Asrımız; batı medeniyeti tarafından insanlığın ruh ve düşünce olarak esir alındığı, zihinlerinin ve ahlakının kirletildiği, din ve vicdanlarının baskı altında tutulduğu, özgürlüklerin kölelikler karşılığı satıldığı garip bir istila çağı olarak anılacaktır.
İdeolojik istila, kültürel istila, askeri istila, hukuki istila, modernleşme istilası, teknolojik istila, tüketim istilası insanlığın kanına kadar işlemiş ve insanın ruhunu, bedenini, aklını, düşüncesini, hayallerini, özlemlerini ve büsbütün hayatını işgal etmiş durumda.
Modern insan eşyanın ve teknolojinin gönüllü kölesi olmuş, tüketim endüstrisinin şehvetine mağlup olarak köleleştikçe köleleşmiş, kendi ellerine ve ayaklarına kendi elleriyle esaret zincirleri vurmuştur.
Özgürlük savaşı veren insan kendi iradesiyle esareti seçmiş, kendi isteğiyle bağımsızlık uğruna tüketim endüstrisine bağımlı olarak modern bir köle olmuştur.
İnsanlığın en yüksek zirvesine çıkmak isteyen insan, kendi insanlığından çıkarak aşağıların aşağısına yuvarlanmıştır.
Kapitalizm, liberalizm, demokratikleşmenin sınır tanımayan her türü ve cinsi asrımızın insanını modern bir köle haline getirmiştir. İnsan sınırsız özgürlüğünün esirdir. Modern insan kendi arzu ve isteklerinin bağımlısıdır. Bu yüzden ruhu ve düşüncesiyle zamanın ve imkanların ona sunduğu fırsatların girdaplarında kendi kendini zincirine vurmuştur.
Zamanı ve elindeki imkanları en savruk ve hoyrat bir şekilde harcayan insan çağımızın en modern insanı olarak tanımlanmaktadır.
Modern insanın Allah ile olan bağı öykündüğü teknoloji ile olan bağından daha zayıftır. İnternet, telefon, bilgisayar gibi iletişim araç ve gereçleri, tüketim sanayinin yenilikleri birçok insan için Allahtan daha önde ve önemli duruma geçmiş durumdadır.
Zamanın ve teknolojinin akışına teslim olan insan aslında yaşamıyor gibi, yaşamıyor gibi yaşamaktadır. Onu yaşıyor gibi gösteren onun ruh ve düşüncesini katleden tüm nedenlerdir.
TV, İnternet, Sosyal Medya ve diğer teknoloji ürünlerinin hızı insanın hazzını kamçılayan yakıcı ve yıkıcı birer araç haline dönüşmüştür. Baş döndürücü bir hızla gelişen teknoloji insanın kendi hapishanesini ve kendi kıyametini hazırlamaktadır.
‘’Zaman bizimdir ve bize emanettir’’ şuuruyla hareket eden insan antik bir eşya gibi çağlar öncesinde kalmış, artık müzelerde aranır hale gelmiştir.
İnsan eşyaya teslim olunca her şeyini yitirmiş, yitik cennetini arar iken malum cehennemine kendisini kurban etmiştir. Bütün batılı sistemler, ideoloji ve düşünceler aklın çıkmaz caddesinde şaşırıp kalmıştır. İnsanın içindeki insan dehşetli bir bunalımın içinde yaşamaktadır. Çırpındıkça daha çok batmakta, battıkça daha çok çırpınmaktadır.
İnsan kendi kuyusunu kendisi kazan, kendi zevalini kendisi veren bir katile dönüşmüştür. Hak ve hakikatten ayrılınca kendine, çevresine ve insanlığa zarar vermek için adeta şeytan ile yarışır. Bu yüzden de Kur’anda ‘’Zalim ve cahil’’ * olarak nitelendirilmiştir.
Dipnot;
إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
‘’Evet, biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik, onlar onu yüklenmeğe yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi, o cidden çok zalim, çok câhil bulunuyor.’’ (Elmalı) Ahzap;72
arifaltunbas@hotmail.com
@arfaltunbas