Perşembe , 10 Ekim 2024
Son Dakika Haberler
Amerikan Kibir’i

Amerikan Kibir’i

Amerikan Kibir’i

Trump Sezar gibi, ABD ise Roma İmparatorluğu gibi hareket ediyor. Ne kadar kan o kadar petrol, ne kadar petrol o kadar kan ona ait bir buluş değil, Amerikanın öteden beri süregelen kibirli  politikalarının karekteri. Kuruluşundan bu yana çıkarlarına ters düşen bütün insanlara ve toplumlara bakışı hep bu anlayış çizgisinde olagelmiştir. Bu bakış açısı Amerikanın varoluş nedeninin, Amerikayı Amerika yapan işgalci ve istilacı haçlı barbarlarının zihniyeti olan sömürgeci batı uygarlığının varoluş felsefedir.

Amerigo Vespucci (1454 – 1512)  ve Ferdinand Macellanın (1480-1521) bu kıtaya ayak basmasıyla başlattıkları soykırım ve vahşet o zamandan bu zamana kadar asırlarca bütün dünyada sürmüş, bugün de aynı şekilde dünyanın dört bir köşesinde aynı vahşetle dürdürülüyor. Koskoca kıtada yerli halklarından bugüne kadar ancak .ok azı hayatta kalabilmiştir. Onlar da varlıklarını sürdürebilmek için her türlü asimilasyon ve sindirme politikalarına karşı direnemeyen, kendi kimlik ve benliklerini unutmuş çaresiz kılıçartığı insanlardır. Bunların sayısı da Kuzey ve Güney Amerikada üç-beş milyonu geçmez.

Bu kıtanın esas sahipleri olan yerliler Avrupalı işgalciler tarafından köleleştirilmek istenmiş, buna direnenler ise suçlu suçsuz kanlı katliam ve soykırımlarına kurban gitmiştir . Amerikan sanatosunun ve Avrupalı devletlerin  her yıl önümüze sürdüğü ‘’Emeni soykırımı’’ meselesi onların Asya, Avrupa, Afrika, Avusturalya ve Amerikada yaptıkları  zulüm, katliam ve soykırımlarının yanında devede kulak bile değildir. Kendi katliam ve soykırımı geçmişlerini görmezlikten ve bilmezlikten gelen utanmaz, yüzsüz batılıların yaptıkları tam anlamıyla bir ahlaksızlık ve yüzsüzküktür. Dünya soykırımının ne demek olduğunu onlarla tanımıştır.

‘’Bir damla kan, bir damla petrol demek…’’ bu insanların uygarlıklarının anlayışıdır. Amerika ve Avrupa’nın bugün gaz ve petrol üreten ülkelere bakışı işgalci ve istilacı zalim Roma imparatorluğunun aynısıdır. Aynı istila, soygun ve hırsızlıklar  hukuk ve ahlak tanımamazlık batı uygarlığının şaşmaz karekteridir. Bunların petrol zengini Suudilere, İran’a, Libya’ya, Venezüella’ya, Körfezin kıtıpiyoz emiratlarına, Irak’a, Suriye’ye bakışları kuzu görmüş, gözü dönmüş aç bir kurt misalidir.

Trump; ‘’Petrolü seviyorum’’ demekle, petrol için kan dökmeyi seviyorum demek istiyor. Soğuk savaş döneminde yıllarca ABD ve Rusya’nın karşılıklı savaş ritimleri, bugün de Suriye ve Doğu Akdeniz üzerinde hesaplaşmak veya mahsuplaşmak için pozisyon kapma gayretleri ve oyunlarının Ortadoğu’nun gaz, petrol ve stratejik kilit noktalarına hakim olma savaşından başka bir şey değildir.

Bu yüzden ne Rusya kendi mevzilerinden bir karış çekilmek istiyor, ne Amerika Ortadoğu’daki hakimiyetini başka birilerine kaptırmak gibi bir niyeti var. Onların bizim coğrafyamızda tepişmeleri ve köşe kapma oyunları Ortadoğu uluslarına yön veren gasıp, fasık ve diktatör yöneticilerin aptallık ve ahmaklıklarının hatası veya ihaneti olarak gelecek nesillere büyük bir fatura, acı bir miras olarak kalacak.

Amerika, batı ve Ortadoğu uluslarının yerli münafıkları hep bir ağızdan Türkiyeyi ve Başkan Tayyip Erdoğan’ı hedef tahtası haline getirmesi doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor. Bu da ABD’nin coğrafyamızda kurduğu tehditlerle dolu emperyalist sisteminin çatırdadığını, oyun ve hilelerinin boşa çıktığını/çıkacağını gösteriyor.

S 400, F 35, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Ege’de üzerinde koparılmak istenen fırtınalar ile Türkiye kuşatma altına alınmaya çalışılıyor. Türkiye’nin bütün tehditlere, şantajlara, baskı ve ambargolara rağmen kendi kefenini kendisinin yırtması Batılı ülkelerde şaşkınlık ve telaş meydana getiriyor.

ABD Sanatosu’nun aldığı Türkiye karşıtı kararlar ve batılı devletlerin düşmanca tavırları -çok şükür- uyuyan devi iyice uyandırdı. Milletçe çok açık ve net artık düşmanlarımızın ve dostlarımızın kimler olduğunu biliyoruz. Ne Amerika, ne Avrupa, ne Rusya, ne İran, ne de bunların dostu Arap rejimlerine asla güvenilmeyeceğine, hepsi de dört yanımızda elleri tetikte bekleyen birer puşt zulası olduğunu görüyoruz.

Batı uygarlığı  kan kin ve intikam, yalan talan ve sömürü, işgal istila ve yağma üzerine kurulmuş bir zulüm ve vahşet medeniyetidir. Tarihin hiçbir döneminde İslam Medeniyet ve Kültürünün ayağa kalkmasını istemedi ve bundan sonrada istemeyecektir. Bu anlayış ve düşünce bizim kırmızı çizgimizdir. ABD ve müttefikleri şunu iyi bilmelidirler ki, tarih boyu Türkiye hiçbir gücün sömürge alanı, işgal coğrafyası olmadı ve bundan sonra da olmayacaktır.

Özgürlük ve bağımsızlık düşüncesi milletimizin genetik yapısında beden ile ruh gibi, et ile kemik gibi ayrılmaz ve sarsılmaz bir bütündür. Yerli münafıklar, hainler ve düşmanlarımız bunu bu zamana kadar öğrenemediler ise mutlaka bundan sonra öğrenecekler.

 

 

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bu savaşı kim durduracak

Bu savaşı kim durduracak

Arif Altunbaş Rusya ve Ukrayna savaşını iki devlet lideri bir araya gelse bitirebilir mi? Buna …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir