Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

KİRLİ SİYASET

Özünde siyaset bir yönetim ve terbiye sanatıdır. At terbiyecisine seyis denir, siyasetle aynı kökten gelmektedir. Siyaseti temiz yapan da kirleten de insandır. Siyasetin kirliliği insanın kirliliğidir. İnsanın şu insan, bu insan olması, şu partiden, bu partiden olması fark etmez. Şu dini inanç grubundan, bu inanç grubundan olması, çağdaş ve modern olması fark etmiyor. İnsanın özünde kirlilik varsa, çamurluk varsa nerede ve kimlerle olduğu değil; ne yaptığı önemlidir. Bu tıynette ve zihniyette olan insan fırsatını bulduğunda özüyle buluşur ve yapmak istediği kötülük, fenalık ne ise onu gerçekleştirir. İşte bu insanlar siyaseti kirletmektedir. Siyaseti kirleten insan varlığı, dönemlerle sınırlı değildir. Kirli siyaset kavgası Kabil’in Habil’i yok etmek istemesiyle başlamıştır. O yüzden derim ki insanın olduğu yerde asr-ı saadet yoktur. Güzel insanlar, ahlaklı insanlar, adaletli insanlar vardır. Bu insanların mücadele ettiği ahlaksızlıklar, kötülükler, adaletsizlikler vardır ve olmaya da devam edecektir. Esas olan kötülerin, kötülüklerin, adaletsizliklerin ve ahlaksızlıkların sahiplerinin kazanmamasıdır, kirli siyasetlerinin zafer naralara atmamalarıdır.

Siyasetin olmazsa olmazlarından bir tanesi haline getirilen yolsuzluklar meselesidir. Bu mesele insan meselesi, ahlak meselesi olduğundan bunun yaşanmadığı yer, kurum ve dönem olmaz. Tımar sahibi olmak için rüşvet verenler, bu rüşveti alanlar, İstanbul’un fethi sırasında Fatih’in her planının Bizans tarafından engellenmesi vezirlerden birinin rüşvet almasıyla açıklanabilir. Araştırıldığında adamın devlet gibi zengin olduğu görülmüştür. Karamanoğulları’nın Osmanlı’ya karşı sürekli ayaklanması bir rüşvet ilişkisinin, kirli siyasetin sonucudur. İstiklal mücadelesi için Almanya’ya silah almak için gönderilenlerin paraları kumarda, borsada ve kadınlarla yemeleri de, bunlarla alakalı bir hukuki süreç başlatılmamış olması da kirli siyasetin bir ürünüdür. Güneş Motel olayı, 11 Adalet Partili milletvekilinin bakanlık vaadiyle partilerinden bir siyah çantaya istifa etmeleri ve tamamının yeni kurulan Ecevit hükümetinde bakan olmaları da kirli siyasetin örneği değil de nedir. Bu bakanlardan Ali Rıza Septioğu okuma-yazma dahi bilmiyordu. Siyasetçi yakınlarından Yahya Demirel örneği, İnönülerin eniştesi Um Gemicilik sahipleri Menemencioğlu ailesi örneği de kirli siyasetin yansımasıdır. Çocuğunun sünnet düğününü devlete yaptıran devlet bakanlarından İsmail Özdağlar örneği, bir zamanların ünlü maliye bakanlarından Kemal Unakıtan örneği ve şimdikiler… İşte bu insanlar, bu zihniyet kirlidir ve siyaseti de kirletmişlerdir. Bunlar her dönemin… sinekleridir. Tazesi nerede ise kendileri oradadır. Bunların davası olmaz, bunların duruşu olmaz, bunların helali-haramı olmaz.  Bunlar kontağı çalışan bir araba görmesinler, kimin arabası olduğuna bakmazlar anındı atlarlar. Onlar araba gidiyor mu gitmiyor mu? Onlar buna bakarlar. Hani derler ya zenginin partisi olmaz diye, aynen öyledir. Koç ailesi solcu olarak bilinir. Fakat seksenli yıllarda Doğru Yol Partisi’nin genel merkez masraflarını bu aile karşılıyordu.

Bugüne geldiğimizde basit bir mahalle veya köy muhtarlığı için insanlar paralar harcıyorsa, belediye meclisleri için, başkanlıkları için insanlar varını yoğunu ortaya koyuyor ve hatta kredi çekiyorlarsa şimdi biz bunu hizmet aşkıyla mı açıklayacağız, Allah rızası için yapıyorlar mı diyeceğiz? Bunların çalışmadan maaş alanlarını, maaş kartı çalışanları oldukları gerçeğini yok mu sayacağız. Partiye yamanınca çalışmadan, etmeden geçinen adamları nereye koyacağız? İhale kovalayan adamları nereye koyacağız? Toki  satın alacak diye arsa toplayıp daha sonra devlete satan, hukuki olabilir fakat asla ahlaki olmayan bu işleri yapan milletvekillerini nereye koyacağız?

Her kim çalıyorsa, her kim göz yumuyorsa, her kim görmezden geliyorsa, her kim bizdendir mantığı ile olanları yutuyorsa, her kim siyaseti zenginleşme sanatı olarak görüp de siyaseten zenginliğinin üzerine zenginlik koyuyorsa ve uyarıları dikkate almıyorsa Allah belalarını versin. Bin bir kere belalarını versin. İşte siyaseti bu ahlaksızlar, bu aç gözlü maymunlar ve hırsızlar kirletiyor. Bu kirliliğin içerisinde tertemiz kalmak çok büyük bir erdem gerektirmektedir ve bunu başarmak zordur. Bazıları dünyevi menfaatten yana tavır alırlarken bazıları da ahlaktan, erdemden ve insanlıktan yana tavır alırlar. Ötekiler de Allah rızası için çalıştıklarını söylemeye devam ederken aslında şeytanın rızası için çalmaya çalışmaktadırlar. Rüşvetçiler bilirler. Bir kurumda rüşvet alınacaksa herkese pay verilir, karşı çıkana el çektirilir ve postalanır. Bakalım cehennemde kime ne rüşveti vereceksiniz? Allah hepinizi cehenneme postalayacaktır.

Bu mantığın sahiplerine, ahlaksızlara, hırsızlara verilecek tek bir şey varsa o da Allah’ın belalarını vermesidir ve Allah belanızı verecektir. Sizin akıbetinizi kim olduğunuz değil; ne yaptığınız belirleyecektir. Ve tüm kötüler için yaşasın cehennem.

 

Ömer Naci Yılmaz

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir