Dün başlayan 2017-2018 Eğitim ve Öğretim yılında isteyen hanım öğretmenlerin derslere başörtülü olarak girmelerini buruk bir sevinçle karşıladım. Benim ablam bir öğretmendi. Ve Ablamın bu günleri görmesini ne kadar çok isterdim.
Ablamın Bu günleri görmesi kısmet olmadı. Rahmeti rahmana kavuştu. Kendisi İzmir Balçova ilköğretim okulunda öğretmendi. Daha önce Yeşildere’de bir okulda ders veriyordu. O yıllarda Balçova’dan Yeşildere’ye gitmesi tam bir işkence idi.
Yıl 1980 öncesi ve sonrası yıllar… İzmir’in yazın o bunaltıcı havası.. kışın yağmuru çamuru 2 vasıta değiştirerek ve 8-10 yaşındaki ikizleri (Levent ve Ercüment) sürükleyerek Belediye otobüsleriyle Yeşildere’ye gitmek kolay değildi.
Tayinini Balçova’ya yapmak istiyor ama İzmir’i bilenler bilir.. Bu pek kolay değil. Bu iş; bir öğretmeni Çatalca’nın köylerinden birinden alıp Yeşilköy’e tayin etmek gibi bir şey… Üstelik Mardin’den yeni gitmiş.. kimi kimseyi tanımıyor ki araya aracı koysun da ikizleriyle çektiği bu işkence son bulsun.
Yine de Şansını denemek için müracaat ediyor. Milli Eğitim Müdürlüğündeki görevli Balçova’ya tayin için önünde 7 kişinin olduğunu.. kendisine sıra gelene kadar uzun yıllar beklemesi gerektiğini iyisi mi Yeşildere’deki okuluna alışmasını tavsiye edip gönderiyor
.
Ancak Beklenmeyen bir şey oluyor. O 7 öğretmenin her birisi çeşitli sebeplerden dolayı Balçova’ya gitmekten vazgeçip başka yere tayin oluyor veya emekliliği dolanlar emekliliğini istiyor. Aynı yıl Ablamın tayini kimsenin beklemediği bir şekilde Balçova’ya yapılıyor. Yeşildere’deki öğretmen arkadaşları bu tayin işine bir türlü kafaları yatmadı. ”Yok yok!..Sen kesin çok büyük bir yerden torpil yaptın. Yoksa mümkün mü müracaat ettikten kısa bir süre sonra Balçova’ya tayinin olsun!!!?..” şeklinde konuşup durdular.
Ablam Balçova’ya tayin oldu ama çilesi hala bitmemiş ki, bu sefer diğer öğretmenler kendisini mütemadiyen şikayet edip duruyorlar. Şikâyetler arttıkça müfettişin biri gidip diğeri geliyor. Sebep? Sebebi şu: Ablam son ders zili çaldıktan sonra başörtüsünü takıp okuldan öyle çıkıyormuş. Bu da Atatürk ilke ve İnkılaplarına aykırıymış. Hem böyle okuldan başörtüyle ayrılması çocuklara kötü örnek oluyormuş..falan.
İş o kadar sıkıcı olmaya başladı ki, ablam Yeşildere’deki okulu arar oldu. Çünkü Orada ablama sataşmak isteyen Laik-Kemalistlere Solcu öğretmenler (antiemperyalist gerçek solcular) karşı çıkıyor ablama fikirleri ayrı da olsa destek çıkıyorlardı. Ancak Balçova’daki okulda onlardan kimse olmadığı gibi bir tane namaz kılan öğretmen var ama onu da Laik-Kemalistler sindirdiği için ve de tek başına olduğu için sesi çıkmıyor.
Gelen müfettişler Suç unsuru bulamadıkları gibi ablamın başarı grafiğine bakıp tebrik edip gidiyorlar.
Ablamın öğretmenlik yaptığı günleri bilenler bilir. Veliler Çocuklarını ablam okutsun diye rica üstüne rica ediyorlardı. Bedia öğretmenin sınıfında okuyan çocuk şanslı çocuk sayılırdı. Müdür de bunu biliyor ama diğerlerinin şirretinden çekindiği için ablama: ‘’Bedia hocam lütfen şu başörtünü dışarı çıktıktan sonra takıver! Bunları üstüme söyletip durma…’’ diye ikaz ediyordu. İyi ama bir öğretmen dışarı çıktıktan sonra herkesin gözü önünde başörtüsünü nasıl taksın?
Ablamın Yeşildere yolundaki Fiziki çilesi bitmişti ama Laik-Kemalistlerin manevi baskısı onu canından bezdirmişti. Artık emeklilik günlerini saymaktan başka çaresi kalmamıştı. Nihayet emekli oldu. Ama bu sefer vücudunda bezeler türemeye başladı. Ablam kanser olmuştu. Ve maalesef Hanımefendi öğretmenlerin özgürce başlarını kapatıp derslere girdiği günleri göremeden vefat etti.
Allah Gani gani Rahmet eylesin Nur içinde yatsın Mekanı Cenn