Pazartesi , 4 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
O’NUN HAYATI

O’NUN HAYATI

Hz. Peygamber, amcası Ebu Talib’in yanındaydı artık. Ebu Talib ticaretle uğraşıyordu. Hz. Peygamber amcası ile ticari seferlere katılıyordu. Yine Şam’a gittikleri bir seferde Büsra kasabasına uğradılar. Burada Bahira adında bir rahiple karşılaştılar.

Bahira, Hz. Peygamber’i görünce onda başka bir hal olduğunu sezdi. Bahira Lat ve Uzza hakkı için sorular sorduğunda Hz. Peygamber bunu kesinlikle kabul etmedi. Lat ve Uzza’ya yemin etme, onlar benim düşmanımdır dedi.

Bahira alacağını almıştı. Verdiği cevaplardan Hz. Peygamber’in son Peygamber olacağını anladı ve bunu Ebu Talib ile paylaştı ve Şam’a kesinlikle gitmemelerini, bunu başka sezenlerin olabileceğini ve O’na zarar verebileceklerini ifade etti. Ebu Talib de Şam’a gitmekten vazgeçti.

Hz. Peygamber daha sonraları ticaret hayatına devam etti. Kureyş’in zengin, itibarlı kadınlarından olan Hatice de ticaretle meşguldü. Hatice, Ebu Talib’in teklifi ile Hz. Peygamber’e sermaye vererek kölesi Meysere ile birlikte kervanla ticarete gönderdi.

Hz. Peygamber’e ticari anlamda güvenebileceğini gören Hatice, daha sonraları Hz. Peygamber ile evlendi. Hz. Peygamber 25 yaşındayken, kendisinden 15 yaş büyük olan Hatice ile evlenmişti.

Hz. Peygamber’in 3’ü erkek, 4’ü kız olmak üzere 7 evladı dünyaya geldi. İbrahim hariç hepsi Hatice’dendi. Erkek çocukları Kasım, Abdullah ve İbrahim, kız çocukları ise Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma’ydı.

Kasım O’nun ilk çocuğuydu, bu yüzden ona Ebü’l Kasım denmiştir. Hz. Peygamber, Kasım ve Abdullah’ı kendi elleriyle toprağa vermişti. Kız çocuklarını gelin edecek, ancak Fatıma hariç diğer kızlarını da hayatta iken toprağa verecekti. Fatıma ise kendisinden sonra 6 ay dayanabilecekti.

En büyük kızı Zeynep’i Ebu As ile Rukiye’yi Hz. Osman ile evlendirmiş, Rukiye ölünce diğer kızı Ümmü Gülsüm’ü Osman’a vermişti. Hz. Osman’a Zinnureyn denmesinin nedeni de budur. Kızı Fatıma’yı ise Hz. Ali ile evlendirmişti.

Yazdıklarımızdan da anlaşılmalıdır ki; kendisi ve ailesiyle birlikte İslam’a adanmış bir hayat… Bu hayat da zannedilmemelidir ki rahatlık içerisinde geçmiş… Bütün sevdiklerini daha hayatta iken kaybetmiş, her türlü zorlukla karşılaşmış, İran Kisra’ları, Roma Kayzer’leri yumuşak yataklarda, kuş tüyü yastıklarla yatarken O, hayatını hasır üzerinde geçirmiş…

Ki, bununla ilgili gerçek Hz. Ali’nin, Hz. Peygamber’in naaşını yıkarken görülmektedir. Hz. Ali, Hz. Peygamber’in naaşını yıkarken sağını çevirdiğinde hasır izi, solunu çevirdiğinde hasır izini görünce gözlerinden yaşlar akar. Ve şöyle der: “Ya Peygamber, İran Kisra’ları, Roma Kayzer’leri rahat yaşarken sen ömrünü bu din için mücadele etmekle geçirdin, hasırlar üzerinde yattın. Halbuki Allah, bu dünyayı senin yüzü suyun hürmetine arattı. Sen isteseydin şu Uhud Dağı’nı altın yapardı.”

İşte böyle bir hayat… O’nun hayatı hiç kolay değildi. Diğer Peygamberler gibi, İslam dinini yaymak için vermiş olduğu mücadelede yaşadığı zorluklar kimin başına geldi? Daha doğmadan babasını, 6 yaşındayken annesini, 8 yaşında dedesini, hayatta iken evlatlarını toprağa verdi…

İslam’ı yaymaya hizmet ederken yollarına dikenli çalılar mı, namaz kılarken sırtına deve işkembeleri mi konmadı, sokaktan geçerken üzerine çamur mu atılmadı, Uhud Savaşı’nda dişi mi kırılmadı, her türlü hakarete mi uğramadı!…

Bugün bile bunlar herhangi birimize yapıldığında hakaret kabul etmez miyiz? Ama bütün bunlar Allah’ın elçisine, alemi O’nun yüzü suyu hürmetine yarattığı Habibine, son Peygamber’e yapılıyordu…

Ama biz Müslümanlar O’nun hayatı boyunca uğruna mücadele ettiği İslam’ı, Kur’an’ı tanımıyor, bilmiyoruz. Özellikle bu satırları okuyan genç kardeşlerime sesleniyorum. O’nun hayatı bir futbolcunun, bir şarkıcının, bir siyasetçinin veya başka bir şey… Hepsinin hayatından daha önemli değil mi?

Yanlış anlamayın, bu satırlar benim için de geçerli. O’nun hayatını kendi hayatımız gibi bilmeli, verdiği mücadeleyi daha iyi anlamalıyız.

Öyle ki O vefat etmek üzereyken bile, “Ümmetim, Ümmetim” demişti…

Haftaya Peygamberlik görevinin başlaması ile devam edelim…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir