Önce “O soru ne sorusu?” onu diyelim.
Türkiye Hariciye mensuplarına, 1973 yılında, Amerika’da, ilk “Ermeni Saldırısı” yapıldığında, saldırgan Ermeni, eylem sebebi için “1915 yılında Türkiye’de öldürülen ermeniler için yaptım” demişti.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, olay olduktan, ancak, dört gün sonra, o kaatil ermeniye bir de “Sayın” diyerek bir açıklama yaptı. Dedi ki: “Sayın Manukyan’ın da dediği gibi bahsedilen olaylar 1915 yılında olmuştur ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923 yılında kurulmuştur.Dolayısıyla da bahse konu 1915 olayları ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin herhangi bir ilgisi yoktur.”
Bu açıklama üzerine, Katil Ermeni Manukyan da dedi ki: “Bu Türkler Piç midirler?”
Bu soru ile olsa gerek, o tarihten sonra da “Ermeni Terör Saldırıları” olduğu halde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir daha öyle bir açıklama yapmadı. “Yok öyle bir şey” dedi ve şimdiye kadar da aynı çizgide durdu.
Şimdi:Bütün dünyada, Türkiye aleyhine, “Ermenileri siz kestiniz” kararları alınıyor. Türkiye’ye racon kesmek isteyen her ülke, “yasama organları” yoluyla,Ermenilere karşı 1915 yılında olduğu iddia edilen bir takım olaylar için “Soykırım” ifadesini kullanıyor ve bu ifade ile “Türkiye karşıtlığı”nı ilan ediyor.
Yani:Dünya, Türkiye’yi “Osmanlı” sayıyor ve Osmanlı döneminde olduğu “ilan” edilen o olaylar için Türkiye’yi sorumlu tutuyor veya tutmaya çalışıyor.
Biz ise: İş buraya gelene kadar “Biz Osmanlıyız” diyoruz. Osmanlı Memaliki için, “Kendi coğrafyamızdır” diyoruz. “Kudüs ne İse İstanbul da odur. Saraybosna ne ise Ankara odur. Gazze ne ise Erzurum odur. Mekke ne ise Dıyarbakır odur. Arap ne ise Türk odur…Arnavut ne ise Laz odur…vd… Ve her birimiz kim isek diğer her birimiz odur” diyoruz.
Ne zamana kadar:
Övünmek istiyorsak: Meydanlarda gürlemek istiyorsak…. Kendimizi halka satmak istiyorsak… Milleti piç ve aptal yerine koymak istemiyorsak… Oraya kadar.
Sonra:
24 Nisan geliyor ya… Dünyanın bilmem hangi iblis derinliklerinde “Türkiye aleyhine” beyanatlar hazırlanıyor ve bunlar 24 Nisan 2015 gününde söylenecekler ya… O söylenecekler aman bizim üzerimize sıçramasın diye… Osmanlı’yı… Biz de “Üçüncü kişi” yerine koyan “Başbakanlık” açıklaması yapıyoruz.
” 1915 yılında, tehcir sırasında hayatını kaybeden Osmanlı Ermenilerini bir kez daha saygıyla anıyor, çocuklarının ve torunlarının acılarını paylaşıyoruz.” diyoruz.
Evet: “Acı paylaşmak” elbette güzel… Ama, bunu, “Osmanlı”yı “üçüncü şahıs” yaparak yapmak zorunda mıyız?
Sözün başında ifade ettiğimiz o soru bir daha sorulursa:O gün, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, Başbakan da “Demirel” idi. Onlar, o soruya “Değiliz” cevabı veremediler. Çünkü, olabilir ki, onların “Ata”sı vardı ve onların “atası” Osmanlı değil de “Atatürk” idi.
Derin Strateji yazarı, “Sayın Başbakan”ımız, öyle bir soru sorulursa, kendisi “Demirel” olacak mıdır?
Yani, “Benim atam Osmanlı değildir. Benim atam da Atatürk’tür” diyecek ve diyebilecek midir?
Kaldı ki…. Mustafa Kemal’in, herkes biliyor ki anası Osmanlı idi. Babasının Osmanlı olmama ihtimali ise… Hemen hemen hiç yok gibi…