Cumartesi , 27 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

İFTAR SOFRALARI ve TELEVİZYON PROGRAMLARI

 

Kur’an ayı olan Ramazan ayı yemek festivaline dönüşünce, Ramazan’dan beklenen maksat hâsıl olmuyor. Zihin ve kalbi beslenmenin yerini bedenin beslenmesi alıyor. Çıkılan teraziler imanın değil, bedenin ağırlaştığını göstergesi oluyor.

Nasıl oldu da Kur’an’ın doğum ayı olan Ramazan ayı, beslenme ve yemek festivaline dönüştü? Muhakkak ki herkesin bir cevabı vardır. Fakat biz bu cevapları sıralayacak değiliz. Yazının asıl maksadı iftar sofralarının neye dönüştüğü değil; neye dönüşmesi gerektiğidir. Yarın bize gel iftar edelim; sonraki gün de biz size gelelim iftar edelim. Evlerde yemek pişirme telaşları, güzel olur mu endişeleri. Biz onlardan geri kalmayalım, mahcup oluruz kaygıları, yemek çeşitleri vs. Yemekten sonra geğirmek için gayretler, soda seansları… Ne iftardı ama kabilinden kibir kokulu havalanmalar.  Yapmayalım, etmeyelim, bu türden iftar sofraları kurmayalım, bu düşüncelerle kurulan sofralara da kurulmayalım. Ailemizle, büyüklerimizle, çocuklarımızla birlikte iftar etmenin sevincini yaşayalım. Ramazan ayının en büyük ikramının Kur’an olduğunun konuşulduğu muhabbetlerle iftarlarımızı anlamlı kılalım. Fakirlerle süslenmeyen sofraları yüreklerimizi değil; midelerimizi süsleyecektir. Oysa iftar sofralarının böyle bir muradı yoktur, olmamalıdır. Belediyelerin iftar çadırlarının kibir çadırları olduğunu da unutmayalım. Çadırı kuranlar hava atacak, şu kadar kişilik iftar çadırı kurdum diye.  Çadırların demirbaşları vardır; gerçek fakir fukaranın haklarını yerler. Elhamdülillah yerine “bu akşamki iftarı da bedavaya getirdik” derler. Belediye başkanlarını şişirecek çadır iftarlarından da uzak duralım. Kardeşlik, komşuluk ilişkileri gelişiyor yalanlarıyla da birbirimizi kandırmayalım. Çadırlara doldurulan insanlarla bir bardak çayını paylaşmayanlar onun bunun imkânlarıyla hava atmasınlar. Siz gerçek ihtiyaç sahibini oralara getirtip kameraları yüzlerine dayatıp o insanları utandırmaya hakkınız yoktur. Adam gibi yardım edecekseniz yardımları evlerine ve geceleri ulaştırın da onların onurlarını incitmeyin. Hava atma hastalığı öyle menem bir şeydir ki ne onur dinler, ne nezaket dinler.

Televizyonların allameleri Ramazan ayı boyunca ekranları kaplayacaklar. Ramazanımızı bunlardan da koruyalım, Ramazanımızı kollarken, orucumuzu, imanımızı korumuş olacağımızı unutmayalım. Bu allamelerin bilgileri samimiyeti öldürdü, o nedenle bu tipler samimiyetin de katilleridirler. Bunları tanımadan, bunları bilmeden ve görmeden önce yaşadığımız Ramazanlarımız daha bir güzeldi. “Nerede o eski Ramazanlar?” öykünmelerini şimdilerde daha iyi anlıyoruz. Meğer aradığımız ve özlediğimiz eski fakir günlerimiz değil; o günlerdeki samimiyetimizdir. Oysa biz samimiyeti kaybetmişiz ve bu kaybediş maalesef televizyon allameleriyle ve akademisyenlerle başladı. O yok, bu yok, şu yok diyenlere sen de yoksun arkadaş deyip televizyon kumandasının düğmesine basmayı becermeliyiz. Bunları seyredeceğine sofraları seyretmek, o sofraları hazırlayan annelerin, eşlerin gayretlerini, emeklerini seyretmek daha hayırlıdır. Hikâyecileri, kavalla insanları koyun gibi uyutanları, bir hurma ile oruç tutanları anlatarak parayı vuranları dinleyip de Allah aşkına imanımıza ne katacağız? Anlata anlata bitiremedikleri asr-ı saadetin bir ütopya olduğu gerçeğini bu millete maalesef anlatmayacaklardır. Nasıl bir asr-ı saadet ki;  Peygamberimizin eşine, annemiz Hz. Aişe’ye iftira atılabilmiş, halifeler suikastle öldürülmüş, Sahabeler birbirlerine kılıç çekip, ok atabilmiş? Kur’an sayfalara okların, mızrakların uçlarına takılabilmiş. Ondan sonra asr-ı saadette öyleydi, asr-ı saadette böyleydi. Anlat anlat iyi uyutuyorsunuz(!) Medine’nin keçilerini kaval eşliğinde anlatmak varken, Medine Tarhanası’nın her derde deva olduğunu söylemek varken hakikatlere ne gerek var ki? (!)

 

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir