Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

TAYYİP ERDOĞAN’I NEDEN SEVMİYORLAR?

 Tayyip Erdoğan’ı sevmeme, sevememe noktasında herkesin kendisine göre gerekçeleri vardır. Ama bir güruh var ki Erdoğan ne yaparsa yapsın yine sevemezler, sevemezler. Kendi sevdiklerinin sözleriyle ve yaptıklarıyla Erdoğan’ı mukayese ederler, etmekle de kalmaz akıllarınca mahkûm ederler. Kafaları hâlâ 1930’lu yıllardadır. Ülkeyi sattığından tutun da, terörü bile onun başlattığını söyleyecek kadar da aymazlaşabiliyorlar.

Peki, Erdoğan acaba nasıl biri olsaydı severlerdi?

İmam Hatipli olmasaydı belki sevebilirlerdi.

Namaz kılmayan bir cumhurbaşkanı olsaydı belki sevebilirlerdi.

Cuma namazına ve hatta bayram namazına dahi gitmeyen biri olsaydı belki sevebilirlerdi. Çünkü onların sevdikleri öyleydi. Namazla, niyazla, İslam’la işi olmazdı.

Erdoğan ve hanımı yal kovası büyüklüğünde kadehleri kaldırıp zafer bayramı kutlamalarında kafayı bulsaydılar belki sevebilirlerdi.

30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde şehitler için Kur’an okutmak yerine fışkı ziyafeti verseydi, aaa bu da bizim gibiymiş der ve belki severlerdi.

Bir gecekondu sakininin evine çay içmeye gideceğine Çankaya’da bir meyhaneye veya Anadolu Kulübü’ne gidip kafayı çekçeydi belki severlerdi.

Erdoğan milletin cebinden sigara paketini aldığında yerine bira, şampanya veya rakı şişesi koysaydı belki severlerdi.

Erdoğan çocukları yanına toplayıp onların eline bira şişesini verip de bu şekilde kameralara poz verseydi belki severlerdi.

Erdoğan rakı bizim milli içkimiz deseydi belki severlerdi.

Bira sütten daha faydalıdır deyip özendirici reklam yapsaydı belki severlerdi.

Erdoğan ailesi ile birlikte plajlarda boy boy fotoğraflar verseydi belki severlerdi.

Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde iftar sofraları kurmayıp da çilingir sofraları kursaydı belki severlerdi.

Erdoğan külliyede konuklarının karılarını ayağa kaldırıp onlarla dans etseydi belki severlerdi.

Erdoğan halk müziğini yasaklayıp batı müziğini çağdaş Türkiye’nin müziği budur; kafayı çekip Mozart’ın 12. Senfonisini dinleyip de ayağa kalkarak işte çağdaş Türkiye budur deseydi belki sevilirdi.

Erdoğan öteki cumhurbaşkanları gibi ne kadar PKK’lı, DHKP C’li militanı hasta diye affederek dağlara gönderip askere, polise kurşun sıktırsaydı belki severlerdi.

Erdoğan adı Türk Parası olan banknotları, Türkiye’de değil de sevdikleri cumhurbaşkanları gibi İngiltere’de bastırsaydı severlerdi.

Erdoğan dünyada meydana gelen gelişmelere seyirci kalıp da “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” yılanlığını yapsaydı, olan zulümleri görmezden, duymazdan ve hissetmezden gelseydi belki severlerdi.

Erdoğan Türkiye’nin dışında Türk yoktur, Türkiye’de yaşayan herkes Tük’tür deseydi belki severlerdi.

Erdoğan Suriye’den, Irak’tan gelenleri birilerinin Stalin’e teslim ettiği gibi zalimlere teslim edip kurşuna dizilmelerini seyretseydi belki severlerdi. Boraltan Köprüsü faciasının tekrarı onları belki de sevindirirdi.

Erdoğan dünyanın mazlum Müslümanlarıyla ilgilenmeseydi, bunun yerine Alaska’da ve kutuplarda karaya vuran balinalarla ilgilenseydi belki severlerdi.

Erdoğan gönül kıblesini Mekke’ye değil de Londra’ya, Paris’e, Moskova’ya, Tel Aviv’e çevirseydi belki severlerdi.

Erdoğan Balkanlardaki Osmanlı eserlerini ihya edeceğine, Anadolu’daki Roma ve Bizans eserlerini ve tapınaklarını restore etseydi belki severlerdi.

Erdoğan onların sevdikleri cumhurbaşkanları gibi Başbakan’a dönüp bana bak: “Valileri ben atarım, Kaymakamları ben atarım, Milletvekillerini ben seçerim, Emniyet Müdürlerini ben atarım, Milli Eğitim Müdürlerini de ben atarım.” “Peki, ben ne yapacağım diyen Başbakan’a sen de ekonomiyle uğraş.” diyen bir cumhurbaşkanı olsaydı belki severlerdi. Böyle söyleyince diktatör olmuyor ya.

Erdoğan yollar yapmasaydı, hava alanları yapmasaydı, santraller yapmasaydı, barajlar yapmasaydı, köprüler yapmasaydı, kanallar açmasaydı hiç ağaç kesilmeyecekti ya belki o zaman severlerdi. Atla, eşekle gideceklerdi, çam çırası yakacaklardı, doğal gaz panelinin yerine odun sobasının başında ısınacaklardı.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Erdoğan onların nostaljik konforunu bozdu. Eğer bozmasaydı belki severlerdi.

Erdoğan okullarda kara önlüğe, kara tahtaya, beyaz tebeşire devam etseydi, çocukları kitap kuyruklarında sıraya dizseydi, milleti dininden ve diyanetinden eden halk evlerini, köy enstitülerini kursaydı ve sahiplenseydi belki severlerdi.

Erdoğan Türk’ün tarihi cumhuriyetin ilanıyla başlar deseydi belki severlerdi.

Erdoğan Osmanlıyı ve Selçukluyu atlayıp İslam öncesi Türk devletlerinin tarihi bizim tarihimizdir, Selçuklu ve Osmanlı ile geçen bin yıllık süreç bizim değildir deseydi belki severlerdi.

Erdoğan öncekiler gibi süklüm püklüm büklüm bir cumhurbaşkanı olsaydı, etliye sütlüye karışmayan, koltuğunda oturan, hükümete noterlik yapan, hiç kızmayan, kızdığını belli etmeyen, ağzını hiç açmayan, konuşmayan, seçim olmuş olmamış hiç işi olmayan biri olsaydı belki severlerdi.

Erdoğan, cumhurbaşkanını halkın seçimine götürmeseydi ne kadar da iyi olurdu. Meclise namluyu çevirince ne güzelde cumhurbaşkanı seçiyorlardı. Millete namlu çevirmek zor oluyor netekim. Bundan sonra bu millet dinsiz birine devlet yönetimini vermeyecek, bir sarhoşu seçmeyecektir. Bütün bunları yapmasaydı belki severlerdi.

Abdülhamit’ten sonra, Menderes’ten sonra, Özal’dan sonra, Erbakan’da İslam coğrafyasını bu denli heyecanlandırıp ümit olmasaydı belki severlerdi.

Müslüman halklar tarafından değil de Türkiye düşmanı liderler ve halkları tarafından sevilseydi belki onlar da severlerdi.

Osmanlı ailesini çamaşırlarını dahi almalarına müsaade etmeden apar topar kovmuştunuz ya Erdoğan’ı da aynı şekilde kovabilecek olsaydınız belki severdiniz.

Ve Erdoğan Müslüman olmasaydı,           Laiklik benim dinimdir, gökten indirildiği var sayılan safsatalarla (!) işim olmaz deseydi belki severlerdi.

İyi ki sevmiyorsunuz; yoksa biz nasıl severdik.

 

 

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir