Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Yeni Türkiye’ye kimler karşı?

 Başörtü zulmüne ve sekiz yıllık kesintisiz eğitim kumpasına, imam hatip ve meslek liseleri mezunlarına uygulanan haksız ve adaletsiz puan ve katsayı uygulamasını ortadan kaldırılmasını istemeyenler…

Kur’an, ezan, cami, Kur’an kursu düşmanları, haccın, namazın, dindarlığın yaygınlaşmasını, kısaca; Türkiye ve İslam topraklarında İslam medeniyet ve kültürünün yeniden ihya ve inşasını istemeyenler.

Uzaya uydu göndermemizden, kendi İHA’larımızı, tankımızı, füzemizi, denizaltı ve savaş gemilerimizi, uçaklarımızı, uçak gemimizi ve savunma silahlarımızı kendimizin yapmasından rahatsız olanlar,

denizin altından otoban -Avrasya Tüneli-, Metro -Marmaray-, Türkiye’den Kıbrıs’a -denizin altından- su götürmemize hasetlik ve kıskançlıkla bakanlar.

Darbe çığırtkanları, darbe yanlıları, darbe sevdalıları, yalakaları ve darbeciler…

Yıllarca militarist, dikta yönetimlerini demokrasi diye millete yutturmaya çalışan

Cumhurun anasından emdiği ak sütü Cumhuriyet rejimi diye burnundan getiren zalimler, ikiyüzlüler, hainler, yalancı Cumhuriyetçiler.

Üniversitelerde batının ücretsiz köleliğini yapan, aydınlığın düşmanı kara cübbeli aydınlar, cahil Prof.’ lar, satılmış medya organlarının nefret kusan kalemleri…

“Dünya beşten büyüktür” denilince ürken fincancı katırları, bu katırların ürkmesinden telaşa kapılan emperyalizmin uşakları, Boğaz Baronları, Beyaz Türkler.

Davos’ta İsrail devlet başkanının yüzüne; ‘’Siz sadece öldürmesini bilirsiniz, Siz zalimsiniz, Siz katilsiniz’’ dediği için Erdoğan ve onun şahsında Türkiye’ye karşı olanlar.

Türkiye BM’ e, İMF’ e, NATO ve uluslararası sömürü çarkları ve güç odaklarına eyvallah etmediği için, dış borçları ödeyip, IMF’ e borç verebilecek bir duruma geldiği için onun gücünden huzursuz olanlar.

Ülkemizdeki ve Bölgemizdeki emperyalist batının uşak ve taşeronlarına fırsat ve imkân vermediği için, dünya mazlumlarının yanında ve tüm zalimlerin karşısında onurlu bir duruş, politika ve diplomasi sürdürdüğü için,

ABD, AB, Rusya, Çin gibi dünya devlerinin karşısında eğilip bükülmediği için,

Kendine özgü politika, stratejiler izleyen Türkiye’nin geleceğin süper devletlerinden birisi olma yolunda olduğu için,

Türkiye’nin her alanda Balkanlarda, Afrika, Ortadoğu, Ortaasya ve Kafkaslarda yükselen bir değer ve göz kamaştırıcı bir cazibe merkezi olmaya doğru hızla ilerlediği ve onların gelecekteki umudu olan bir ülke olduğu için,

Sağlık alanında, ulaşımda, iletişimde, sosyal yardımlaşmada çağdaş ülkelerin birçoğundan daha iyi bir duruma gelmemizi çekemeyenler. Avrupa’da ve dünyada birçok ülke batmak ve iflas durumunda iken, Türkiye’nin istikrarlı, sürdürülebilir ve bir ekonomiye sahip olmasını içlerine sindiremeyip hazmedemeyenler.

Kırk yıldır bitirilemeyen terörü önce barışla, daha sonra eğere de semerede gelmeyen uzlaşmaz tutumu karşısında muhataplarıyla anladığı dille konuştuğu için, insan hak ve özgürlükleri temellinde ekonomik, hukuki, siyasi ve sosyal devlet içerikli önemli reformlar yaptığı için, muhalefetin inat ve itirazlarına rağmen özgür ve bağımsız bir anayasa çizgisinden vazgeçmediği, eski kokuşmuş düzeni ‘’Yeni Türkiye’’ düzeniyle değiştirip kokuşmuş eskiyi tarihin çöplüğüne atmak istediği için Yeni Türkiye’yi ve onu inşa ve ihya etmek isteyenleri sevmiyorlar.

Kısaca; eski 12 Cente muhtaç olan Türkiye artık bağımsız, özgür, güçlü yeni Türkiye olduğu için, bu durumdan kaygı duyan, rahatsız olan, korkan, ürken herkes, her devlet ve millet Yeni Türkiye’ye karşı.

Bütün bu yapılanlar yeter mi? Tabii ki yetmez. Yeni Türkiye mimarlarının, sevdalılarının hiç mi hataları ve yanlışları yok? Elbette; var ve bundan sonra da var olacak. Hatasız kul olur mu?

Hatalar ve yanlışlar kuru kuru muhalefet etmek, kenardan çemkirmek, karşı çıkıp didişmek, arkadan çekiştirmek, karalamak, uluslararası şer güçlerin oyun ve tezgâhlarında figüranlık ve soytarılık yapmakla olmaz. Bizzat o yanlışı düzeltmek ve yerine doğruyu koyma gayret ve mücadelesi içinde olmakla olur.

Türkiye; Türkü ile Kürdü ile Lazı ile Arabı ile iktidarıyla muhalefetiyle, zalimiyle mazlumuyla, şerefsiziyle namussuzu ile özetle; bu ülkede yaşayan herkesin ortak malıdır. Onu korumak, ona sahip çıkmak, onu yükseltmek ve yüceltmek herkesin ortak sorumluluğu, görevi ve vazifesidir.

Arif Altunbaş – Haber 7

arifaltunbas@hotmail.com 

@arfaltunbas

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir