Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

GİT AMA DOSTLARINI UNUTMA

Mısır’da Zavira Zindanı’nı ziyaret ettikten sonra saraya gitmek üzere yanlarından ayrılan İnarus’a dostları arkasından seslenirken söyledikleri söz başlığa aldığımız cümle idi:  “Git ama dostlarını unutma.” Bizim kültürümüzdeki “Vefa bir semt adıymış”özdeyişini hatırlatıyor. Zaman zaman insanımızın kullandığı bu söz aynı zamanda bir sitemin ve bir serzenişin ifadesidir. İfade aynı zamanda insanların karşılıklı olarak birbirlerine kırılganlığının da yansımasıdır.

Dost olarak unutulmak insanın sosyal kaderi gibidir. Ucundan kıyısından herkes bir şekilde bu durumu yaşar. Kimi fazla takılır, kimi o kadar da aldırış etmez. Kimisi de bağışıklık kazanmıştır hiç umurunda bile olmaz. Hakiki dostun sadece ve sadece Allah olduğunu bilirsek geri kalanın vefasızlığının kıymeti harbisi olmaz. Yaptıklarının çok iyi bir halt olmadığını bir şekilde bu insanlara hissettirmek gerekir. Bazı alanlar vardır ki özellikle burada yapılan sitemler önemlidir, gereklidir.

Özellikle siyasi alan; mevki ve makamla ilgili alanla oluşanlar ve parayla gelen statü değişiklikleri… Siyaseten bir yere gelenler, en alt basamakta dahi bir yere gelenler adamlık gömleğini çıkartmada ve siyasetçi gömleğini giymekte çok mahir oluyorlar. Kendilerinde olmayan bir güç varmış vehmine kapılıp havalanabiliyorlar. Yürüyüşleri değişiyor, konuşmaları değişiyor, hareketler ve sözler değişiyor, dostlar değişiyor ve fırıldak dünyasından yeni dostlarla fırıldaklık âlemine doğru yol alıyorlar. Dostlarını unutup arkada bırakırken adamlıklarını da arkada bırakıyorlar. Tabi adamlık var mıydı, yok muydu bu da ayrı bir tartışma konusudur. Zira siyasi alan bir imtihan alanıdır, taşra politikacısı kurnazlığı, adamlığı bir kenara attırabiliyor. Bu tavır yine kültürümüzün eşsiz deyimlerinden birini daha gündeme oturtuyor. “Kendime bir yer edeyim, gör bak sana neler edeyim.” Adam olmak başka bir şey, adam kalmak başka bir şeydir. Mesele budur.

Mevki ve makamla alakalı bir şekilde sosyal olarak dikey geçiş yaşayanlar vardır. İş bulmak için, bir işe girebilmek için etrafınızda pervane olmuşlardır. Sürekli ajitasyon, sürekli ajitasyon… Bu süreç aynı zamanda insanların münâfıklıklarının da zirve yaptığı dönemdir. Senin düşünce dünyanın argümanlarını ağızlarından düşürmezler, sen de maşallah kendini acayip yetiştirmiş şaşkınlığını yaşarsın. Hâlbuki olay köprüyü geçme meselesidir. Her gün kapınızı aşındıranların ekmeği kaptıktan sonra selamı sabahı kestiğini görürsün. Sen de bu da geçer der yine geçersin. Meselenin ‘adam olmak’ değil, ‘adam kalmak’ olduğunu bir kez daha anlarsın.

Bir diğer grup vardır ki ekonomik imkânlarınla alakalı olarak yanında, yakınında bulunurlar. O imkânların senden gittiğini gördükleri anda seni ilk terk edenlerin başında onlar gelir. Ekonomik imkânlarından yararlanabilecekleri başka kapıların arayışına girerler.

Bunları genel olarak tek potada değerlendirdiğimizde popülaritenin bir yerlere götürdüğü bizim mahallenin aymazlarının adamlıklarının da aşındığını görürsünüz. Şımarırlar, kendilerini bir şey sanırlar, işleri güçleri gazdır, gaza gelmektir. Bir şeylere ve bir yerlere gelirken adamlıklarını da bir yerlerde bırakırlar. Muhabbetler düşer, kırılır. Aramalar ve aranmalar zayıflar. Mazeretleri hazırdır: “Çok yoğunum, başımı kaşıyacak vaktim yok, ben seni ararım.” Bizim mahallenin aymazları bu cümleyi bir kez kullanabileceklerini anlamaktan dahi uzaktır. Muhataplarının öldüğü haberlerini duyduklarında “tüh ya, arayacaktım!” yakınmalarını yaşarlar ya da yaşıyorlarmış gibi yaparlar.

Hz. Yusuf dizi filminde, Mısır’da Zavira Zindanı’nı ziyaret ettikten sonra saraya gitmek üzere yanlarından ayrılan İnarus’a dostlarının arkasından seslenirken söyledikleri söz:  “Git ama dostlarını unutma.” bizlere bu yazıyı yazdırdı. Yazıyı yazarken bilgelerin de bazı meşhur cümlelerini hatırlattı. İşte Necip Fazıl’ın meşhur sözü: “Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; Hem yolunu kaybedersin, hem dostunu.” Bir başka bilge Ebu Müslüm Horasani’nin çok derin anlamları olan bir başka bilgece cümlesi: “Onlar zararlarından emin oldukları için; dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de; düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”

Ne olursa olsun, hangi imkânlara kavuşursa kavuşsun, hangi makam ve mevkie gelirse gelsin adamlıklarını terk etmeyen adamlara selam olsun, adammış numaralarına yatan aymazlara da yazıklar olsun.

 Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir