Yazıyı aynen aşağıya alıyorum. İyi okumalar…
***
Türkiye ABD’ nin savaş alanı, İsrail’in savunma hattı mı?
Herkes kendi oyununu oynamakta, kendi çıkarları hesabına aşık atmaktadır.
Türkiye’ nin artan ağırlığı, saygınlığı ve kendi ekseninde oluşturmaya çalıştığı yeni alternatif oluşum AB ve NATO çevresinde rahatsızlıklar oluşturuyor.
Artık Türkiye’ nin on yıl önceki Türkiye olmadığı, aktif ve tutarlı dış ve iç politikasıyla türbinlerden sahaya indiğini herkes görmektedir.
AB ve NATO içindeki karar vericiler bu durumdan rahatsız olup, Türkiye’ye yeni gömlekler biçmekte, yeni roller teklif etmektedirler.
Bir tarafta, Fransa ve Almanya’ nın başını çektiği ‘’Farklı statüde AB ortaklık’’ teklifi, öbür tarafta NATO Genel Sekreteri aracılığı ile ‘’Türkiye’nin Avrupa Savunma Birliğine özel statü ile kabul’’ edilmesi teklifi, beri tarafta 19 Kasım’da gerçekleşecek olan NATO zirvesinde Füze kalkanı projesi ile Türkiye köşeye sıkıştırılmak isteniyor.
Bu girişimlerle büyük özveri ve çabalarla başlatılan hamlelerin önüne geçmek ve Türkiye’ nin yalnızlaştırılması, tesirsiz hale getirilmesi amaçlanıyor.
Son dönemde Türkiye’ nin Suriye, Lübnan, Ürdün, Libya, İran ve diğer İslam dünyasındaki ülkelerle, Balkanlarda, Kafkaslarda, Rusya, Orta Asya ve Afrika’da kurulan dostluk köprülerini dinamitlemek için her tip ayak oyunları tezgahlanıyor.
Önceden hazırlanmış bir senaryo da figüran olarak Türkiye roller biçiliyor.Buna yanaşmak istemeyen Türkiye ise, Dünyadaki etkin lobiler ve uluslar arası kuruluşlarca çeşitli propaganda, fitne fırtınaları estirilerek etkisiz hale getirilip bu oyuna teslim olması isteniyor.
Yıllardır uyuşturucu, kara para aklama baronlarının ve terör finansörlerini cirit attığı Hakkari’de konuşlandırılması istenen Füze kalkanı projesi ile, Türkiye’ nin komşularıyla düzelen ilişkileri tekrar gerginleştirilip, bir korku imparatorluğu kurularak bölge ülkeleri yeniden bir birine düşman edilmesi planlanıyor.
Böylece modern sömürgeciliğin devamı sağlanacak, bu arada da İsrail’in ayakta durabilmesi için gerekli her türlü şartlar oluşturulacaktır.
Füze kalkanını Türkiye’ye kurulması, komşularımızla olan ilişkilerimizi gereceği gibi, Türkiye’ yi de AB ve ABD’ nin savaş meydanı haline getirecektir.
Türkiye kendine yönelmediği sürece hiç bir komşusu ülke ile savaşmak, başkalarının başlattığı bir savaşta figüranlık yapmak, ülkemizi savaş alanı haline getirmek isteyenlere boyun eğmek zorunda değildir.
İran’daki nükleer gelişmelerden rahatsız olan ABD’ nin İsrail’in Atom silahlarından hiç söz etmemesi, iki yüzlülüğünün ve samimiyetsizliğinin delilidir.
Nükleer güç ve silahlar ABD, Fransa, İngiltere, Hindistan, Rusya, Çin gibi ülkelerde olursa meşru; Pakistan, İran ve diğer İslam ülkelerinin elinde bulunursa gayri meşrudur gibi bir anlayış apaçık bir saçmalıktır.
Ortadoğu’ yu ve Dünyayı iki yüzlülükle yönetmek isteyenlere, kana bulayan güçlere yardımcılık, yataklık yapıp destek verenler, en az onlar kadar vebal içindedirler.
Dost ve kardeşlerimize uzanan her kanlı el, bize de uzanmış demektir.
Onların yüreğini dağlayan her acı, bizim de ortak acımızdır.
Komşumuzun üzerine bizim ülkemizin topraklarından füzeler yağdırılırken, kardeşlerimiz gözlerimizin önünde katledilirken, ülkemiz savaş meydanı yapılırken biz nasıl bu ülkede rahat uyku uyuyabiliriz ?
‘’Kardeşinin derdiyle dertlenmeyen’’,’’Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir’’ diye düşünen bir medeniyetin çocukları olan bizler, nasıl olurda başta ülkemizi , İran, Suriye, Irak ve Rusya’yı tehdit eden bu füzelerin ülkemiz topraklarında ve de yabancıların kontrol ve komutasında topraklarımızda kurulmasına razı olabiliriz?
Hangi millet ülkesinin ‘’Yabancıların savaş olanı olmasını ister’’ ?
Füze kalkanı ile savunulmak istenen ABD ve İsrail menfaatleri, bir savaş meydanı haline getirilmek ve mahvedilmek isten de ülkemizdir.
Direkt Türkiye’ye yönelmeyen bir tehdide karşı, Türkiye’ nin komşularına karşı gardını alması beklenemez.
Türkiye’ nin Hakkarileştirilmesine , Hakkari’nin veya ülkemizin herhangi bir yerinin de ABD ve İsrail’in savunma cephesi haline getirilmesi, Siyonist ve iş birlikçilerinin planıdır..
Tüm kontrolü yabancıların emir ve komutasında olan bu silahların bir gün yerli darbecilerle birlikte halkımıza karşı kullanılmayacağına kim garanti verebilir.
Komşularımızla aramızı açacak bu projeye karşı çıkmak her vatandaşın ve tüm sivil toplum örgütlerinin görevidir. Bu oyun, bu hain plan mutlaka bozulmalıdır.
Türkiye toprakları ne yabancı güçlerin savaş cephesi, ne de İsrail’in savunma hattıdır.
Bu hain plana karşı çıkmak vatan müdafasıdır .
Arif Altunbaş – Haber 7