Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

MİLLİ MÜCADELE’NİN LİDERİ NASIL BELİRLENDİ!!!

Halil Yaşar Kollu’nun kaleme aldığı “HEYET III” adlı eser devletin cumhuriyet döneminde açıklanmamış ve şimdiye kadar hiçbir yerde yazılmamış sırlarını deliller ve belgeler eşliğinde okuyucularına sunuyor. Ekim 2018’de ilk basımı yapılan eser önceki iki seriyi aratmayacak derecede etkili. İlk okuduğumda pek bir tat alamadım, anlayamadım daha doğrusu. O yüzden ikinci kez okumaya başladım…

Yazarın da dediği gibi bir tarih profesörünün bile belki de ilk defa okuyacağı bilgiler mevcut içerisinde. Zira ben de dahil şimdiki nesillere de bu bilgiler aktarılmıyor sadece kronoloji tarihçiliği üzerinde duruluyor. Bu da bizleri “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” demek oluyor.

Kitabın hemen başında çok önemli bir konuya değinilmiş. Konu  MİLLİ MÜCADELENİN başına kimin geçirileceği. Bununla ilgili toplantı Sultan Vahdettin’in ablası Mediha Sultan’ın oğlu Sami Bey’in evinde yapılır. Tarihler Mart 1919’u göstermektedir. Dikkat edin henüz Mayıs değil!

Ordudaki üst düzey isimler Milli Mücadelenin başına kimin geçeceği ile ilgili fikir alışverişlerinde bulunurlar. Kimi bir isim söylemekte kimi ise o ismi uygun bulmamakta. Gece yarısı olduğunda ise herkesin hemfikir olabileceği bir isim üzerinde anlaşmaya yakındırlar. Bu isim Enver Paşa’nın kardeşi ve “BAKÜ FATİHİ” olarak bilinen Nuri Paşa’dır. (Nuri Paşa daha sonraları Kıbrıs Harekatı için el altından silah aktardığı gerekçesiyle kendisinin de içinde bulunduğu fabrikada patlayan bomba nedeniyle şehit olacaktır.)

Herkes dağılmak üzereydi. Sonuçta Nuri Paşa üzerinde karar kılınmıştı. Herkes vedalaşırken bir aracın yaklaştığını gördüler. Hemen silahlarına sarılmışlardı. Ancak gelenin Refet Bele olduğunu anlayınca rahat bir nefes aldılar. Refet Bey özürlerini diledikten sonra kimin üzerinde karar kılındığını sorarlar. Refet Bey, Nuri Paşa cevabını alınca “Bu pek doğru karar olmasa gerek” der.

Oradakilerin sebebini sorması üzerine Refet Bey de herkesin daha çok tanıdığı birinin olması gerektiğini söyler ve tekrar görüşmek üzere köşke girerler. Refet Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın olmasını, onun arkasında Çanakkale’nin olduğunu ve bunun da güçlü bir dayanak olduğunu söyler.

Orada tartışma tekrar başlar. Öyle ki Mustafa Kemal Paşa’yı da istemeyenler vardır. Padişaha gönderilecek isim listesi hazırlanır. Listede hangi isimlerin kimi söylediği ve hangi ismi kimin istemediği yazılıdır. Artık bir isim üzerinde anlaşılır, son kararı verecek olan da Sultan Vahdettin’dir.

Listeyi Padişaha sadrazam götürmüştür. Sadrazam listeyi Sultana sunarken askerlerin Mustafa Kemal Paşa’yı istediğini söyler. Vahdettin, ablasının oğlu Sami Beye “Ne dersin, Enver mi daha iyi askerdir yoksa Mustafa Kemal mi?” der. Sami Bey bir yandan kendisine uzatılan notu okumaktadır. Notta şöyle yazmaktadır:

“En iyi askerimizdir ama bazı sebeplerden dolayı uygun değildir. Cumhuriyetçi olduğu söylenir.” (Mustafa Kemal için)

Sami Bey, Sultana dönerek “Yazılanları okudunuz Sultanım. Hepsi doğrudur. Mustafa Kemal cumhuriyetçi biridir. Hanedanı sıkıntıya düşürebilir. Hanedanınızı düşünüp başka bir isim düşünelim.” der.

Sultan Vahdettin ise “Ne Hanedanı! Ne Hanedanı! Hanedan mı kalmış? Hanedan olmuş handegan! Madem en iyi askerimiz diyorlar, o zaman onun gitmesi lazım.” diye sertçe konuşur. “Eski paşalar onu kıskanıyorlar” der ve askeriyenin aldığı karara imza attıktan sonra şöyle der:

“Bu adam bu işi yapacak.”

Yazıyı bitirmeden ben de bir parantez ekleyeyim. Sultan Vahdettin çok önemli bir noktaya değinmiş. Hanedan falan kalmamıştı artık ortada. Vahdettin’in asıl amacı artık Anadoluyu kurtarmak Kars-Edirne arasını kurtarmaktı. İki kişi üzerinde tartışıyorlardı. Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa. Enver Paşa’yı askerler çok severdi ama Subay kadrosu pek sevmezdi. Mustafa Kemal Paşa’nın arkasında ise koskoca Çanakkale vardı hem de Cumhuriyetçiydi. O zaman için öyle birinin olması gerekiyordu. Enver Paşa dindar bir insandı. Yanlış anlaşılmasın burada Mustafa Kemal Paşa’ya bir şey dediğim yok. Zaten Sultan Vahdettin de onun Cumhuriyetçi kimliği nedeniyle onu görevlendirmişti. Olaya bu açıdan bakarsak daha iyi anlarız diye düşünüyorum. O zamanın derin Türk Ordusu. Şimdi daha iyi anlıyoruz her şeyi…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir