Cumartesi , 5 Ekim 2024
Son Dakika Haberler
MOLOTOF SEVERLER PARTİSİ

MOLOTOF SEVERLER PARTİSİ

Güvenlik güçlerine yeni yetkiler veren yasaların meclis serencamları hep sıkıntılı ve sancılı olmuştur. Hazırlanan kanun tasarıları çok uzun tartışmalardan sonra ancak yasallaşabilmiştir. Güvenlik güçlerine verilen yetkiler kimi veya kimleri korkutur? Vatanını, milletini, milletinin değerlerini seven, koruyan ve bunlara saygı duyan namuslu ve dürüst insanlar güvenlik güçlerine verilen yetkilerden neden korksunlar ki? Görev ve sorumluluklarının bilincinde bir vatandaşın güvenlik güçlerine verilecek olan yetkilerden endişelenmesi elbette düşünülemez. Bu yüce duygularla problemli insanlar güvenlik güçlerine verilecek yeni yetkilerden endişe eder ve korkar.

Cani, zani, hırsız ve arsızlar nasıl bir kanun olsun ister? Hiçbir şekilde ucu kendilerine dokunmayacak, yaptıkları kötülükleri görmeyecek, kendilerini yakalamayacak, yargıya teslim etmeyecek olan yazsal düzenlemeleri, kanunları isterler. Dürüst bir insan bu türden yasal düzenlemelerden neden çekinsin ve korksun ki?

Kobani eylemleri sırasında “Devlet nerede?” diye haykırışlar vardı. Peki bu insanlar neden devlet nerede diye haykırmışlardı? Yüzleri maskeli gençler Molotof kokteylleriyle sağı solu, resmi daireleri, müftülük ve Kur’an Kursu binalarını yaktılar. Devletin ve milletin araçlarını, iş yerlerini yaktılar, yıktılar, hemşehrilerini, kurban eti dağıtan Yasin Böri ve arkadaşlarını binalardan aşağı attılar. Bu manzaraları televizyonlardan izleyen siyasiler ekranların karşısına çıkıp “Devlet nerede?” diye bağırdılar. Devletin orada olduğunu onlarda biliyordu. Fakat Molotof atan yüzü maskelilerin derdest edilip içeri alınmalarını, devletin ve milletin araçlarını yakanların yakalanmasını istiyorlardı.

Toplumun iç barışını korumak ancak uygulanabilir yasalarla mümkündür. Yasalar yapılırken insanlara sorulacak olsa; barış ve huzurdan yana olanlarla, barış ve huzuru bozanların vereceği cevaplar elbette farklı olacaktır. Herkes hangi pozisyonda olacağını ve nasıl bir tavır alacağını bilir ve ona göre taleplerde bulunur. İnsanlar mevcut konumlarını koruyacak ve güvence altına alacak yasal düzenlemelerin yapılmasından yana tavır alır.

Meclisteki manzaralara hep birlikte şahit oluyoruz. Yasa tasarısının kanunlaşmasını isteyenlerle buna karşı çıkanların mücadeleleri, çok sert ve şiddetli olarak geçmektedir. Sokaklara huzur getirecek yasal düzenlemeleri yapmak zorunda olanlar sokak kavgalarını aratmayacak şekilde davranabiliyorlar. Tek farkları ellerinde Molotof, yüzlerinde maske yok. Hangi partiden olurlarsa olsunlar, 7 Haziran 2015 seçimleri bu kalpleri Molotoflu ve maskelilerden kurtulmanın da seçimi olacaktır.

Güvenlik güçlerine verilecek yetkilerle ilgili yasal düzenleme yapılmasına karşı çıkan partilere bir bakar mısınız? Varlığını molotoflara ve maskeli yüzlere borçlu olanlar, bu düzenlemelere karşı çıkarak onlara olan borçlarını ödüyorlar. Bu yasa geçtiği takdirde arka bahçelerinin tarumar olacağını biliyorlar. Siz zannediyor musunuz ki bu insanlar imkânsızlık yüzünden elektrik paralarını ödemiyorlar? Hayır. Bu insanlar molotoflu ve yüzleri maskeliler tarafından tehdit edildikleri için elektrik paralarını ödemiyorlar. Bu kendilerince bir direniş taktiğidir. Devletin bunu yemesini bekliyorlar. Devlet bir yere kadar belki yer, ondan sonrada hele bir dur bakalım da der. Bunların neden karşı çıktığını anlamamız; fakat anlayış göstermememiz gerekiyor.

Başında Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu düşmanı denize döken, cumhuriyeti kuran partiye gelince. Onlar sormak lazım: “Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nu niye çıkarttınız? İstiklal Mahkemeleri’ni niye kurdunuz?” Nasıl cevap verecekler: “Ülkemizin huzuru, inkılâpların yerleşmesi için vs.” Bugünkü karşı çıkışlarında samimi olduklarını söylemek mümkün mü? Asla. Bu zihniyet, milletin bekası için her ne yapıldıysa karşı çıkmayı bir varlık sebebi olarak görmüştür. Bugünkü durum tamamen kanunun getireceklerinden ziyade Ak Parti düşmanlığının gereğidir. Dün onların karşı çıktıklarına bugün Ak Parti karşı çıksa hemen yanında yer alabiliyorlar. Paralel yapı örneğinde olduğu gibi. İnanın Ak Parti Üniversitelerde ve liselerde başörtüsünü yasaklamaya kalksa CHP sahip çıkar, iptali için Anayasa Mahkemesine gider. Kamuda başörtüsü bu hükümet tarafından yasaklansa, CHP iptali için Danıştay’a gider. Önemli olan karşıtlığın gereğini yapmaktır. Hükümet dese ki yarından itibaren bütün Suriyeliler ülkelerine geri gönderilecektir, CHP hemen sınırda gövdesini siper eder, kardeşlerimizi zalim Esed’e gönderemezsiniz der. CHP bu, der mi? Der, der. Onu HDP ile yan yana getiren üst akıl öyle istiyorsa öyledir, hakkında sual edilmez.

MHP’ye ne demeli? Şaşırttığını mı söyleyelim yoksa şaşırtmadı mı diyelim. Her zaman devletin ve milletin yanında yer aldıklarını söylüyorlardı. Askerin ve polisin yetersiz olduğunu düşündüklerinde kendileri durumdan vazife çıkartır, devreye girer ve gereğini yaparlardı. Buna inanmışlardı; çünkü vatanperver olmak bunu gerektiriyordu. Bugün bu insanları HDP ile aynı şeyleri söyleme ve savunma mecburiyetinde bırakan nedir? Nasıl onlarla aynı şeyleri savunabiliyorlar? Siyaset bu. Birileri bunları hizaya sokuyor da nasıl anlamıyorlar, hayret.

Molotof ve maske bu partileri birleştirdi. Seçim öncesi müthiş bir ittifak. Netice alacaklarını zannediyorlar. Yahu siz 10 Ağustos’ta ittifakın en alasını yaptınız. Ne oldu? Kocaman bir hiç. Yine kocaman bir hiç olacaklar.

Molotofla yanan kızlarımızdan biri CHP’li bir vekilin veya MHP’li bir vekilin kızı olsa, dördüncü kattan aşağı atılan Yasin Börü CHP’li veya MHP’li bir vekilin oğlu olsa acaba yine bu yasa tasarısına karşı çıkarlar mı? Molotofla yakılarak öldürülen Serap, hunharca katledilen Yasin bu milletin çocukları değil mi? Onların anne-babaları yok mu? Siz böyle davranarak onların duasını mı aldığınızı zannediyorsunuz? O çocuklar molotofla yakıldı. Anlamak için sizin de yüreklerinizin yanması mı lazım? Onların başına gelenler sizin çocuklarınızın başına gelmez mi zannediyorsunuz? Sizin çocuklarınızın başına da gelse biz yine üzülürüz. Çünkü kaybedilen bir insandır, siz bunu anlamasanız da.

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir