Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

KRALLIKLARDAN, İMPARATORLUKLARDAN BUGÜNE…

Josef_Mathauser_-_Král_Jan_v_bitvě_u_Kresčaku

Tarih sahnesi içerisinde, tarihe yön veren birçok faktör söz konusu olmuştur. Devletler iyi veya kötü, meşru veya gayri meşru kendi varlıklarını idame ettirebilmek için çeşitli yollara başvurmuşlardır. Öncelikle şunun ayrımını yapalım: Krallıklar olarak ifade ettiğimiz devletler artık kabına sığmayıp, kendi sınırları dışına çıkarak zenginliğin olduğu yerleri gıdıklamaya başlarlar. Buna biz emperyalizm diyoruz. İmparatorluklar ise kendi devletlerini kurmuşlardır. Yıkılıp kendi devletlerini sade birer devlet olarak kurmuşlardır. Tıpkı Osmanlının son dönemlerinde yıkılmaya yüz tutması ve bunun sonucunda çeşitli ulus devletlerin kurulması gibi.

Sözgelimi Britanya bir krallıktır, İspanya bir krallıktır, İtalya bir krallıktır… Britanya Krallığı çeşitli kıtalarda sömürgeler edinerek buranın zenginliklerini kendi sınırlarına getirmekle kalmamış, buraları zihnen de sömürüye tabi tutmuştur. Hindistan, Pakistan, Endonezya, Hong-Kong, Singapur, ABD, Yeni Zelanda, Avustralya hep sömürülen devletlerdir. Bunlar hep baktığımız zaman çok dilli, çok dinlidir.

Siz Hindistan’a baktığınız zaman kabile, kavim olduğunu görürsünüz. Hep buradaki zeki çocuklar seçilip Oxford, Cambridge’de okutulur. Dilleri İngilizcedir. Zihinlerine hep bu işlenmiştir. Geri geldiklerinde bu yönde çalışmalarını sürdürürler. Yani alt yapıları burada oluşur. Ve buralarda siyasi olarak çalkantı olduğunda da ihlali hep Hindistan yapar fakat yağlı çıkan Krallık olur, bunu da göz önüne almak lazım…

Aynı şey imparatorluklar için geçerli değildir. Rusya da bir imparatorluktu. 1917’de Çarlık yıkıldı, fakat o devlet felsefeleri nasılsa yine öyle devam etti. Osmanlı da bir imparatorluktu, emperyal devletlerin kendi sınırlarını aşıp buralara kadar kalkıp gelmesi boşuna değildi. Petrol ve kaynaklar içindi. Fakat Osmanlı’dan sadece ve sadece ulus bir devlet olan Türkiye kaldı. Zihin nerede, feraset nerede, akıl nerede, cihan hakimiyeti mefkuresi nerede… Ara ki bulasın!!!

Tüm bu krallık, imparatorluklar içerisinde çeşitli iktisadi akımlar da doğmuştur. Merkantilizm (1450-1750) iktisadi düşünce akımı ülkelerin sahip olunan altın ölçüsünde  zengin sayılacağı görüşüne dayanır. Fizyokrasi ise tek verimli alanın tarım olduğu tezine dayanır ve felsefesini de bunun üzerine inşa eder.

İşte yüzyıl öncesinde zenginlikler sömürü üzerinden, emperyal devletlerin bizzat bulunduğu yerden kalkıp kaynakların bol olduğu yerleri zorla gasp ederek sağlanıyordu. 1.ve 2. Dünya savaşları böyleydi. Artık günümüzde uydular konuşuyor, teknoloji konuşuyor… Fiili olarak bir savaş izlemiyoruz dünya sahnesinde. Paranın, parayı iyi yöneten para babalarının akrobatik hareketlerle nasıl el değiştirdiğini görüyoruz. Alın şimdi finans merkezi yine yer değiştirdi. Şu anki savaş ekonomide bir denge ve yeraltı kaynak savaşıdır. Paranın nasıl bina edildiğini, yer değiştirdiğini, bu oyunun sonunun nereye gittiğini fark edenler kozu elinde tutarlar.

Para bu düzenin yerine oturtulmasında sadece bir aktör ama en önemlisi tabi. Senaristler ise bu paranın rolünü belirleyenlerdir. Eğer bu senaristlerden biri olmak istiyorsak uyanık olmak zorundayız. Artık fiili bir savaş beklemeyin. Silahların konuştuğu bir meydan savaşı değil paranın konuştuğu bir savaş izliyoruz. Buradan bu sanatı iyi becerebilenler galip çıkacaklardır. Unutmayalım paranın iki gözü varsa bir tarafı hep buraya bakmaktadır…

İbrahim YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir