Bir lider kendi tabanını izler, takip eder ve gerekirse onlara zaman zaman çeki düzen verir. Yöneticileri yanlış ve hata yapmaktan gerek yazılı ve gerekse sözlü olarak uyarır.
Bir hareketin lideri bunları yapmak için o hareketin başındadır.
”Devleti yönetmek Hükümetin”, ”teşkilatı yönetmek yöneticilerin” işidir diyerek lidere ve eleştirisine tahammül edemeyip uluorta el aleme karşı onu küçük düşürücü eylem ve söylemlerde bulunmak o harekete ancak zarar getirir.
Özeleştiri ve eleştiri hareketin kendi iç organlarında ve kendi yöneticileri arasında kapalı kapılar arkasında yapılır. Bunu öküzün altında buzağı arayan iki yüzlü medyanın ve muhalefetin önünde yapmak düşmana moral vermekten başka bir işe yaramaz.
Bir hareket Lideri kadrolarıyla aşağıdan yukarıya itaat zinciri ile bir birine bağlı canlı bir vücut gibidir. Eleştiri aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya elbette yapılabilir, fakat bu bir aile mahremi olarak aile içinde yapılır ve aile içinde kalır.
Aile içi mahremiyetleri dışarıda dillendirmek ne liderlere, ne yöneticilere, ne de hareketin kendisine, politikalarına ve stratejisine bir fayda getirmez.
Politika iki ucu pislikli bir değnek gibidir. Onu elinize alarak başka birini sopa ile hizaya getirmek ve ortalığı temizlemek isterseniz önce kendi elinizi kirletirsiniz.
Herkes gibi politikacılar, teşkilat mensupları ve devlet adamları da kendi sınırlarını bilmek ve ona riayet etmek zorundadırlar. Devleti veya bir teşkilatı yönetenler sokak kavgasından uzak durmak ve sokak kabadayılarının ağzından farklı bir dil ve üslup kullanmak zorundadırlar.
Bunun için devlet ve teşkilat yönetmek kendini kontrol edemeyen ve haddini ve hududunu bilmeyenlere devredilemeyecek kadar önemli, ciddi bir meseledir. Unutmayalım ki, birini ”sen suçlusun, hatalısın” diye işaret parmağımızla gösterir iken, diğer üç parmakta bizi göstermektedir.
Eleştiri güzele, mükemmele, doğruya ve en iyiye ulaşmak için iyi niyet ve güzel bir üslupla yapılır. Şeytanın atına binip dolu dizgin amaçsızca sağa sola sürmek, saldırmak, nefsi tatmin etmek, öfkesini dindirmek, nefretini söndürmek için yapılmaz.
Savaş veya mücadele sırasında sözü dinlenmez veya ciddiye alınmazsa kumandanın ve liderin sesini herkesin duyacağı bir şekilde yükseltme hakkı vardır. Komutan veya Lider haksız da olsa ona tabi olanların görev başında milletin içinde ona itiraz etmesi kendi cephe arkadaşlarının moralini bozar, düşmanı ve rakipleri de cesaretlendirir.
Sivil veya askeri bir hareket ancak emir komuta zinciri ve yüksek bir disiplin anlayışı içinde yürütülürse başarıya ulaşılır. Ben de komutanım, yöneticiyim diye herkes -çok iyi ve iyi niyetli birisi de olsa- canı istediği gibi meydanda konuşamaz.
Yeni Türkiye’nin inşası darbe dönemlerinde yapılan Anayasaların, kural ve kaidelerin, tüzük ve yönetmeliklerin mantığı ve anlayışı çerçevesinde kalınarak yapılamaz. Eski kafalarla yeni bir şey ortaya konulamayacağı gibi…
Başındaki liderine karşı devleti hükümet,( teşkilatı idareciler ) yönetir diye ufaktan itiraz etmek veya efelenmek islami ve ahlaki bir duruş değildir. Hani teşkilatta emir komuta zinciri vardı? Baş başa, başta en başa bağlıydı?
ARİF ALTUNBAŞ
https://www.facebook.com/arif.altunbas.3