Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
15 Temmuzdan bu yana ülke gündemi bir temizleme operasyonu çarkının içine girmiş durumda ve ülke değil dünya gündeminin de ana başlığını oluşturuyor. Biz biraz farklı bir şey yapalım ve dünyanın en güzel mekânı olan Kâbe’mizin de bulunduğu Mescid-i Haramı tanımaya çalışalım…
Allah’ın evi Kâbe’deki yapılanma ilk kez Hz. Ömer zamanında gerçekleşmiştir ve etrafına tavaf duvarı çektirmiştir. Tabi zaman ilerledikçe Müslüman sayısı artmış, kutsal mekânda hacca, umreye gelmek isteyenlerin sayısı artmıştır. Hz. Osman bunu göz önüne alarak daha geniş bir tavaf alanı ve revaklı gölgelik yaptırmıştır.
Emevîler ve Abbasîler döneminde de önemli çalışmalar yapılmış, şu anda da kullanılan tavaf alanı Abbasî Halifesi Mehdi döneminde yapılmıştır. Burada yapılan revaklar Abbasîlere aittir.
Osmanlı dönemine baktığımız zaman, Sultan 2. Selim’in Mukaddes mekanlarla ilgili önemli çalışmalarını görürüz. Dönemin ve hatta gelmiş geçmiş en önemli mimarlarından Mimar Sinan’ı bu Mukaddes mekanı yenilemek için görevlendirir.
Abbasî Halifesi Mehdi döneminden kalma yıkılmaya yüz tutmuş ahşap yapıları kaldırtır ve soğan kubbeli revakları yapmıştır. 1920 yıllarında Osmanlı elini eteğini çektikten sonra yönetin Şerif Hüseyin ailesine geçer. 1926’da ise Suudîler yönetimi ele alırlar. Bu dönemde ilk kez mermer kaplama yapılır ve revakların üstüne ikinci ve üçüncü katlar da çıkılır.
Yine bu dönemde Safa ve Merve tepeleri arasına kalan alan da kapalı bir mekan içine alınır ve Sa’y ibadeti bu şekilde yapılır.
Burada bir şeyin üzerinde durmamız lazım. Osmanlı Devleti döneminde Kâbe’nin boyunu aşan hiçbir inşaat yapılmamıştır. Özellikle Osmanlı dünya sahnesinden çekildikten sonra Kâbe o dini vazifesi rüknünden çıkarılmış daha Avrupai daha modern yapılarla etrafı çevrilmeye başlanmıştır. Bugün dünyanın her tarafından hacca, umreye giden Müslümanlar o ilk hazzı yaşayabiliyorlar mı acaba diye de sormak lazımdır.
Selam ve dua ile.
İbrahim Yavuz
