1960 darbesi ile darbeler dönemi başlamıştı. Hem de bizzat ABD askerleri eliyle. Çünkü ordumuzun milli, İslami genetiği rahatsız ediyordu onları. ABD hemen subay kadrosunun görevden alınmasını istedi. Biz bunların maaşları ne olacak dediğimizde ise ben öderim demişlerdi. Ordu, ABD ordusuna dönüşmüştü.
Hiç şüphesiz ki 28 Şubat da bu milletin hem dini inanışına hem ordunun milli, dini kanadına karşı yapılmıştı. Baş örtülü anneler kışla nizamiyelerinden içeri sokulmadı, okul birincisi olan bir kız sırf baş örtülü olduğu için ödül törenine katılmasına izin verilmedi, kamu binalarında çalışan kadınlara ya kafanızdaki örtüleri çıkarır da öyle girersiniz ya da dönüp gidersiniz denildi..
Subaylara da aynı garabet uygulandı. Gece vakti namaz kılıyor mu kılmıyor mu diye gizlice camdan girilip odaları kontrol edildi, ortalıkta saccade var mı yok mu diye bakıldı. Subayların oruç tutup tutmadığını anlamak için tam da öğle vakti ziyaretlerine gidilme numaraları yapıldı, bakalım bana öğle yemeği söyleyecek mi ve kendisi de benimle yiyecek mi diye kontrol edildi.
Ve utanmadan da 28 Şubat bin yıl sürecek dediler. Bunlar çok uzun süre önce olmadı, daha 22 yıl geçti üzerinden. Senelerdir askeriyeye darbe yaparak bu ülkenin rotasını değiştirenler 28 Şubatla hem dini hem de milli değerlerimizle bu milleti hüsrana uğratmaya çalıştılar.
Bedir’de Hz. Peygamber’in makamı olan, İstanbul’un Fethinde Fatih’in makamında olan, Sakarya’da Mustafa Kemal’in makamında olan Türk Ordusunun kimliği ile oynadılar.
Onların bin yıl dediği hadise Alparslan’ın Anadolu’nun içine girmesi ile tam da yakından ilgiliydi.
Onlar bu darbeyi Türkiye’ye karşı yapmamışlardı. Zaten devlet onlardaydı. Onlar Müslümanlığın kimliği ile oynamaya çalıştılar. Türkiyeyi bu misyonun öncüsü olduğu için düşman gördüler.
Ama her şerde bir hayır vardı. Bu şerden de hayırlar çıkacaktı, öyle de oldu. Daha 22 sene önce dini-milli kimliğimizle oynamaya çalışanlar ilerleyen süreçte boyunlarının ölçüsünü aldı.
15 Temmuz da bir şerdi. Bunun üzerinde en ufak bir şüphe yok. Ama bu şerden de hayır çıktı. 15 Temmuzla birlikte FETÖ denen yapının şifreleri tek tek deşifre olmaya başladı. Özellikle ordunun içinden FETÖ’cüler bit gibi ayıklanıyor, ordumuz millileşiyor.
Türk Ordusu Cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar milli değildi. Hele 1960’dan itibaren ABD yanlısı askerler ordunun içine yerleştirildi ve bu yapılarla birlikte Türkiye her ne zaman ibresini yukarıya çevirse yola getirmeye çalıştılar.
Özellikle 15 Temmuzdan beri Hz. Muhammed’in ordularının temsilcileri olan Türk Ordusu milli-dini karakterimize uygun bir kodlaşmaya gitti.
Allah’ın izniyle de bundan sonra ABD generallerinin her dediğini yapan bir ordu değil, yerli-milli ordumuz olacak.
Türk Ordusu bizi bekleyen coğrafyalara yelken açmaya devam edecek. Çünkü Türk beklenilendir, Türk Ordusunun sancağı tüm mazlumları sarar…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ