7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinden sonra ülkemizde terör olayları artmış ve birçok güvenlik görevlimiz şehit olmuştur. Yüce Rabbimiz şehadetlerini kabul buyursun.
7 Hazirandan sonra yaşanan terör olaylarını daha öncekiler gibi göremeyiz. Aradaki fark ise çözüm sürece adına yapılan fedakarlıklardır, bir çok şeyi sineye çekmeler, yutmalar, yutkunmalar ve görmezden gelmelerdir. Devlet iyi niyet adına ne yaptıysa, neleri yuttuysa örgüt tarafından yok hükmünde sayılmıştır. Zaten bir terör örgütünden başka ne beklenebilir? Bütün olumsuzlukları sineye çekmeye rağmen, yutmaya rağmen, görmezden gelmeye rağmen, milletimizin bu sefer bitecek gibi inancına rağmen 7 Haziran sonrasında yaşananlar bu ülkeye ve bu ülke insanına bir savaş ilanından başka bir şey değildir. Kim ne derse desin, nasıl derse desin bu bir savaş açma, taarruza geçme girişimidir. Örgüt ve yandaşları, partisi, sempatizanlara, onları meclise sokmak için çırpınan beyaz Türkler ve medyadaki pazarlamacıları, kendisi seçim kaybettiği halde terör örgütü partisinin meclise girmesini demokrasinin zaferi olarak gören ahmak siyasetçiler bu ülkede iyiliği ve iyi niyeti öldürmüşlerdir. Kimse bize demokrasinin faziletinden bahsetmesin. İnandığınız demokrasi silahsız teröristleri meclise taşımadı mı? Yarın da iktidara taşırsa şaşırmayalım.
Demokrasi bu ülkeyi bölmek isteyenlerin, teröristlerin, hainlerin, onlara yardım ve yataklık yapanların siyaset yapmasına müsaade ediyorsa, bu aziz milletin paralarının bu hainlere maaş olarak verilmesine sebep oluyorsa böyle demokrasiye lanet olsun. Ne hikmetse demokrasi bizim ülkemizde teröristleri, hainleri ve kahpeleri koruyor. Dünyanın hangi demokratik ülkesinde terör bizdeki gibi kabul görüyor, sahipleneni çıkıyor. Dünyanın neresinde terör örgtü olarak tescillenmiş bir örgüte terör örgütü diyemeyen medya var, gazeteci var?
Terör iyi niyetle, sineye çekmeyle, yutmayla, görmezden gelmeyle bitmez. Ülkenin her türlü mahremiyetine ve toprak parçasına tasallut eden ne varsa yerinde ve anında müdahale edeceksin, kökünü kazıyacaksın. Bazı ahmaklar bu ülkenin müslümanlarını habis ura benzetirken bu bölücüler için ağızlarını dahi açmadılar. Sessizlikleriyle de onlara destek verdiler. Hükümet yıpransında ne olursa olsun hainliğini bile gösterdiler. Hele hele dünyanın hiçbir yerinde ülkesine yönelik terör faaliyetlerini terör örgütü haklı diye destekleyen, pazarlayan ve örgütü daha hoşgörülü bulan satılık bir medya bulamazsınız. Uçaklarımız kandili bombalarken, savcılarımız da satılımış medyayı hukuken bombalamalıdırlar. Terörle topyekün mücadelenin olmazsa olmaz ayaklarından biri olan basın maalesef kendi ayağına kurşun sıkmaktadır. Kendinize gelin diye ikaz edildiğinde özgür basına müdahale diye bas bas bağırmaktadırlar. Bir emniyet görevlimiz basın kartınızı gösterin dese kıyameti koparırlar, örgüt elemanları donlarına kadar arasa seslerini çıkartmazlar. Örgüte kuzu, devletine ve onun güvenlik görevlilerine kurt kesilirler.
Bu ülke ilk defa hain görmüyor, bu ülke ilk defa satılık basına şahit olmuyor. Neler gördü neler? Kimler geldi, kimler geçti? Abdülhamit suikastınin faillerine şiir yazanlar da bu ülkenin satılmış basınıydı. Ve bugünküler gibi onlar da Ermeni severdi. Terör örgütünden önce onun medya ayağının kırılması lazım. Tavşana kaç, tazıya tut yöntemiyle terörle mücadelede başarı zor görülmektedir. Misliyle karşılık vereceksin, hiçkimsenin yüzünü bu ülkeye dönüp de havlamasına müsaade etmeyeceksin, havlamayı aklından bile geçirtmeyeceksin. Onları hayallerinde boğacaksın. Başka türlü olmaz. Olsaydı zaten şimdiye kadar başarılırdı.
Yollar yaptınız, üniversiteler kurdunuz, hastaneler yaptınız, birçok alandaki başarılara ve gelişmelere şahit olduk. Artık yeter! Şimdide terörle mücadelede başarı ve gelişme bekliyoruz. B
İTİRİN ARTIK BU TERÖRÜ!
Ömer Naci YILMAZ