Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

OLAĞANÜSTÜ HAL İMANI

Darbeler ve sonrasında yaşananlar, insanların iç dünyalarını dışa vurmalarında önemli rol oynar. Birileri çıkar ve açıkça darbeyi kim yaparsa yapsın ve kime karşı yaparsa yapsın karşı çıkar. Birileri vardır çok yüksek sesle söyleyemeseler de yine de darbeyi destekler mahiyette açıklamalar yaparlar. Birileri vardır ki münafıklık yaparlar, muhatabına göre tavır alır, bazen darbeye karşı çıkar, bazen de hak ettiler der. Birileri de vardır ki bana dokunmayan yılan bin yaşasın der ve yılanlık yapar.
Darbeler aynı zamanda münafıkların, müfterilerin ve fasıkların ortalıkta cirit atmasına zemin hazırlar. 15 Temmuz darbesi sonrasında yaşanan devletteki temizlik harekâtı birçok insanın canını yakmıştır. Canı yananların bir kısmı bu lanet olası cemaatin müntesibi iken, bunlarla hiç alakası olmadığı halde bir fasık iftirası ile işinden gücünden olan insanların, mağdurların varlığı da söz konusudur. Bunlarla ilgili incelemelerin titizlikle yapıldığına inanmak istiyoruz. At izini it izine karıştıranların da temizlenmesi lazım. İnsanların onurlarıyla, şerefleriyle ve haysiyetleriyle oynamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Fakat görüyoruz ki müfteriler çok iyi çalışıyorlar ve birçok masumun canını yaktılar, yakmaya da devam ediyorlar. Bunlar unutmasınlar ki yaşattıklarınızı yaşamadan ölmeyeceksiniz. Kimsenin yaptığını yanına bırakmayacak olan bir Rabbimizin varlığına iman ediyoruz. Birçok masumun işinden gücünden olduğu ortada iken; birçok Fetocunun ortalıkta cirit attığı da gün gibi aşikârdır. Devletin yapacağı en önemli iş, vatandaşlarının onurunu birilerinin insafına terk etmemesidir.
Darbe süreçlerinde yaşananların ve sonrasındaki olağanüstü hal sürecinin insanları tedirgin etmekte olduğuna şahit oluyoruz. İftiraların kol gezdiği ve birçok masumun canının yandığı günlerde bazı insanların tedirgin olması gayet normaldir. Peki, bu normallik doğrumudur? 15 Temmuz öncesindeki salih amellerimizi neden terk edelim? İslam’ın Mekke döneminde müşrik elebaşlarının baskı, zulüm ve işkencelerine maruz kalan Müslümanlara boykot uygulandı ve Müslümanların tamamı Ebu Talib mahallesinde toplandılar. Üç yıl boyunca her türlü imkânsızlığı burada yaşadılar. Aç kaldılar, susuz kaldılar, çocukların ağlama sesleri Kâbe’den duyuluyordu. Çembere alınan Müslümanlara her hangi bir yardım yapılmasın diye başlarına nöbetçiler dikilmiş, yardıma teşebbüs edenler en ağır işkencelere tabi tutuluyordu. İnsanlar ağaç kabuklarını ve ölmüş hayvan derilerini kaynatıp yemek gibi durumlarla baş başa kalmıştı. İşin ilginç tarafı bu işkenceye maruz kalanlar sadece Müslümanlar değildi. Haşimoğullarının başta Ebu Talib olmak üzere diğer Müslüman olmayan fertleri de boykot uygulamasının her türlü zulmüne maruz kalmışlardı. Boykot süreciyle alakalı olarak çok farklı anlatımlar dinledik ve okuduk. Fakat hiçbirisinde boykota maruz kalan Müslümanların yeni dinden vazgeçip Mekkelilere sığındıklarını ne duyduk ve ne de okuduk. Müslümanlar böyle yapmadığı gibi Haşimoğullarının Müslüman olmayan fertleri de Müslümanlarla birlikte olmaktan vazgeçip Mekkelilere sığınmadılar. Peygamberimizin rahle-i tedrisatından geçenlerin özgün bir duruş göstermelerini anlamak mümkündür. Peki, Müslüman olmayanların bu duruşlarını nereye koyalım, onlar neden katlandılar? Bu olsa olsa akrabalık bağları ve vicdanla açıklanabilecek bur durumdur. Zira boykotun kaldırılmasında Mekke’nin vicdan sahibi müşriklerinin etkisinin olduğunu da bilmemiz gerekir.

Biz ne yapalım? 15 Temmuz sonrasında yememizde ve içmemizde bir kesinti yaptık mı? Gezmemizde tozmamızda bir kesinti yaptık mı? Hangi standardımızdan vazgeçtik. Hiçbirisinden vazgeçmedik. Elimizde salih amel adına hangi değerler var ise onlara tutunmaya ve onları yaşamaya devam edeceğiz. Allah’ın, Meleklerin murakabesinden kaçış yoktur. Korkularımızın, endişelerimizin ve kaygılarımızın esaretine teslim olmayalım. Her kaçışın vahyin yol haritasından sapmak olduğunu unutmayalım. Yoluna devam edenlere selam olsun.

 

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir