Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Her geçen gün terörün en alçak saldırıları karşımıza çıkmaya devam ediyor. Son terör saldırısı da çok konuşulan ve üzerinde en çok durulan saldırılardan biri. Söz konusu coğrafya Türkiye olunca da bu terör olayları daha çok anlam kazanıyor. Türkiye bölgede etkin bir güç olmaya devam ettikçe küresel güçlerin şer odakları eylemlerin türlü türlüsünü haliyle oynamaya devam ediyor.
Saldırıda ölenlerin sayısı 39. Ölenlerden sadece 12’si Türk vatandaşı. Kahir ekseriyeti Suudi Arabistan, Lübnan, Hindistan, İsrail gibi zengin Arapların olduğu kesimden. Bu saldırı gösteriyor ki bu bilinçli bir şekilde yapılmış. Son dönemlerde Arapların Türkiye’ye olan ilgisini göze alırsak bunun saldırıda bir etken olduğunu anlarız.
Açıkça görülüyor ki terörist katliamı yaptığı yere ilk defa gelmiyor. Çok profesyonelce çalışılıp, ezberlenmiş bir yer. Yoksa bu kadar kısa bir süre içerisinde bu katliamı gerçekleştirmesi mümkün görünmüyor. Terörist etkili olması açısından Flashbang bombasını kullanmış. Kalabalık patlama ile beraber sersemliyor ve ne yapacağını şaşırıyor. Terörist bombanın ışığından da yararlanıyor ve kurbanları çok rahat bir şekilde görebiliyor. Aynı zamanda oluşan sis bulutu ile kendini de kamufle etmiş oluyor.Bunlar saldırının teknik boyutları. Bu olayın bir de Türkiye üzerinde oluşturulmaya çalışılan psikolojik, ekonomik, siyasi boyutları da var. Türkiye Suriye’de terör örgütleri yok etmek için var gücüyle mücadele etmektedir. Bu hem sınır güvenliği için hem de kardeş halkımız Suriye’deki insanlık vahşetinin önüne geçmek için son derece önemlidir.
Türkiye’nin bu konuda Rusya ile işbirliği yapması küresel aklın canını sıkmış olacak ki terör olayları her seferinde daha yıkıcı sonuçlarla karşımıza çıkıyor. Hiçbir küresel saldırı boşuna değildir. Türkiye ne zaman adımını hızlandırsa daha büyük saldırılarla karşılaşıyor. Beşiktaş’taki saldırı, Kayseri’deki saldırı, Rus büyükelçisinin suikaste uğraması ve en son da Ortaköy saldırısı bunun en büyük göstergelerindendir.
Bir başka konu da saldırı sonrası toplumda yaratılmaya çalışılan ayrılıkçı planlardır. Kahvelere, oralara buralara koşup birtakım kesimlerin toplum üzerinde yaratmaya çalıştığı kışkırtıcı, sokağa dökme girişimleri görülmektedir. Bu asılsız girişimlerle saldırının sanki devlet tarafından yapılmış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Hutbede yılbaşının biz İslam toplumları için çok elzem bir şey olmadığı gibi uyarmalar sadece bu yılbaşına özgü değildir. Gerek din görevlileri gerekse ilgili kesimler her zaman bu açıklamalarda bulunmaktadır.
Saldırı ne olursa olsun belli bir kesime değil, insanlığa yapılmıştır, yükselen Türkiye imajını yerle bir etmek için yapılmıştır. Zaten ölenlerin uyruğu bunu açık bir şekilde göstermektedir.
Sonuç olarak milletimiz bu tür provokasyonlar, alçak girişimler karşısında müsterih olmalıdır. Bu alçak girişimler bizi mücadelemizden, büyük Türkiye hayalimizden kesinlikle alıkoymamalıdır. Elbet bir gün terör ve bunların arkasındaki alçak destekçiler bir gün kendi kanlarında boğulacaktır. Biz aynı kararlılıkla, istekle, azimle yolumuza devam etmeli, bundan bir asır önce bu ülkeyi şehitlerimizin kanı ile nasıl inşa ettiysek, yeni Türkiye’mizi bu istek ve azimle inşa etmeliyiz.
Devleti kurmak kolay değildir, ancak devleti oluşturan unsurlar uyumlu olursa, bir olursa, diri olursa, dirayetli olursa işte o zaman temelleri sağlam bir devlet kurulabilir.
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
