. “Gökte yapılıp yere indirilen şehir.”[1]

Aşk ve sevda, can ve canan, anne kalbi ve baba ocağı gibi burnumuzda tütüp duran hasretin kucağı, şehirlerin anası Kudüs.

Onun esir olması, bizim esir olmamız demektir.  Farz olur o prangaları ve zincirleri kırmak bize. Can Kudüs canan Kudüs, Han Kudüs handan Kudüs. Maldan ve candan, yârdan ve yarandan geçmenin yolu Kudüs.

Kudüs gökleri inletecek, yeryüzünü titretecek bir haykırışa gebe ümmetin “Kalk ve davran, kıyama dur!” surunun üfleneceği yerdir. Gözlerimizin nuru, kalplerimizin süruru Hz. İbrahim’den, Musa’dan, İsa’dan ve peygamberler serdarı Hz. Muhammed’den binlerce diriliş mesajı ve meşalesi taşıyan “Kudüs bizim canımız,  feda olsun kanımız” diyen yiğitlerin cephesidir.

Kudüs’e yan bakan şaşkınların elbet bir gün oyulur gözleri. Ona dil uzatan şarlatanların koparılır dilleri. İşgal güçlerinin kırılır ayakları, belleri. Kudüs onurdur, şereftir, namustur Müslümanlar için. Bir kıvılcımda harekete geçirir tüm Allah diyen gönülleri ve beldeleri.

“Yüreğimizin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.”[2]

Ümmetin kırmızı çizgisi ve sınırları Kudüs’te başlar, tüm yeryüzünü kuşatır. Kudüs bir ailenin, sınıfın, dinin, devletin malı değil, sınıfsız ve sınırsız bir barış, kardeşlik ve esenlik yurdudur tüm insanlığın.

Sınırlarının bir ucu yerde bir ucu uzayın derinliklerindedir. Bir tarafı Kazan’da bir ucu Yemen’dedir. Oradan uzanır ulu bir çınarın kolları, dalları gibi bütün yeryüzüne.

Müslüman!

Küfre karşı verdiğin inanç ve iman mücadelesini kaybedersen Kudüs’ü, Mekke’yi, Medine’yi ve İstanbul’u da kaybedersin, Allah korusun! Her yerde, her çeşit düşmana ve her cephede verdiğin savaşı da kaybedersin. Kalbindeki savaşı kaybeden, kendini kaybeder. Kendini kaybeden, her şeyini kaybeder ve kaybolur gider.

Kaybettiğin değerleri, kaybettiğin yerlerde aramalısın Müslüman! Doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde değil kendi özünde ve ruhunda arayacaksın kaybettiğin değerleri. Fani olan tende ve bedende arama Kudüs’ü ve kendini. Rabbinin sana bahşettiği ölümsüz ruhunda, vahiyle yoğrulmuş özünde, kalemle yazılan kelamında ve sözünde ara.

Neyi, nasıl ve nerede ararsan ara. Kaybettiğin şeyi iyi bil ve tanı! Onu mutlaka ve ama mutlaka kaybettiğin yerde bulacaksın! Sakın usanma, bıkma, yılma! Nefsine, dünyalık makam ve mevkilerin şehvetine kapılma, yenilme!  Hakkı ve hakikati adalet ve kardeşliği, savaş ve barışı İslam’da ara.

Kudüs, ümmetin işgal edilmiş yurdudur. Kalbinin ve gönlünün modern cahiliye sistem ve düzenleriyle işgal edildiği gibi. Onu putların işgal ettiği kalbinde ve gönlünde arama. Önce, Hz. İbrahim’in baltasıyla kır, bir bir inkârın ve tuğyanın putlarını. Temizle bütün put kırıntılarından gönlünü ve kalbini.

O zaman, kendinde kendini ararken bulacaksın, kendini. Çağdaş cahiliyenin esaretinden kurtulacaksın! Sen kurtulunca, ülken, milletin, Kudüs ve tüm insanlık kurtulacaktır.

Sakın, Beni İsrailleşeyim deme! Pusu kurarsın kendine, ülkene ve milletine! O zaman düşersin iflah olmaz dertlerinin eline. İte çakala canavara, kurda kuşa terk edersin ellerini, ülkeni. Yazık edersin kendine ve Kudüs’üne.

Sen ve ülken emperyalist Haçlıların askeri, siyasi, ekonomik, kültürel işgali altında olduğun için işgal altında bugün Kudüs. Sen, ben, o, biz kurtulunca işgalden, aynı gün Kudüs de kurtulacaktır. Özgür ve bağımsız olacaktır Kudüs ve İslam coğrafyası Allah’ın izniyle.

Sen ey Kudüs’ün aslanı çağdaş Kılıçarslan, Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi’nin ruhu ve bedeni ayağa kalk yavaş yavaş. Kendi nefsini, ülkeni, milletini esir alan emperyalizmin ordularına, uşak ve taşeronlarına karşı başlasın yüreğinde ve ülkende savaş.

Kudüs’ü savunmak insanın kendi namus ve şerefini, ülkesini ve milletini, devleti ve ümmeti savunmaktır. Kudüs’ü savunmak insanlığı, insanlığı savunmak Kudüs’ü savunmaktır.

Ümmetin inancı imanı, kalbi gönlü, gücü kuvveti, serveti devleti Mescid-i Aksa aşkıyla bir bayrak altında toplanınca, elbet bir gün mutlaka Kudüs kurtulacaktır.

Boş laf üretmeyi ve sürekli endişe duyup sorumluluktan kaçmayı bırak Müslüman!

Önce, tertemiz samimi bir kalple Allah’a yönel ve yüreğini harekete geçir, Allah ve Resulü aşkıyla. Allah’ın hâkimlerin hâkimi olduğunu inanandır put galerisi haline gelmiş o kirli paslı yüreğini.

İman ve İslam ateşi harlamaya başlarsa içinde, Kudüs’e doğru bir diriliş yürüyüşü de başlar. Kilitlenir birbirine o zaman kalplerimiz; şenlenir evimiz, yurdumuz, ordumuz ve ülkemiz bizim.

Yürümeyi öğrenmeden ölmeyi öğrenen yeni doğmuş çocukların başşehri, başkentler başkenti Kudüs’e, yiğit Filistin halkına ve ümmetin tüm evlatlarına yürekten selam olsun!

Durmak yok!

Mücadeleye devam, “Tek Yol İslam!’’

Vesselam!


[1] Sezai Karakoç, Gün Doğmadan, syf. 627

[2] Nuri Pakdil, Batı Notları, syf. 64.

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir