Cumartesi , 5 Ekim 2024
Son Dakika Haberler
Efendimizin son dakikaları

Efendimizin son dakikaları

Efendimiz vefatına az bir süre kala çok sevdiği kızı Hz. Fatma’yı yanına çağırarak ve kulağına bir şeyler fısıldadı.

Bundan sonra Hz. Fatma annemiz önce üzüldü, sonra yüzündeki üzüntü gitti ve sevindi.

Kendisine bu durum efendimizin vefatından sonra sorulduğunda;   “Babam bana yakında vefat edeceğini söyleyince çok üzüldüm. Fakat benim yanıma ailemden ilk önce sen geleceksin dediğinde ise sevindim” diye cevabı verdi.

Hz. Fatıma Peygamber Efendimizden 6 ay sonra vefat etti.

Efendimizin vefatından bir gün önce, ‘‘Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın” dediğinde, orada bulunan sahabelerden biri; ‘evet, benim bir alacağım var. Bir gün kırbacınızın ucu açık olan sırtıma değmişti de, canım yanmıştı’ dedi.

Hz. Peygamber hiç tereddüt etmeden üstündeki kıyafeti sıyırdı, arkasını döndü ve ”vur” dedi.

Herkes şaşkındı. O sahabe hemen efendimize doğru koşturdu ve elini yüzünü Hz. Peygamber’in mübarek sırtına sürdü, doyasıya onun sırtını öptü.

Ardından da, ”teninizin değdiği yerleri cehennem ateşinin yakmayacağını bildiğimden, mübarek bedeninize dokunabilmek için mahsus böyle söyledim ya Rasulullah” dedi.

Hz. Peygamber bu davranışıyla, kul hakkının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ümmetine böylece dikkat çekmek ve anlatmak istemişti.

***

Peygamber Efendimiz vefat etmeden az önce eşi Hz. Ayşe’nin dizine yaslandı. Mübarek başını Hz. Ayşe’nin çenesi ile göğsü arasına yasladı. Misvak istedi. Takatsiz olmasına rağmen, zaten inci tanesi gibi parlak ve temiz olan dişlerini temizledi. Rabbi’nin huzuruna tertemiz gitmek istiyordu.

***

Son anları…

Peygamber Efendimizin vefatından az önce idi; Şöyle buyurdu;

-”Namaza dikkat edilmesini,

-Kadın haklarının korunmasını,

-İdareniz altında olanlara iyi muamele edilmesini,

-Emanetlerin yerlerine ulaştırılmasını istedi.” (Câmiü’s-Sağîr, c.3, s.188/3190)

İnsanlık sadece Peygamber  efendimizin bu öğütlerini yerine getirse, daha adil,  daha huzurlu bir dünya oluşturulabilir.

İslam dünyasını batı uygarlığının karanlıklarından, çağdaş cahiliyenin her türlüsünden kurtaracak tek yol  Peygamber efendimizin çizmiş olduğu sadece Müslümanları değil, tüm insanlığı huzura kavuşturacak, kaos ve anarşiden, egoizmden kurtaracak Hz Muhammed sav’ in yolu İSLAM’ dır.

Keşke önce Müslümanlar, sonra insanlık bunu anlayabilse…

***
Bu sözlerini söylerken S-son cümlelerini tamamlamıştı ki, bir ara kapı çaldı.

Gelen Hz. Cebrail’di. Selam verdi. Peygamberlik görevinin sona erdiğini söyledi.

Ardından, kapıda bekleyen bir misafir daha olduğunu ve eğer izin verirse, o da; o zaman  içeriyr girebileceğini söyledi.

Hz. Peygamber ‘o kim?’ diye sordu.

Hz. Cebrail, ”ölüm meleği Hz. Azrail” dedi.

Hz. Peygamber  sav efendimiz, ”gelebilir, ben hazırım” cevabı verdi.  Ve şahadet parmağını yukarı kaldırdı; ”Yüce Dostu Allaha’a” gittiğini söyleyerek ruhunu teslim etti.

Daha sonra, Hz. Ayşe efendimize seslendi, fakat bir cevap alamadı.

Hz. Peygamber’in sav mübarek gözünden bir damla yaşın yanağına süzüldüğünü gördü.

***

Rasulüllah (s.a.v.)’ in vefat haberi duyulduğunda ashâb-ı kirâm üzerinde derin üzüntü meydana getirdi. Beklenmedik acı haber, herkesi şaşkına çevirdi.

 Münâfıklar ise, “Muhammed hak peygamber olsaydı, ölmezdi…” gibi fitne çıkaracak sözler söylüyor, ortalığı bulandırıyorlardı. Bu duruma sinirlenen Hz. Ömer, kılıcını çekerek: -Rasûlüllah (s.a.v.) ölmemiş, bayılmıştır. Kim Muhammed öldü derse, boynunu vururum, diyordu. Böyle bir hengâmede metânetini muhâfaza edebilen sâdece Hz. Ebû Bekir oldu.

Acı haberi öğrenen Hz. Ebû Bekir, kimseye bir şey söylemeden, doğru kızı Hz. Âişe’nin odasına girdi. Rasûlüllah (s.a.v.)’in yüzündeki örtüyü kaldırdı, iki gözünün arasını hürmetle öpüp ağladı. -Anam, babam sana fedâ olsun. Allah’ın sana takdir ettiği ölüm geçidini geçtin. Fakat Allah sana ikinci bir ölüm tattırmayacaktır, dedi. Sonra, âilesini teselli edip ayrıldı.

Hz Ebû Bekir minbere çıktı. Sahabeler, Hz. Ebû Bekir’in etrâfında toplandılar. Ebû Bekir Cenâb-ı Hakk’a hamd ve senâ ettikten sonra: -Sizden her kim Muhammed (s.a.v.)’e tapıyorsa, iyi bilsin ki, Muhammed (s.a.v.) öldü. Her kim Allah’a kulluk ediyorsa, iyi bilsin ki, Allah bâkîdir, asla ölmez,” dedi.

Sonra şu âyetleri okudu.

-“Muhammed ancak bir peygamberdir. O’ndan önce de nice peygamberler geçti. Eğer o ölür, veya öldürülürse geri mi döneceksiniz. Her kim geri dönerse, Allah’a hiç bir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükâfatını verecektir.” (Âl-i İmrân Sûresi, 144)

-“Ey Muhammed, şüphesiz sen de öleceksin, onlar (müşrikler) de ölecek.” (ez-Zümer Sûresi, 30)

Ashâb, o derece şaşkınlık içindeydi ki, bu âyetleri sanki önceden hiç duymamışlar gibi, sanki ilk defa Hz. Ebû Bekir’den işitiyorlardı. Hz.Ebû Bekir’in sözlerini ve âyetleri dinleyince herkes kendine geldi ve sakinleşti.

Peygamber de olsa herkes ölecek,Baki olan sadece Allah cc dır.

Allah cc cümlemizi ona hakiki bir ümmet ve  şefaatine de nail olan kullarından eylesin!

AMİN!

Ve Selamün Alel Murselin.

 

 

 

 

M.Yasir Adilhan *

Tüm Yazıları →
M.Yasir Adilhan

Ayrıca Bakınız

Koltuk Kemal !…

Koltuk Kemal !…

On iki sefer Reisle yarışa giren bir adam Üst üste 12 defa da yenilir. Seçim …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir