AK Parti ve MHP’nin dünkü grup toplantılarında liderler hem gündeme dair hem de yerel seçimlerin değerlendirilmesi noktasında çok önemli açıklamalarda bulundular. Özellikle Başkan Erdoğan’ın sözleri çerçeveletilip duvara asılacak nitelikteydi.
Her iki lider gündeme dair birçok konuya değinse de önemli olması açısından yerel seçimler üzerinden gidelim. Bahçeli, 31 Mart Yerel Seçimlerine dair çok çeşitli provokasyonların planlandığını, ama bunlara rağmen zillet ittifakının oyunlarını bozacaklarını söyledi. AK Parti tarafından bir çağrı yapılırsa da yerel seçimler hakkında görüşmek için Başkan Erdoğan ile bir görüşme yapılabileceğini belirtti.
Gelelim Başkan Erdoğan’ın söylediklerine. Temel olarak şunları söyledi Erdoğan.
“Yolunu şaşıranları ya ıslah ya tasfiye edeceğiz. Kazanmadık gönül bırakmayacağız. Gece gündüz çalışacağız. Eksiklerimizi tamamlayacağız. Çok yatırım yapacağız. Bir göreve çok kişi talip olur, bir kişi sonunda üstlenir. Tüm adaylarımız da onun yanında saf tutar. Kendi adaymış gibi çalışır. Kim ki ben aday olmadım diyerek çalışmıyorsa, o kişi zaten hiçbir zaman AK Partili olamamış demektir. Aynı şekilde şuradan neden aday olamadım, buradan aday oldum diyorsa önce nefsini bir hizaya çeksin. Biz bir davayız, teşkilatız. İstişareler yapılır, sen şurada adaysın denilince eyvallah deyip çalışmaya başlanır. Aday olunca her şey güzel de aday olmayınca neden bozuluyorsun? AK Parti ben değil, biz partisidir. Bireysel olarak yanlışa düşmeniz size aittir, ancak AK Parti neferi olarak böyle bir lüksünüz yoktur. Gönül yapmak yerine gönül kıran da yanlış yerde olduğunu aynen bilmelidir. Siyaset gönül, gönüllülük işidir. Üzerinde en ufak şaibe olan kişiler ikaz beklemeden bu kapıdan çıkmalıdır.”
Ve en son olarak da şunu söylüyor Başkan: “Teşkilat ve adaylar kendini gözden geçirmeli. Ölçümüz, ‘Acaba millet bana ne diyor?’ olmalıdır.” Evet, mesaj gayet açık ve net. Eğer bir kişi toplum içerisindeki yerini bilmesine, sevilip sayılmamasına, iş görme yeteneği olmamasına rağmen yönetime aday oluyorsa burada bir sorun var demektir. Normal şartlarda böyle bir adayın aday adayları arasında adının dahi geçmemesi gerekir. Duru suyu bulandırmanın bir anlamı yok. Zaten bu nitelikteki aday adayları genel merkez tarafından daha işin başında elenecektir.
Tabi Başkan Erdoğan’ın bu derece sert ve dikkate alınması gereken açıklamalarda bulunması 31 Mart Seçiminin ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu, geçen 5 yıllık sürede yerelde ne kadar çok sıkıntıların yaşandığını ve bunların bir an önce düzeltilmesi gerektiğini, önümüzdeki 5 yıl içerisinde gerçekleştirilecek projeler için güçlü bir kadroya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
Kadro diyorum, öyle ki bu husus yapılan kamuoyu araştırmalarınca da görülüyor. Partilerin aday gösterecekleri isimlerin seçmenlerin karar verme aşamasında çok büyük etkisinin olacağı istatistiki verilerce de mevcut.
Özellikle büyük şehirlerde her parti sadece kendi tabanınca değil, diğer partilerden de puan kazanabilmek için etkili isimler düşünüyor. Bu önemli bir kriter.
Bir başka kriter de çıkarımlarıma göre özellikle Ak Parti’nin parti teşkilatlarındaki bazı anlayışları değiştirmesi gerektiği. Şöyle açalım… Ak Parti’nin 16 yıldır geçen süreçte bir kitle partisi haline geldiği herkesin malumu. Özellikle devlet yönetimindekilerin millilik ve yerliliğe yaptığı vurgu, dini değerlere olan hoşgörü ve bu alandaki tıkanıklıkların giderilmesi, büyük projelerin hayata geçirilmesi, ekonomik refah seviyesinin yükselmesi vs. bunun en büyük dayanak noktaları. Bunların hepsi birçok badireleri atlattığımız dönemde oldu hem de…
Ama artık yeni bir döneme giriyoruz. Zaten Başkan Erdoğan da 31 Mart ile birlikte bir değişim gerektiği işaretini “Metal Yorgunluğu” diyerek vermişti. İşte şimdi o an geldi. Mevcut Başkanların, yöneticilerin büyük çoğunluğunun değiştirileceği de siyaset, medya, gazeteci çevrelerince konuşuluyor. Bunların arasında işini iyi yapıp, halkın sevgisini kazanmış, proje gerçekleştirmenin uzmanı olmuş yöneticilerin farklı mecralarda veya aynı kadro içerisinde değerlendirilebileceği de Başkan Erdoğan tarafından dile getirildi.
Bunlar en son üst yöneticilerin de takdiriyle elbette olacaktır. Esas mesele koltuğu devretme zamanı geldiğinde tereddüt etmeden, içinden en ufak bir olumsuz duygu geçirmeden dava bayrağını dava arkadaşına teslim etmektir.
Sonuçta koltuk çok, ama dava bir tanedir. O dava da, İslam-Kültür ve Medeniyeti’ni yeniden bu topraklarda ve coğrafyamızda yeşertmek, onu zamana ve mekana nakşetmektir.Liderler ve liderleri takip eden lider adayları bu misyonu takip etmek, bu misyonu inşa etmek üzere aday adayı olarak vardır ve öyle var olmalıdır.
Dua ve serlamlarımla…
İBRAHİM YAVUZ