Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

PSİKO DRAMATİK “HAYIR” HASTALIĞI -V-

     İnanın sayfalarca yazılsa, devam edilir bu hastalığı anlatmaya. Her bir maddesi tek tek ele alınsa her bir madde ile ilgili ansiklopedi yazılır. Ama beşinci ve son serimizle artık son vereceğiz. Biz de yazmaya devam edelim…

     “Devlet parti devleti olacak. Başkan senin partinden değilse devlet kapısında yerin olmayacak.”

     Yani güzel kardeşim, sert çıkmak istemiyorum. Bir görüş böyle basit bir şekilde ifade edilmemeli. Sorsan niye böyle yazılmış diye, halkın anlayacağı dilde yazılmış der… Bir devlet başkanının partisi ile gönül bağının olması niye yadırgansın? Kaldı ki her iki seçimi aynı sandıkta yapmıyoruz, ikisi ayrı olacak. Türkiye’de, farklı düşünce yapılarının olduğu bir ülkede %50+1 oy almak kolay bir hadise mi? Bunu başarabilen bir aday zaten milletin nezdinde kabul edilmiştir. Milletin söylediğinin üzerine söz mü söyleyeceksiniz? Yıllardır Cumhuriyet naraları atmanın karşılığı bu olmamalı? Kısacası kararı millet verecektir. Devletin kapısı her zaman da açık olacaktır. Devlet kapısını kendi vatandaşlarına kapatmayı siz daha iyi bilirsiniz…

     “Başkan ve yardımcıları ile bakanları yolsuzluk yapsa, yetim hakkı yese, devlet malına el uzatsa dahi 400 milletvekili izin vermezse mahkemeye çıkarılamayacak.”

      Aklım durdu, sinirlerim gerildi, bu dönemden mi bahsediyor diye bir an duraksadım… Hemen kendimi topladım. Şimdi bu asılsız maddeyi inceleyelim. Niyet okuma yapmıyorum ancak bu maddeden şunlar çıkar. Başkan ve yardımcıları, bakanları diyor, sanki kendi bakanları anlamında. Güzel kardeşim, ilk önce başkanı kim seçiyor? Millet, hem de bakış açısının çok farklı olduğu ülkemizde %50+1 oy ile. Bu oyu alabilmek çok büyük bir başarıdır, halkın teveccühünü almış demektir. Bu kişi de gerekli gördüğü ölçüde yardımcılarını atayacak, bakanlarını atayacak. Eğer bakan milletvekili ise o bakanın milletvekilliği düşecek. İlk kısım bu.  Gelelim ikinci ve üçüncü cümleye;

     Ne diyor, yolsuzluk, yetim hakkı, devlet malına el konulmasından bahsediyor. Biraz haysiyetli olunur, daha dün gibi yakın zamanda bankaların nasıl hortumlandığını, dinine düşkün insanlarımızın nasıl toplumdan dışlandığını, yazarkasanın bir esnaf tarafından nasıl atıldığını, bu milletin mallarına nasıl el konulduğunu inkar mı edeceksiniz? Asıl varlığı bu millet 2001’den beri yaşıyor. Bu tür safsataları hala nasıl içinize sindirebilirsiniz? Ki böyle bir durum vuku olsa dahi üçte iki çoğunluğun vereceği oy ile mahkemeye çıkarılır. Bu işin son aşamasıdır. Bu oy oranına kadar izlenen yol da vardır. Daha önceki serilerimizde onu anlatmıştık. (3. seriye bakabilirsiniz) Bu konuda da şunu ortaya atıyorlar. Zaten kendi partisinden milletvekilleri var, bunlar hiç mahkemeye çıkarırlar mı? Bu söylem yeni anayasanın içeriğinin iyi anlaşılmadığını gösteriyor. Yeni sistemde parti seçiminden çok milletvekili seçimi olacak. Sistem zaten bu yöne itecek milletvekili olmak isteyen adayları. Halk kimin kendisini daha iyi temsil edeceğini düşünüyorsa onu seçip meclise gönderecektir. Şimdiki sistemde nasıl? Parti meclisleri hangi adayları belirliyorsa ona göre seçime giriyor adaylar. Yani seçilenler millete değil kendini seçime sokanlara karşı sorumlu hissediyorlar, onların önünde düğme ilikliyorlar. Şimdi geleceğim yer, böyle bir sistem içerisinden nasıl kendi adamları ibaresini kullanabilirsiniz! Böyle olmadığını onlar da çok iyi biliyor, maksat laf olsun torba dolsun…

     Türkiye’nin gündeminde daha çok konu var. Bu yazı serisi ile birlikte beşincisini yazdık. Daha değişik bakış açıları ile birlikte referanduma kadar gerekirse de sonrasında değerlendirmelerimize devam edeceğiz.

     Selam ve dua ile…

     İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir