Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

BİZLER

Şehirlerarası yolculuk yaparken dertlerinizi ve üzüntülerinizi terk ettiğiniz şehirde bırakıyor musunuz? Ya da mutlu anlarınızı bir kalemde silip atıyor musunuz? Pek zannetmiyorum. Belki ülkeler arası yolculuk yaparsanız, bir diğer ülkenin diline adapte olabilmek için kendi ülkenizdeki bazı şeyler aklınıza gelmeyebilir ancak gittiğiniz ülkeye alıştığınızda bu anılara tekrar sarılırsınız sımsıkı…

Anılar demişken, geceleyin gökyüzüne bakarsanız -eğer etrafınızda sokak lambaları pek yoksa- gökyüzünün derinliklerine dalıp gidersiniz farkında olmadan. Kocaman, ucu bucağı olmayan bir evrende küçücük bir kara parçası olmayı anlamanın verdiği hazzı ve korkuyu içinizdeki haykırışlarla süslediğiniz zaman garip bir sessizlik duyarsınız maddi evrende. Çünkü sizi, sizden başka hiç kimse duymaz. En büyük gürültüyü içinizde çığlık atan benliğinizden başkası çıkarmaz.

Dünya üzerinde en gelişmiş maddi varlık olan bizler, aslında evrenin başına bela olmaktan öteye geçemiyoruz. Acı ama gerçek…

Üzülerek söylüyorum bunu, her varlık kendi görevini kusursuzca yerine getirirken, bizler kendimizi tatmin etmenin yollarını arıyoruz hala. Mesela sırf kürk için nice hayvanı katlediyoruz, soğuk betonlar yani siteler yapmak için nice ormanı yakıp yıkıyoruz, hem de onların doğanın bize bir armağanı olduğuna aldırış etmeden… Hırslarımız yüzünden kendimize zarar veriyoruz, silahlarla birbirimizi öldürüyoruz!

Ey insanoğlu, senin en temel görevin oksijenle beslenerek doğaya karbondioksit vermek! Ölünce de toprak olup, doğaya can vermek! Nedir bu kibir?

Bir de bunlar yetmiyormuş gibi farklı yaşam alanı için başka gezegenler arıyoruz. Bence oraları da kirletmenin bir mantığı yok, insanoğlu dursun duracağı yerinde… Emin olun, dünya daha huzurlu hale gelecektir yaşamak için!

Çok garip ama insanlar açlıktan ölüyor ve diğer insanlar buna seyirci kalıyor… Adam açım diyor, bizimkisi onunla dalga geçiyor…

Aklıma Hz. Ömer’in bir sözü geldi;

“Dağlara buğdaylar serpin! Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler…”

Kıyamet mi demiştiniz? Hani şu zalimlerin üzerine kopanından? Daha ne kadar zalim olabiliriz ki?

Selametle…

Ayhan Dönmez *

Tüm Yazıları →
Ayhan Dönmez

Ayrıca Bakınız

BİR KATİL NASIL DOĞAR (BÖLÜM 2)

BÖLÜM 2 “TEHLİKELİ OYUNLAR, PAHALI OYUNCAKLAR” Saat 21:07’yi gösteriyordu. Çocuk, babasının yanına yaklaşarak: “Babacım, telefonunla …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir