Aydın Aydın
“Öküz” dediysek öyle bildiğiniz öküzü anlamayın. Eğer öyle anlarsanız, sorumuz çok basit kalır ve bu durumda bizim öküze baktığımız gibi herkes de bize bakar.
Maksadımız, evet, biraz da kendimize baktırmak ama, hepsi o kadar da değil. Bu öküz, başka öküz.
Mesela;
Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde geçen ” Musa,Cebel-i Tur’dan avdetinde kavmini eshab-ı heyakilden buldu.” cümlesinde işte tam da o öküzden bahsediliyor.
Musa’nın hikayesini biliyorsunuz.
Musa,Tur Dağı’na gidiyor. Dönüşünde bir de bakıyor ki, kavmi, bir “öküz heykeli” yapmış ve o öküze tapınıyor. Yani bütün kavmi öküzlenmiş. Bu yüzden de Elmalılı’nın deyişi ile “Ashab-ı Heyakil” olmuşlar.
“Ashab”ı bilirsiniz de bu “heyakil” de nedir derseniz, bu heyakil çok da yabancımız bir kelime değildir.. Bildiğiniz heykel kelimesinin çoğulu olur
Yani,”Heykeller ashabı” diyor rahmetli.
Peki ama; Musa’nın kavmi başka bir heykel değil de niye öküz heykeli yapmıştır?…
Çünkü,”Öküz” daha on gün-onbeş gün önce onları inim inim inleten Fravun’un heykelinde vardır.
Mısır tanrısı AmonRa… Öküz başlı bir insan heykeli. Amon ayrı Ra ayrı tanrılardır ama birleşmişler ve AmonRa olmuşlardır. O halde de öküz başlı olmuştur.
İnsanlar ve özellikle de “müslümanlar” Yahudilerin neden “Öküz heykeli” yapıp da ona tapındıkları meselesini çok iyi anlamalıdırlar.
Anlamalıdırlar deriz ama, hocalarımız, nedense bu konuyu havi ayetlerin tefsirinde “Neden Öküz heykeli?” sorusunu hiç sormazlar ve bu sorunun cevabı içine de hiç girmezler.
Hocaların bu konuda anlattıkları, yahudilerin ne kadar nankör olduklarıdır.
Hepsi o kadar. Çünkü,”Rabb” onları Fravun’un zulmünden “mucizeler” ile kurtarmış ve onları yürüdükleri çölde, “Kudret Helvası” ve “Bıldırcın” ile beslemiştir ama onlar buna, hemen ilk fırsatta nankörlük edip, bir öküz heykeli yapmışlar ve o heykele tapınmaya başlamışlardır.
Eh, bu da elbette nankörlüktür.
Hocalarımız da haklı olarak bunu anlatır ve adına da basitçe “nankörlük” derler. Halbuki,mesele sadece nankörlük falan değildir. Hatta ve hatta, işin içinde asıl mesele dikkate alınırsa “nankörlük” konusu bu meselede solda sıfır kalır.
O İsrailoğulları (Beni Yakub soyu) sonuçta, şimdiki zamanda müslümanların yaptıklarından başkasını yapmamışlardır. Üstelik, tarih boyunca da, bütün insan soyları aynı yoldan gitmişlerdir. Hani, isbata muhtaç bir iddia olabilir ama, belki de tarih içinde bu yolun istisnası sayılacak herhangi bir “kavim” de olmamıştır. Bunu, en açık anlamda, şimdiki zaman müslümanları yapmaktadırlar. Ama, nedense, İsrailoğullarına nankör yakıştırması yapan da bizlerizdir.
Anlatalım:
İsrailoğulları ne yapmışlardır?
Biz ne yapıyoruz?
İsrailoğulları, Mısır’da, Firavun’un kölesidirler. Öyle ki, çocuklarının yaşaması veya ölmesi dahi, Firavun’un iradesine bağlıdır. Mısır’ın, en “alçak” tabakasıdırlar. Allah Teala Peygamber olarak Musa Aleyhisselamı göndermiş ve hepinizin bildiği gibi onları, Mısır’dan çıkarmıştır. Bu süreçte, Zalim Firavun da helak olmuştur.
Öküz, bu hikayenin neresinde?
Öküz, Mısır’ın “tanrı”sının heykelidir. Bu heykel, mutlak gücü temsil ediyor. Firavun’un kendisi, her ne kadar “En büyük Rabb benim” dese de, kendisi de bu “öküz heykeli”ne tapınıyor. İsrailoğulları, kendi zalimleri olan Firavun’un bu halini yıllardır biliyorlar. Firavun, “öküz”e tapınıyor ve Firavun bu hali ile onları “köle” ediyor.
Dolayısıyla, akıllarınca,”Güç Öküzde” olmaktadır.
Şöyle anlayalım:
Firavun, öküze tapınıyor olmamış olsa, onda da o kadar “kudret” elbette olamaz. İşte bu inançla, kendileri her ne kadar da “Kudret Helvası” ve “Bıldırcın” ile besleniyor olsalar da, akıllarında, hep o “Öküz” kalmaktadır.
İşte, İsrailoğullarının, hemen ilk fırsatta “Öküz Heykeli” yapmış olmaları, Zalimlerinin tanrısında gördükleri “Güç” izahıdır.
Nitekim, bu gün de aynı İsrailoğulları kendilerini fırınlarda yaktıklarını iddia ve kabul ettikleri “Hitler”in taklitçisidirler. Hitler’de ne görmüşlerse, hepsinin kendilerinde de olması için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Yani, farkındaysanız, işin içinde nankörlük yoktur: Zalimlerine özenme vardır; Kendi zalimlerinin tıpkısı olma ve o zalimler kadar da “Güçlü” olabilme inancı vardır. Kendi zalimlerini güçlü kılan ne varsa, o şeylerin hepsi onlarda da olsun istiyorlar. Dün, bu güç “Öküz Heykeli” idi, şimdiki zamanda da, Kan dökme; Ölüm makineleri ile güçlü olma; Güce karşı gelen herkesi ve her inancı yok etme: Hitleri güçlü kılan bunlardı: Yahudiler de, işte Hitler gibi olmalılar: Ve oluyorlar.
Peki bu olay ile “müslümanların ilgisi” nedir?
Hiç merak buyurmayın müslümanlar da, ne kadar zamandır aynı yolun yolcusudurlar.
Düşünün ki;
Müslümanların düşmanı,”Batı”dır ve Batı,”Tek dişi kalmış canavar” ölçeğindedir. Ama farkında değilsiniz ya: Hepimiz “Batı standartları” peşinde ve onun hayranlarıyız .
Yalan mı? Sizin, “Öküz”ünüz yok mudur? O halde, sizin ve çocuklarınızın “Batı’nın Tanrısı” olan “Bilimsellik” ve “Bilim Kilisesi”ne olan rağbeti, bağlılığı nedir?
Veya değildir?