Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına doğru giderken çok önemli virajlardan geçiyoruz. Bu virajlardan biri de hiç şüphesiz ki 15 Temmuz idi. Kolay değil tam bir yıl geçti o hain darbe girişiminin üzerinden. Bu darbe girişiminde de etkin rolü FETÖ oynadı. Sadece bir aparat olarak… Artık bu örgütün destekçilerinin dış finansörler olduğu da gün gibi ortaya çıktı.
Bu bağlamda bizler sadece meydanda görünen araçlarla ilgileniriz ancak sahne gerisine baktığımız zaman çok farklı entrikalar görürüz. Asıl olan senaristin amacının ne olduğudur. Bu örgüt, bu coğrafyalarda hain emelleri olanların, CIA-NATO-GLADYO ile gelecek emelleri için ülkemizin içerisine yerleştirilmiş, hem İslamı körpe bir anlayış haline getirmek hem de Türkiyeyi bölgede etkisizleştirmek için kullanılmıştır…
Ancak dış mihrakların hesabını yapamadığı, yapmayı akıllarına getirmedikleri ya da önemsemediklerini bir ayrıntı vardı. O da Allah’ın hesabı, Türk milletinin gücü, dünyanın her yerinde hala bu ülkeden bir umut ışığı bekleyenlerin duasıydı. Öyle değil miydi? Hesap yapanların en üstünde o vardı. O ne isterse o olurdu. O gece de o oldu. Son asrın gelmiş en büyük lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın milletini sokaklara, meydanlara, hava limanlarına davet etmesi ile milyonlar meydanlara akın etti ve bu hain, menfur darbe girişimi bertaraf edildi.
Paranın ve silahın yönünü belirleyen güçler ülkede başka bir aparat daha kullanıyorlardı. Öyle ya eğer bu coğrafyayı elde tutmak istiyorsanız tek başınıza gelip buralarda bir şey yapamazsınız. Yapsanız bile etkili bir sonuç elde edemezsiniz. Mutlaka ele geçirmek istediğiniz ülkede veya bölgede kendinize hizmet edecek taşeron ve kumanda ile yönetilebilen birilerini bulmanız gerekir. Ki ABD’nin stratejisi de budur zaten. ABD kendi içindeki hainleri anında ortadan kaldırır ancak diğer ülkelerde kendine bir yardımcı mutlaka bulur….
Tabi Türkiye’den bahsediyorsanız bu ismi tahmin etmek zor değil. Yaptığı sözde ADALET yürüyüşü fiyaskosuna bir yenisini daha ekledi Kılıçdaroğlu. 15 Temmuz şehitleri için düzenlenen anma programlarına katılmadı. Daha doğrusu katılmasına engel olundu ki böyle bir karar alsa gerek. Çünkü birileri tarafından Türkiye’nin birliği sarsılmaya çalışılıyor. İktidar-Ana Muhalefet-Muhalefet birliği istenmiyor, ülke içerisinde kaos çıkarılmaya çalışılıyor. Devlet Bahçeli oyunu gördü ve bu süreçte devletinin ve milletinin yanında oldu. Ama Kılıçdaroğlu yine devletinin ve milletinin karşısında olmaya, Türkiye düşmanlarının yer aldığı blokta olmayı tercih etti…
Bu da yetmiyormuş gibi bir de İngiliz Dergisine sokak eylemlerimiz Erdoğan’ı indirene kadar devam edecek diye küstahça, alçakça demeçler verdi. Bu tür söylemlerle aslında bize bir mesaj vermiyor, mesaj verdiği yer ipini elinde tutanlara. Ben size hizmet etmeye devam edeceğim, beni bu koltukta tutmaya devam edin diyor. Yoksa böyle demesi Tayyip Erdoğan’ın etkin liderlik gücünden bir şey eksiltmez…
İşte böyle değerli okuyucular. Oyun aslında ülke içi bir mesele gibi görünüyor ancak dediğim gibi senaristin amacı farklıdır her zaman. Ana Muhalefet eliyle birliktelik engellenmeye çalışılıyor, kaos planları yapılıyor. Böylelikle Türkiye içeride uğraşırken dış politikada eli zayıf tutulmaya çalışılıyor.
Gel gelelim Türkiye o kadar etkili küresel bir aktör haline geldi ki bu tür anti-politik eylemler yoluna taş koyamıyor. Ana muhalefet kendini zayıflatmaya devam ediyor o kadar. 2019’a giden süreçte bunlar önüne koyulacaktır. Bakalım büyüyen Türkiye küresel sermayeyi ne gibi yollara itecek. Bekleyip göreceğiz…
İBRAHİM YAVUZ
