Bembeyaz bulutların üzerinden kuş gibi kanatlanmış uçuyoruz. Kanatlarımız çelik gibi, metalden.
Seyahatlerimde hep pencere kenarlarını tercih ederim. Eğer kitap okumuyorsam bulutların üzerinden etrafımı, aşağıyı seyreder ve kendi âlemime dalıp giderim.
Bir nevi ruhi bir terapidir bu benim dalışlarım. Beden ve ruhumun dinlenmesi, dinlendirilmesi de diyebilirsiniz buna.
On üç yıldır Urfa’ya gidemiyorum. İçimde yıllarca biriken özlemi bu seyahatimle dindirmek niyetimdeyim.
Uçakta yok denecek kadar okuyan insan var. Ne kadar da az okuyan bir milletiz. Elimdeki kitabı okumaktan yorulunca uçağın penceresinden aşağıya doğru gözlerimi süzüyorum. Ülkem gerçekten 30 yıl öncesine göre daha çok yeşillenmiş. İçim içime sığmıyor. Seviniyorum.Gönlümü gizemli bir sevinç kaplıyor. Güzel diyorum. Ne kadar da güzel. Ormanların, ağaçların ve ekili alanların çoğalması hayra alamettir. Üzerimden bir yükü atmış gibi hafifliyorum.
Ve aşağıda onlarca barajın doldurduğu su havzaları da bu yeşilliğin önemli nedenlerinden birisi olsa gerek. Otuz yıl önce Harran ovası göller bölgesi olacak deselerdi kim inanırdı?
Fırat ve Diclenin azgın akan dereleri, çayları ve iki nehrin diğer kollarına kişneyen atlara gem vurur gibi gem vurmuşlar. İrili ufaklı birçok su birikim havzaları oluşturulmuş. Bu sular hem enerji, hem sulama alanında kullanılıyor ve hem de yeraltı sularının susuzluktan kuruyan damarlarını besliyor.
Bu duygu ve düşüncelerle uçağımız Urfa Hava alanına inmek için çifte başlı bir Selçuklu Kartalı gibi süzülmeye başladı. On bin metre yükseklikten aşağıya doğru inen bu iri kartalın pençeleri beton pist üzerine hafif bir sarsıntıyla indirdi yolcularını.
Oldum olası Urfa’nın insanını sevecen, cana yakın ve dost bulmuşumdur. Bizi Havaalanında Kayıhan’ın arkadaşlarından Ertan Bey karşıladı. Çok samimi ve sevecen bir genç. Dost ve sıcak bir yüzle bizi kalacağımız Otele götürdü.
Dostların, dostlukların ne kadar büyük bir anlam taşıdığını insan gurbette iken daha çok anlar. Urfa elbette gurbet değil benim için, ama insan tanımadığı her yerde birazcık gurbette hisseder kendisini. Onun için hep bir tanıdık yüz arar durur etrafında.
Eğer, seyahat ettiğiniz bir yerde bir tanıdığınız, dostunuz varsa kendinizi Psikolojik olarak güvende hisseder, yabancılık hırkasını sırtınızda atarsınız.
Hocam Akif İnan’ın vefatının 13. yılı münasebetiyle, geldiğim Urfa gerçekten çok değişmiş. Peygamberler diyarı Urfa’ya emeği geçen, hizmet etmek için çalışan herkesten Allah razı olsun. Bunlar hem kendilerine yakışanı, hem de Urfa’ya yakışanı yapmışlar. Urfa ve Urfa’nın dost canlısı insanları bu hizmetlerin daha fazlasına layıktır.
Ölüm sürekli hatırlansın ve dünyaya bağlanıp kalmayalım diye kabristanlarımız ya şehirlerimizin içine veya yol kenarlarına yapılmıştır bizim şehir ve medeniyet anlayışımızda. Ölüm de hayatımızdan bir parçasıdır nihayette.
Evlere selamla girilir. Selam, hem ölülere hem de dirilere verilir. Selam kurtuluş, esenlik ve barış demektir çünkü.
Mezarlıklarımız şehirlerimizin içinde yaşayan ibret şehirleridir. Oradan her geçtiğimizde, oraya her adım attığımızda hafızalarımızda onlarca hatıralar canlanır. Ya sevinç veya hüzün dolu anıların sağnagı altında sırılsıklam ıslanırız.
Kabristanlara en derin duygu ve dğiğncelerle girer, taptaze ve temiz en hafif duygu ve düşüncelerle ayrılırız.
Şair, ‘’Dur yolcu bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver bu sessiz yığın, tarihin kalbinin attığı yerdir.” derken mezarlarımızın bile hayat dolu olduğunu anlatır bize.
Birbirimizi her gördüğünüzde selam vermek, bir birimizi barışa, kardeşliğe ve kurtuluşa çağırmak demektir. Selama, Selamla karşılık vermekte bu çağrıya peşin olarak icabet etmektir.
06. 01. 2015 Akif İnan Hocamın vefatının 15. seneyi devriyesi. Başta bütün talebelerinin, dost ve arkadaşlarının, kardeş ve ahbaplarının dualarla Hocamızı anmasını, duruş ve davasını kuşanmasını diliyorum.
O şimdi Urfa’da Harran Kapı mezarlığında istirahat ederken gönlümüzde yaşıyor. Urfa’ya yolu düşenler, oranın yakınından geçenler sakı ona uğramadan, en azından ona selam vermeden ruhuna bir fatiha okumadan oradan geçmesinler.
Dostluk, kardeşlik, vefalı olmak dostunuzun olmadığı yerde ve zamanda onu hatırlamaktan, onu hayırla yad etmekten, onun hak ve hukukunu korumaktan geçer.
Selam dostlara, dost olan ve dost kalmayı başarabilenlere…
Selam, hürmet ve dualarımla…